Mutsuz olduğu bir dönemde kitaplarla tanıştığını, kitabın tadına varınca da topluma faydalı olmak adına böyle bir işe kalkıştığını anlatan Demir, insanlardan olumlu tepkiler aldığını söylüyor. Çöpe atılmayı bekleyen kitapların kendisine ulaştırılması halinde okuyucuya kazandırılacağını vurgulayan Demir, kitapla birçok kötü alışkanlıktan kurtulunabileceğini belirtiyor.
24 yaşındaki Kadir Demir, üniversite eğitimi alamamış. Yaklaşık 2 yıl önce de kendisini çok mutsuz etmeye başlamış. Tam bu dönemde bir arkadaşının tavsiyesi ile kitaplarla tanışmış. Kağıt kokusu ve bilgi edinme hazzı dünyasına girince de bir daha kitaptan vazgeçememiş. Ataköy’de bir eczanede kalfalık yapan Demir, 1984 model otomobilini dizayn ederek bir kütüphaneye çevirmiş. Otomobilin bagajı kitaplarla dolu. Aranan her kitap bulunmuyor ancak bulunanlar arasından dileyen istediği kitabı ödünç alabiliyor. Ödünç alınan kitap Kadir Demir’e getirilince tekrar başka bir okuyucu buluyor.
Kadir Demir, insanların dikkatini çeken ve taktirine neden olan değişimini şöyle anlatıyor: “Her şey iki yıl önce başladı. Kendimi çok mutsuz hissediyordum. İnsanların genel problemi de zaten mutsuzluk. Ancak kimse bu durumu nasıl çözeceğini araştırmıyor. Bir tanıdığım sayesinde kitaplarla tanıştım. Başlangıçta sıkıcı geldi kitap okumak ama gün geçtikçe alıştım, gün geçtikçe farklı karakterlere büründüm. Zamanla mutlu olmaya başladığımı hissettim. Daha sonra da okuduğum kitapları ödünç vermeye başladım.”
Çağla yeşili 1984 model aracından da bahseden Demir, “Araba demesek iyi olur” diye başlıyor söze ve gerekçesini açıklıyor: “Çünkü o benim için dost gibi, arkadaş gibi. Kitabın sonlarını ona okuyorum zaten. 84 model eski bir araç. Bunun için mutluluk diyebilirim. Eski koltuklarına oturunca bu mutluluğu hissedebilirsiniz. Daha önce eski bir arabam vardı ancak bu daha dikkat çekici olduğu için bunu aldım sonra nasıl millete kitap okuma alışkanlığı kazandırırım diye düşündüm. Camlara ödünç kitap verildiğini yazdım ve ilk günden çok güzel tepkiler aldım. Tebrik edenler teşekkür edenler oldu. Elimde kitaplar var size getirsem ulaştırabilir misiniz diyenler oldu ve ben çok mutlu oldum.”
‘HEDİYE DEĞİL, ÖDÜNÇ VERİYORUM’
Hediye edilen kitapların okunmadığını ancak ödünç olunca geri verileceğinden daha kısa sürede okunduğunu mantıksal bir çıkarılma açıklayan Demir, “Bende daha önce ödünç kitap aldım. Hediye değil de ödünç alınca okumak zorunda kalıyorsunuz. Ödünç verdiğimde insanlar okuyor bazen başka kitapları da istiyorlar. Hiç okuma alışkanlığı olmayan bir arkadaşıma verdim, ödünç olarak verdiğimi de söyledim. Hediye olunca okumayacağını biliyorum. O iki gece de okumuş bana tekrar getirdi. Okurken ağlamış o kadar etkilenmiş ki ertesi gün kitabı teslim ederken benden başka bir kitap istedi.” ifadelerini kullanıyor.
Kitapseverlere de seslenen Demir, “Evde kitaplarınız tozlanmasın. Bazıları okumuştur ama kitap vermek istemezler. Eskicilere falan veriyorlar. Bana ulaştırabilirlerse ben çok güzel yerlere ulaştırırım onları.” diyor.