Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

KKTC için gelişmeler sevindirici ama yetersiz

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''nin (KKTC), Türk Devletleri Teşkilatı''na (TDT) gözlemci üye olarak alınması tarihî niteliktedir. Bu sonuçtan gurur duymamak mümkün değildir. Avrupa Birliği''nin (AB) Özbekistan ve Kazakistan, hatta Azerbaycan üzerinde kurmuş olduğu baskılara rağmen bu kararın alınabilmiş olması memnuniyet vericidir. Gelinen noktada, Rum-Yunan ikilisinin üyeliğimizi engelleme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. KKTC''nin anayasal adıyla TDT''na gözlemci üye yapılması BM Güvenlik Konseyi''nin KKTC''nin tanınmasını yasaklayan 541 sayılı kararının tartışmaya açılmasına yol açarken aynı zamanda da TDT üyelerinin de facto olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ni tanımış olduklarını göstermektedir. Özbekistan Dışişleri Bakanı''nın ve Çin Halk Cumhuriyeti''nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi''nin ''KKTC''nin TDT''ye gözlemci üye olmadığı'' iddiaları bence kişisel bazı yorumlardan ileriye gitmemektedir. Bu tür haberlerin Rum-Yunan ikilisinin propaganda mekanizması tarafından özellikle servis edildiğini, yanlış tercümenin de sözkonusu olabileceğini söylemem yanlış olmayacaktır. Rum-Yunan ikilisinin korkusu ve paniği, gözlemci üyeliğimizin egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm siyasetimizin uluslararası alanda benimsenmesine daha da katkı sağlaması ve "İki toplumlu, iki kesimli federasyon" modelinin yeniden gündeme getirilmesinin zorlaşmasıdır. 15 Kasım''da 39. kuruluş yıldönümünü kutladığımız egemen devletimizin uluslararası alanda tanınmamış olması kabul edilemez. KKTC''nin tanınmamış olmasının suçunu esasta kendimizde aramamız yerinde olacaktır. Bugüne kadar uluslararası boyutta tanınma çağrısı yapılmamış olması, kurduğumuz devletin arkasında gerektiği şekilde duramamış olmamız ikinci,üçüncü ülkelerin sorunu ve sorumluluğu olamaz. Suçlanması gereken başta gelmiş-geçmiş KKTC ve Anavatan hükümetleridir. Devlet kurulmuş ise tanınması, geliştirilmesi için kurulmuştur ve bu bilinçle hareket edilmelidir.

1968 yılından beri aralıklarla süren müzakereler devam ederken tanınma talep etmemizin KKTC ve Türkiye''nin uzlaşmaz taraf olarak suçlanmasına neden olacağı değerlendirilmiş olup bu nedenle tanınma istenmemiştir. Türkiye''nin bölgesel ve diğer sorunlarla boğuşurken, AB ve ABD ile kendi çıkarları doğrultusunda denge siyaseti izlerken KKTC''nin tanınması konusu gündeme alınmamıştır. Çok kutuplu dünya düzeninde gelişen ve kalkınan, özellikle de savunma sanayinde olağanüstü gelişmeler sağlayan Anavatan Türkiye''nin daha bağımsız siyaset yürütmesi KKTC''nin tanınması için yeni ufuklar açmıştır. Türkiye, ABD ne der? AB ne der? endişesinden ve baskısından eskiye nazaran nispeten kurtulmuştur. Türkiye''nin Türk devletleri yanında Çin ve Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile işbirliği içerisinde olması oldukça önemlidir. Tanınmış bir KKTC''nin Avrasya ülkeleri ile ilişkiye girmesi kolaylaşacaktır.

Akdeniz''de stratejik öneme sahip KKTC''nin Avrasya ülkelerinin güvenlik ve ticaretine katkı sağlayacağı ortadadır. ABD ve Avrupa Birliği''nin Doğu Akdeniz''deki zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarını sömürmek istemesine karşı KKTC ve Türkiye ile yapacakları işbirliği neticesinde Avrasya ülkelerinin bu kaynakları değerlendirmesi, ortak ekonomik ve ticari projelerin geliştirilmesi faydalı olacaktır. Akdeniz''de TDT ve Avrasya ülkelerinin ön cephesi olan KKTC''nin bu bölgede emperyalist sömürü düzenine karşı önemli roller üstlenebileceği muhakkak dikkate alınmalı ve bu hususta adımlar atılmalıdır.

Önümüzdeki süreçte TDT üyesi dost ve kardeş ülkelerden KKTC''ye doğrudan uçak seferleri başlatılmalı, kardeş halklarımız arasındaki düşük seviyede seyreden temaslar artırılmalıdır. KKTC üniversiteleri ve turizm olanaklarından Avrasya Ülkeleri ve TDT üyesi ülkelerin faydalanması için ikili ve çoklu işbirliği anlaşmaları muhakkak yapılmalıdır. KKTC üniversitelerinin diğer ülke üniversiteleri ile öğrenci ve öğretim görevlisi dahil akademik değişim programları geliştirmeleri oldukça önemlidir.

KKTC spor takımlarının TDT ülkeleri ile hali hazırda yürüttükleri aktiviteler geliştirilmelidir. KKTC ve Avrasya ülkeleri arasında küçük de olsa var olan ticaretin karşılıklı artırılması için çaba gösterilmelidir. Avrupa ülkelerinin KKTC ürünlerine uyguladığı ambargo nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybımız TDT ve Avrasya ülkeleri ile yapılacak ticaret ile kat ve kat telafi edilecektir. Ürettiğimiz hellim peyniri, patates ve narenciyeyi kardeş ülkelere satabilmemiz halinde başka pazar arayışlarıyla vakit kaybetmemiz önlenecek, AB ülkelerine ürün satabilmek için siyasi ödün vermemiz, egemenliğimizden ödün vermemiz ise gerekmeyecektir. KKTC''nin TDT''ye gözlemci üye yapılması ile KKTC''nin tanınma seferberliğinde inanılmaz bir güç elde edilmiştir. Bu gücü vakit kaybetmeden kullanmak ve KKTC''nin tanınması için uygun olan uluslararası konjonktürü değerlendirmek şarttır.

Yazarın Diğer Yazıları