Kontrgerilla - Kontrdarbe

Ergenekon davasının, henüz resmen açıklanmamış “iddianamesinin” gerekçesi: “Darbe ortamı yaratmayı amaçladığını doğruladı. Halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik, silahlı terör örgütü kurmak.”
Bu tahkikata ait haberlere “yayın yasağı” konmuş olmasına rağmen, gazetelerde her gün yeni bir “dehşetengiz” ayrıntılar, manşetlere çıkarılıyor... Bu haberlere bakılırsa, “Ergenekon Örgütü” neredeyse ABD Başkanı Bush’a da suikast planlıyormuş, Brüksel’deki AB binasını da havaya uçurmayı tasarlıyormuş! Savcının iddianamesi açıklanınca, durum herhalde açığa çıkacak! Ancak, asıl en sonunda, nihai kararı Mahkemeler ve Yüksek Mahkeme verecek? Adaletin temeli; bir kişinin ve kişilerin, aksi kesin olarak, sabit olana kadar, masum olduklarıdır. Ne var ki gazeteler dalgalanma için midir? Yoksa bazılarının maksadı, Milliyetçiliği ve dolaylı olarak, emekli bir Generalin, emekli subayların üzerinden, TSK’nın saygınlığına zarar vermek için her gün açıkça “yargısız infaz” yapmak mıdır?
Özellikle şu bağlamda Ordu, asıl Cumhuriyete karşı yürütülmekte olan, gerçek “darbeyi” önleyebilecek son savunma hattı TSK!
“Ergenekon Operasyonun” bence “şifresi” , asıl maksadı da Orduyu devre dışı bırakmak! Zira daha tahkikat sona ermeden iddianame açığa çıkmadan bu konudaki dehşetengiz iddiaları yayınlamanın maksadı, ne? Bu haberler, niçin ve kimin tarafından böyle tefrika halinde sızdırılmakta ve “cesur savcı” bu yasağın “uygulanmasına” neden suskun ve hareketsiz kalıyor, tahkikatın selametine gölge düşürüyor ve kamuoyunun şartlandırılmasına ve kafaların karışmasına imkân veriyor!


Derin şifre
Ben naçizane bu harekâtın asıl “derin” şifresini çözdüm, “anahtarını” da buldum. Murat Belge, 2. Cumhuriyetçiler, Altan biraderler, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, tabii Mehmet Ali Birand ve Amerika’da iken ABD Hükümetinin sözcüsü gibi yazan, CIA ve Amerikan “sözcüleriyle haşır neşir olan” Yasemin Çongar’ın, yazdıklarından!
Operasyon için, şu sırada birden bire düğmeye basan iktidarın, maksadı belli; gündemi değiştirmek. Diğer sorunları; Anayasa değişikliğini, Güney Doğu-PKK sorununu, türbanı ve ekonomik sorunları arka plana itmek, Ordunun olası bir muhtırasını önlemek! Ve bu vesileyle “AB yolunu” açmak, Kürt Davasını barışçı yollardan çözmek... Öyle, ya “Ergenekon Canavarı” ortadan kaldırılırsa, Türkiye’nin, Türk Milletinin “mikroplara” karşı “bağışıklığı” da, ortadan kalkar...


Ve yıldızların çizgilerin
ötesinden

Ayrıntıları Yasemin Çongar açıklıyor: Ergenekon’a “darbe” vurmakla, küresel gidişat ve bu gidişatla, uyumlu toplumsal değişim buna ayak uyduramayan devleti de zorlayarak değiştirecek. Bu açılımlara gebe iken, Hükümet, buna karşı direnenlere “darbecilere” , karşı böyle bir operasyon düzenleyebiliyorsa, bunda 27 Temmuz zaferinin etkisi büyükmüş... Ama AB ve ABD’nin, icazet ve baskıları da unutulmamalıymış! Ne var ki, Yasemin hanıma göre, “dirençler” varmış. Mesela Kıbrıs’ta çözüme, türban yasağına karşı, TCK nın 301. maddesinin kaldırılmasına karşı... PKK’yı silahsızlandırılıp, “barışçı çözüme” karşı, çatışmanın devamından yararlanan ve silaha sarılanların “dirençleri” ! Operasyon, Ergenekon örgütlenmesinin, dışarıdaki sivillerin tasfiyesiyle, sınırlı kalmaz ve devletin içine uzanan bütün kolları da ortaya çıkarılır ve tasfiye edilirse, gerçek bir arınma, arıtma olurmuş! Ve sıkı durun: Ergenekon operasyonu, bu sırada küresel ve toplumsal değişime ve değişimin zorladığı “demokratikleşmeye” karşı “direnç” mekanizmalarının, en önemlisine yöneldiği için, “Gerçek bir devrim” “Milliyetçi” direniş, bu vesileyle kalkarsa 2. Cumhuriyet! Yasemin “Bakarsınız” diyor, “Bu vesileyle toplumla dünya ile barışık, demokrasiden korkmayan, bir devletimiz olur, bir gün.”
Ve nihayet Yasemin Hanımın “incilerinin” -şifresinin- bam teli; Ergenekon’a “karşı darbe” sayesinde, devlette ve yeni ortamda, Patrikhane ve Ruhban Okulu sorunu da kalmayacak! Şimdi Eyüp Kaymakamına sorumlu Ortodoks Patrikhanesi, Ekümenik bir Vatikan, Türkiye içinde özgür bir devlet olacak! Bu konu ayrı bir yazı konusu. Ama görüyor musunuz, Türkiye bu “özerkliklerle” nasıl bölünecek, küçülecek! Tabii müsaade edersek!
Bu şifreyi Yasemin Hanımın eline kim verdi? Belli olmuyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları