Komşularla sıfır, ABD ile?..
ABD başkenti Washington ve çevresini, kış esir aldı. Washington ve çevresine, 1 metreden fazla yağan kar, tamamen yaşamı battal hale getirdi. Uçuşlar iptal, havaalanları, dükkânlar kapalı, polis, halktan, acil durum olmazsa, karayollarına çıkılmamasını önerdi. Allahtan bu fırtınanın geleceği uyarısı nedeniyle, herkes stok yapmış, evden dışarı çıkmama uyarısına uymuştu. Zor ve kötü olan, araçların temizlenmesi, daha sonra da yola çıkacak kadar, araçlar için yolların açılması. Dolayısıyla, bol, bol, internet ve televizyon. Dolayısıyla tartışma programları ve haberler.
Gelelim, yurt dışından, bizim görüp, sizin göremediklerinize. Kesin kes bir şeyden emin oldum. Ülkenin başında, memleketi yönetecek bir iktidar falan yok. Aynı 23 Nisan'daki gibi, iktidarcılık oynuyorlar, ama zararı millete. Bizi yönetiyorlar, baksanıza gelişmelere. Belki de söyleyemediklerimizde gizli her şey. Tabii ki Türkiye'yi ziyaret eden Biden konusu, dikkat çekiciydi.
Biden ziyaretinde, her ne kadar demokrasi ve özgürlük lafları etse de (Çünkü kral ve diktatörleri müttefik tutan ABD'nin, demokrasi söylemlerini, kimse ciddiye almıyor) Türkiye konusunda, görüşmelerin hayırlı olmadığı açık. Beyaz Saray açıklaması, soğuk ve bir anlam ifade etmiyor. Demokrasi önerileri ve özgürlük eleştirileri de anlamsız. Bu kadar önem veriyorsan, Suudi Arabistan ve Arap şeyhlikleri ile neden dostsun diye sorarlar adama. Bunu saraylılar da biliyor. Bu yüzden kendi bildiklerini okuyor ve karşılığında, onların öncelikli taleplerine itiraz etmeden yerine getiriyorlar.
Son ziyarette, ABD de son talimatlarını bildirdi. Türk basınını okuyorum, bir uçmuşlar, bir uçmuşlar ki sormayın gitsin. Hiç kimse ABD Başkan yardımcısından, özel bir randevu alıp, herkesin içinde sormayacaklarını sormaya çalışmamış bile. Basın toplantısında, ise yandaş basının, çanak tabir edilen, önceden kararlaştırılan soruları. Tabii yanıtlarda bildik yanıtlar.
Kimse kalkıpta, neden Erdoğan ile Ankara'da sarayda görüşmediğini sormamış. Eğer ikili bir, gazeteci-yetkili görüşmesi olsaydı, namuslu bir gazeteci, bunu sorabilirdi mesela. Dikkat ettiyseniz, Türkiye'yi ziyaret eden, hiçbir Amerikalı yetkili, kaçak saraya gitmedi. Sizlerin dikkatini çekmedi ama biz dışarıdaki gazetecilerin, oldukça dikkatini çekiyor. İstanbul'da, altın varaklı koltuklarda ağırlanan konukların, Türkiye'de yaptıkları mütevazı harcamalar bile dikkatinizi çekmiyor. Süper güç ABD'nin başkan yardımcısı, Avrupa'nın en zengin ülkesi Almanya'nın Başbakanının harcamaları rahatsız etmedi kimseyi.
Son günlerdeki bir başka dolduruşta, kimsenin dikkatini çekmedi. ABD'nin, Suriye Kürt bölgesindeki bir havaalanının pistini uzatması. Hem de, bir yabancı ülkenin topraklarında, onun rızası olmadan üs yapması, hem de Ruslara yakın bir yerde. Haberi veren de CIA'in organı olduğu söylenen bir dergi. Haberi yayınlayan İngiliz yayın kuruluşu BBC. Gizli tutulması gereken bir askeri konu, neden ortalara salıverilir, kimlere ne mesaj verilmektedir? Bu mesajın ayrıca, Biden'ın ziyaretinden, 2 gün önce yayınlanması da ilgi çekici değil mi? Mesela Cenevre'de yapılacak, Suriye toplantısına, Türkiye davet edilmezken PYD'nin katılması da ilginç. İtibarlı altın koltuklu Türkiye.
Bu ziyaret sırasında, duyduğumuz kadarı ile geçen hafta ABD Başkanı Obama ile telefonda yapılan, anlamsız görüşmenin devamı da istendi. Bu istek, Mart ayında, ABD başkenti Washington'da yapılacak nükleer güvenlik zirvesine katılacak olan, Erdoğan'a Obama'nın ikili görüşme için randevu vermesinden oluşuyordu. Bu talebe, Biden'ın "bakarız"dan başka yanıt vermediği biliniyor.
Başında, "komşularla sıfır sorun teorisi" sahibi bir başbakan varken, komşularla sıfır ilişkiye varma başarısını gösterdik. Son olarak, daha önce yazdığım gibi, İran ile de ticari bağlar koptu. Tahran Türkiye'den, ithalata son verilmesi konusunda, bakanlar kurulu kararını yayınladı. Rusya'nın ekonomik ambargosundan kurtulmak için, tam da ABD'den arabuluculuk isterken.
Geçen hafta, Biri iş dünyasından, öteki siyasetten, iki önemli kaybımız var. Mustafa Koç'u, Washington'daki öğrenciliğinden beri tanırım. Hakkında söylenecek her şey yazıldı ve çizildi, ekleyeceğim bir şey yok. Öteki ise Kamer Genç. Türk siyaset sahnesindeki tek başına en etkili muhalefet. Türk siyaseti uzun süredir, kazanmadan kaybetmeye alıştı zaten. Gelecek yazımda, şenlenen Amerikan seçimlerini anlatacağım.