Komünist başkan indirilmeli!
Ben bile, düşünün artık ben bile, Tunceli'de belediye başkanlığına adaylığını koyan komüniste prim verdim! Hatta dedim, Tunceli'de olsaydım belki oyumu atardım. Ki bunu diyen, Türkiye'nin bulunduğu coğrafya itibarıyla, komünizmi bir fikrî hareket değil, birilerinin bilerek veya bilmeyerek uşaklığı olarak gören, daha ötesi "ulaşlar"a karşı fiilî mücadele vermiş biri!
Tunceli'den gelen haber, komünist başkanın aslına rücu ettiğini gösteriyor. Tunceli'nin adını "Dersim" olarak değiştirecek kararı belediye meclisinden çıkarttırmış.
Herhâlde, Ak Parti'ye özendi. Şöyle: Ak Parti Osmanlı'ya dönüş için, "Türklerin ülkesi" anlamına gelen, Türklerin Anadolu'ya geldiğinden beri böyle kullanılan ve Millî Mücadele'den sonra yeni devletin resmî adı olan "Türkiye" adını ve rejimi "cumhuriyet"i zihinden silmek için bütün tabelalardan kaldırmaya kalkıştı, yazışmalarda bile kullanmamaya başladı.
Mısır'da çokluğu sağlamadıkları hâlde, "Türkiyye" adıyla devlet kuran Türkler (Memlûklerden bahsediyorum. Burada anlatmıştım.), Fethede ede geldikleri, çokluğu sağladıkları Anadolu-Rumeli sahasında "Türkiye" adıyla anılmaları, sonuçta, bu ismi resmen almaları, birilerinin ağrına gidiyor, iktidarı ele geçirince, Türkiye adını bırakın "Türk"ü bile silmeye kalkışıyorlar. Şuuraltlarında "Osmanlı" yatıyor ama evveline gidersek Selçuklu vardı, hatta Moğol hâkimiyetinden bile bahsedebiliriz. Ve önce, bu topraklar "Rum eli" idi... Ve "Rumeli" diye kayıtlarda hep yer etmiştir. Düşünün... Mevlâna "Celalettin-i Rumî" diye anılagelmiştir. Bir de "Türkçü" (evet Türkçü!) yazar Uzun Firdevsî'yi (1453-1512?), Şehname'nin yazarı İranlı Firdevsî'den ayırmak için "Firdevsî-i Rumî" diye anılmıştır! Ey Siyasî İslâmcılar! Gidelim mi o isme kadar?!
Tunceli'nin komünist başkanı da "Siyasî İslâmcılar"a özendi. "Dersim" diye şehir adı yok üstelik. Bölge adı. Sasanîlerle Bizanslılar bölgeyi kapmak için mücadele ederken, bu yöre için Farsça "Dersîm" (gümüş kapı) adı kullanılmış. İdarî yapılanmada, 25 Aralık 1935'te Mamaki köyünde, bir aşiretin adı alan Kalan adıyla yeni yerleşme yeri belirlendi ve binalar inşa edildi. Böylece Tunceli vilayeti kuruldu. Sonra Kalan'ın adı da Tunceli oldu. (Tunç çağı kalıntılarından dolayı Tunceli). İsim değişikliğinin bir öçle, bir şeyleri silmekle ilgisi yok! Silme var ama, Türkçe uyum için silme var. Millî devlet kurulunca, art niyet taşıyanların dışında, kimsenin itiraz edemeyeceği isimler tercih edilmiştir. (Biz Anadolu'ya sonradan geldik. Pek çok mekân adı Türkçeye uydurulmuştur. Arif Nihat Asya çok güzel ifade eder bunu: "'Sangaryos'u 'Sakarya' yapan / 'İkonyom'u 'Konya' yapan / Dille konuşurdum").
Seyit Rıza'nın isyanından sonra "Tunceli" olmuş değil yani. Seyit Rıza İngilizlerin oyununa geliyor, 1937'de başkaldırıyor. İsyan 1938'de kanlı bastırılıyor. PKK da, Türkiye Komünist Partili başkan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne isyanını meşrulaştırmak için "Dersim" adını resmîleştirmek istiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni biz tanımıyoruz, diyor. "İsyan, evet isyan!" diyor.
Niyeti kötü olanın akıbeti ne olur?!
Derhal, hemen, şimdi! Bu komünist başkan vazifeden alınmalı -artık alıştık- bir kayyım tayin edilmelidir!