Kod adı: Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer!
Cumhurbaşkanı’nın sahte twitter hesabına “Adamsan ortaya çık” diye atar yaptığı bir ülkede, kendimize ait topraklardan çekilmeye ‘operasyon’ denebilir!.. Bunda şaşırılacak hiçbir şey yok!..
Stratejik derinliğimiz gereği Şam’da üç veya beş vakte kadar Cuma namazı kılacaktık... Şimdi ise var olan toprağımızı bırakıp kaçıyoruz... Saflar uyanmasın diye de adına ‘operasyon’ diyoruz...
Hemen karamsar olmayalım... Sonuçta bu bir muharebe... Taktik gereği geri de çekilebiliriz... İşin sonuna bakmak lâzım... Şam mam derken bir bakmışız Cuma’yı Gazze’de kılıyoruz, zaten sözümüz var!..
Kutsal gerekçelerimiz var tabii... Mesela geride değerli emanet bırakmamışız!.. ‘Küçük enişte’nin de işaret buyurduğu gibi tarihimize sahip çıkmışız... Bu arada hiçbir çatışma yaşanmamış... Bu da ne kadar hızlı davrandığımızı gösteriyor elbette!.. Zaten operasyonu ‘her türlü takdirin fevkinde’ bulup Hükûmet’e ve TSK’ya teşekkür eden Erdoğan bu işlerden iyi anlar!..
Ayrıca bu türbeye roket attıracak kişi de çoktan kirişi kırmıştı!.. Yani türbenin stratejik değeri de pek kalmamıştı!.. O toprağın İstanbul gibi Ankara gibi savunulacağı söylemi rahatlıkla tedavülden kaldırılabilirdi!..
HHH
Operasyon olmasına operasyon da, ismi bir tuhaf: Şah Fırat!.. Başka bir isim olmalıydı... Meselâ bu operasyonun kod adı Sezai Karakoç’un Sürgün Ülkeden Başkentler Başkenti’ne şiirinde gizliydi... Bu şiirin ‘Ne yapsalar boş göklerden gelen vardır’ dizesini pek sevdi ve kullanmıştı iktidar sahipleri...
İşte o dizenin iki satır altında bir dize daha var ki, biraz uzunca olsa da bu operasyona en uygun isim o olabilirdi: “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır!..”
Yani yenilgileri seriye bağlayacaksınız ama onu bile yemeye müsait olanlara ‘zafer’ olarak kasacaksınız!.. Devlet bir terör örgütünün elinde şimdiye kadar birçok bölgede ‘otorite’ kaybederken, bunu gizleyebildiğiniz kadar gizleyecek, açıkta yakalandığınızda ise başka odakları ‘algı operasyonu’ yapmakla suçlayıp, halka ‘iyi şeyler oluyor’ mesajları vereceksiniz!..
Cibuti’yle Paraguay’la vizenin kaldırılmasını ‘büyüyen Türkiye’ye delil olarak sunacaksınız, kendi sınırlarınız içinde savcınız bile yol kesen PKK’lılara kimlik ibraz etmek zorunda kalırken çaktırmayacaksınız!.. Alnınıza dayanmış silahla evvelce terörist ilan ettiğiniz Kobani’dekilere selâm gönderecek duruma düşerken, tapulu topraklarınızdan bir gece yarısı apar topar ricat etmeyi neredeyse kahramanlık diye sunacaksınız!..
Davos’unuz Gazze’de Da-fosss’a dönüşecek, siz de iç piyasada ‘kırmızı çizgi’ raconu keseceksiniz!.. Sonra her defasında o ‘kırmızı çizgi’yi revize edeceksiniz!.. Musul’da IŞİD’in geldiğini herkes bilirken konsolosluğunuzu boşaltmayacaksınız, yani göz göre göre rehin vereceksiniz, aylar sonra yine ‘nefes kesen’ operasyonla hepsini kurtardık tiyatrosu oynayacaksınız!.. “Neye karşılık?” sorusuna ‘millî güvenlik’ gerekçesiyle cevap vermeyeceksiniz, o vakitler “Süleyman Şah türbesine karşılık” diye iddia edenlere bugün bir cevap bulamayacaksınız!..
***
Şimdi bu topraklarda kendisine güvenen yönetici arıyoruz, Fuat Avni’nin 21 Ağustos 2014’te attığı şu tweeti açıklayacak: “Fidan’ın adamları kendince makul zamanda IŞİD’le koordine olarak türbeyi yıktırıp ‘Askeri çekiyoruz, risk almıyoruz’ demeye hazırlanıyor...”
Şam’da Cuma namazıyla başladık, buralara geldik... Zaferimiz yenilgi yenilgi büyümeye devam ederse, artık cenaze namazları kılınacak; itibarımızın, namımızın, caydırıcılığımızın ve en önemlisi aklımızın cenaze namazları!..