Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Köktürk olmak isteyen Çin şehzadesi

Bahaeddin Ögel Hoca rahmet istedi. Tarihçiliğimizin büyük isimlerindendi. Türk kültür tarihiyle ilgili dokuz ciltlik eseri tam bir kaynak eserdir. Fakat o, şöhretini daha çok Çin kaynakları üzerindeki çalışmalarına borçludur. Hunlar, Köktürkler ve Uygurlar hakkında Çin kaynaklarına dayanarak yaptığı araştırmalar, o dönemlerle ilgili çalışma yapacak akademisyenlerin mutlaka başvurmaları gereken araştırmalardır. Son yıllarda çoğalan Hunlar ve Köktürklerle ilgili romanlarda da yazarlarımız büyük bir ihtimalle onun eserlerinden faydalanıyorlar. Çin kaynaklarıyla, Ögel Hoca'nın sadece kendisi ilgilenmedi. Doğrudan doğruya Çin kaynaklarına yönlendirdiği doktora öğrencileri de oldu. Bunlardan biri Türükoğlu Gökalp'tır. Maliyecilikten gelen Türükoğlu Gökalp, Bozkurtların Ölümü romanının heyecanını üzerinden bir türlü atamamış, elli yaşından sonra Çince öğrenerek Ögel Hoca'nın yanında, Şi-vey'ler üzerine doktora tezi yapmıştı. Kür Şad'ın Çin kaynaklarında Cie-şe-şuay olarak geçtiğini pek çok kimse, 1970'lerde Töre dergisinde Türükoğlu'nun yazdığı bir yazıdan öğrenmiştir.
    Bahaeddin Ögel'in doktora öğrencilerinden biri de Tayvanlı Chang Jên-t'ang'dır. Tezi, "T'ang devrindeki Doğu Göktürkleri hakkında yeni belgeler  -Ts'ê-fu yüan-kuei ve Tzu-chih t'ung-chien'e göre- (618-745)" adını taşır. 1968'de Taipei'de basılmıştır.  
    Taipei'de basılmış eseri kim, nereden bulacak? Belki birkaç meraklının elinde vardır. Bir nüsha da Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi'nde var. Rahmetli tarihçi Ali Sevim armağan etmiş. Tezde, 1013'te ve 1085'te yazılmış iki Çin kaynağına dayanılarak 618-745 arasındaki Köktürk tarihi inceleniyor. İkinci kaynakta bulunan ilgi çekici bir parçayı aşağıda veriyorum. 
Çin veliahdı Çêng-çien, Göktürk dilini konuşmayı ve Göktürkler gibi giyinmeyi seviyordu. Maiyetinde bulunanlardan, Göktürklere benzer beşer kişi toplayarak bir Göktürk kabilesi kurdu. Onlara koyun derisinden palto giydirip, saçlarını da kuyruk şeklinde uzattırdı. Bu kıyafetle çobanlıklarına devam edeceklerdi. Veliaht Çêng-çien ayrıca üzerinde beş adet kurt başı heykeli bulunan bir bayrak yaptırdı ve mızraklar dikerek bu mızraklara bayraklar astırdı. Kendisi de yaptırdığı bir çadırda oturur, adamlarına koyun kestirip pişirtir ve onlarla beraber yanlarında asılı duran kılıçlarla koyun etini kesip yerlerdi. Veliaht Çêng-çien çoğu zaman adamlarına şöyle söylerdi: "-Kendimi bir Göktürk kağanı yerine koyup ölmüş gibi yapayım. Siz de onun cenazesindeki usulleri taklit edin." Bunu söyledikten sonra Çêng-çien ölmüş gibi yaptı ve yere uzandı. Etrafında bulunan adamlarının hepsi ağlayıp, kendi etrafında at koşturup ve kendisine yaklaşarak yüzlerini çiziyorlardı. Bu merasim uzun süre devam ettikten sonra veliaht birden bire kalkıp şunları söyledi: "-İmparator olsam on binlerce süvariyle Cin-çêng şehrinin batısında avlanırım, ondan sonra saçımı uzatarak Göktürk olurum ve (Li) Ssu-mo'nun hükûmetinde şad olarak ona hizmet ederim. Bütün isteğim budur." (TCTC, Chang 1968: 115-116). 
Şehzade Çêng-çien, Çin tarihinin en büyük hükümdarlarından biri olan Tai-tsung'un büyük oğludur. Çin kaynağı yukarıdaki bilgileri 643 yılı olayları içinde verir. Doğu Köktürkleri 630'da Çin esaretine girmişlerdir ve 643 yılında da tutsaktırlar. Parçada geçen Ssu-mo, Çin'e tâbi bir Köktürk şehzadesidir. Ama doğrusu Çinli şehzadenin gıpta edeceği cesur bir adam değildir. 639'daki Kür Şad ihtilali korkusundan Çinliler Köktürkleri Sarı Irmak'ın kuzeyine yerleştirmişler, başlarına da Ssu-mo'yu vermişlerdi; bunun için ondan bahsediliyor. Yoksa Çinli şehzadenin gıpta edeceği ne Köktürkler var! Kür Şad'ı biliyorsunuz. Bir de Aşina Şe-ör var ki Çinliler için âdeta efsanevi bir kahraman. Belki bir gün onu da anlatırız.  

 

Yazarın Diğer Yazıları