Koltuk değneği ve MHP!
‘Tek kişi daha çabuk karar verir, tek başına Türkiye daha iyi yönetilir’ gerekçesiyle Türkiye’nin otoriter bir yönetime sürüklenmesine halktan onay çıkmamıştır. Millet ‘bir olun, müştereklerde birleşin ve birlikte yönetin’ iradesini net bir biçimde 7 Haziran seçimlerinde ortaya koymuştur.
Elbette koalisyonlar; kurulması, yürütülmesi ve yaşatılması zor olan süreçlerdir. Zorluklarına rağmen koalisyonlar her zaman dışlayıcı, dayatıcı ve tepeden inmeci yönetimlerden daha iyidir. Ancak (CHP-MHP-HDP) birbirine taban tabana zıt görüşlere sahip üç partinin aralarında koalisyon kurması, yürütmesi zor değil imkânsızdır.
CHP’nin MHP’ye bir CHP-MHP ve buna ilaveten içeriden ya da dışarıdan ona destek verecek HDP ile koalisyon teklif etmesini bu bağlamda değerlendirmek gerekir. İki muhalefet partisi CHP ve MHP’nin toplam milletvekili sayısı bir koalisyon için yeterli değildir. CHP’nin buna HDP’yi de bir biçimde ilave ederek MHP liderine “Başbakanlık” teklif etmesi halk tabiriyle ’karlı dağdan kar bağışlamak’ anlamına gelmektedir. CHP’nin HDP’yi ’çantada keklik’ görerek bu partinin kurulacak bir koalisyonun gizli ortağı olarak MHP’ye önermesi etik dışı bir tutumdur. Dahası ’olmayacak duaya amin demek’ anlamına gelmektedir.
İradesi ‘Öcalan’, istikameti ‘Rojava’, siyaseti ‘Kandil’ olan HDP’ye rehin edilmiş olacak böyle bir koalisyonu Kılıçdaroğlu’nun nasıl düşünebildiği de akıllara zarar bir durumdur. Bu anlamda MHP liderinin “milletin vermediğini siz nasıl veriyorsunuz?” sorusu haklı bir sorudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la seçim sonrası görüşme gerçekleştiren Deniz Baykal’ın başkanlık seçimini kaybetmesiyle ilgili olarak da CHP, aynı yüzeysel ve üstünkörü bir yaklaşım içinde olmuştur. MHP’nin kaygılarını giderecek adımları atmadan ve zorunlu görüşmeleri yapmadan CHP’nin TBMM Başkanlığına Deniz Baykal’ı önermesini bu bağlamda düşünmek gerekir. CHP’nin koalisyon önerisinde HDP’ye, TBMM Başkanlığı seçimlerinde de MHP’ye ‘elde var bir’ muamelesi yapması anlaşılır değildir. Siyaset ütopik ve romantik varsayımları kaldırmıyor.
Birileri CHP kurmaylarına siyasetin bir sosyal bilim olduğu kadar matematik yönünün de bulunduğunu hatırlatması gerekir!
Yaptıkları hesaplar yanlış çıkanlar, attıkları adımlardan sonuç alamayanlar bir öz eleştiri yapacak, eylem ve söylemlerini sorgulayacak yerde faturayı başkalarına çıkarmışlardır.
MHP’nin TBMM Başkanlığı seçiminde takındığı tavrı yerden yere vuranlar sonuçta gelip “koltuk değneği” sloganına sarılmışlardır.
Koltuk değneği sloganına siyaset olarak sarılanların gerekçeleri asosyal ve apolitiktir. Bunlar Anayasa Mahkemesi’nin “Cumhurbaşkanı seçimi için en az 367 oy gerekir” diye verdiği karar üzerine MHP’nin TBMM’ye girmesini koltuk değnekliği olarak nitelendirmektedir. O dönemde elektronik muhtıraların gölgesi TBMM’nin üzerine düşmüştür. Cumhurbaşkanlığı seçimi tam bir siyasi kaosa dönüşmek üzeredir. MHP sorumluluk sahibi her siyasi partinin yapması gerekeni yapmıştır. Milletin verdiğini milletin elinden almak isteyenlere karşı milletin yanında tavır almıştır. Koltuk değneği metaforu üzerinden söylersek, MHP, Türk demokrasisine koltuk değneği olmuştur!
Bir başka koltuk değnekliği kanıtı olarak da üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliğine MHP’nin “Evet” demesini göstermektedirler. Evet doğrudur. MHP milletin inançlarına ve özgürlüklerine koltuk değneği olmuştur. MHP’nin var oluş amacı da zaten budur.
Dahası 4+4+4 yasası bağlamında, Kur’an-ı Kerim’in seçmeli ders olmasını MHP’nin desteklemesini koltuk değnekliği olarak niteleyenler, MHP’yi de Türk Milletini de yeterince tanımayanlardır. Türk milletinin tarihi, millî, dini, ahlaki değerlerine koltuk değneği olmak, yalnız MHP’nin değil her siyasi ve kültürel hareketin görevidir.
Kaldı ki PKK’ya ve İmralı’ya koltuk değneği olacak yasalar çıkarken, AKP’ye destek olanların, MHP’ye değil kendilerinin kime ve neye koltuk değneği olduklarına bakmaları daha yararlı olur!