Deprem felaketinin ardından çadır satan ve çok sayıda skandalın ortaya çıktığı Kızılay’a yönelik tepkiler devam ediyor.
Birgün’den İsmail Arı’nın haberine göre, AKP’lilerin dahi tepki gösterdiği Kızılay Başkanı Kerem Kınık hâlâ görevine devam ederken eski Kızılay Başkanı Ahmet Lütfü Akar ile eski Genel Başkan Yardımcısı Nihat Adıgüzel Türk Kızılayı Birlik Hareketi adına sert ifadelerin yer aldığı bir açıklama yayınladı.
Kerem Kınık ile Kızılay yönetimini adeta topa tutan Akar ve Adıgüzel, Kızılay’ın gayrimenkul portföy zenginliği, yüksek mali potansiyeli, personel istihdamı, toplumsal etkisi gibi özellikleri nedeniyle, iktidar tarafından devlet gücüyle ele geçirildiğini belirtti.
Kurumun özelikle son 6-7 yıldır, görevdeki Kızılay yönetimi marifetiyle iktidarın arka bahçesi yapılarak tamamen siyasallaştırıldığı, yolsuzlukların ve skandalların merkezi haline getirildiği vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Kızılay’daki erozyon 2013 yılında başlatılmış aşama aşama siyasal iktidarca Kızılay yönetimine monte edilen Kerem Kınık ve arkadaşları, yönetim kurulunda sağladıkları çoğunluk ile bir takım yaptırımlar uygulamaya çalışmışlar, o dönemde görev alan genel başkan ve birkaç yönetim kurulu üyesinin azınlıkta olsalar büyük bir mücadele ve direnci ile karşılaşarak 2016 yılı kongresine gelinmiştir. Bu kongre de iktidarın her türlü baskısına rağmen gerçek Kızılaycılar karşı liste çıkartmışlar, ancak şaibeli işlemler sonucun da çok az bir farkla seçimi alan Kerem Kınık ve ekibi tarafından Kızılay adeta işgal edilmiştir.
YOLSUZLUKLARI TEK TEK SIRALADILAR
Açıklamada, Kızılay yönetiminin 2016-2022 yılları arasında hukuk dışı ve yasalara aykırı işlemleri de şu şekilde sıralandı:
1- “Kızılay delegeleri tüzüğe uygun olarak olağanüstü genel kurul yapılması talebi ile noterden ihtarname göndermelerine rağmen, yönetim kurulu kararı ile yasaya aykırı olarak delegelerin olağanüstü genel kurul talebi reddedilmiştir. Bu hususta tarafımızdan açılan davalar halen devam etmektedir.
2- Kızılay delegesinin iradesinden çekinen yönetim, çözümü yurt genelinde 81 ilde teşkilatlanan 672 şubeden 550’sini hukuksuz olarak kapatarak Kızılay’ı küçültmekte bulmuş, binlerce üyenin kaydı silinmiştir. Kapatılmayan şubeler de iktidarın da desteği ile Memur Sen’e kayıtlı üyelerin toplu şekilde üye yapılması sureti ile yandaş yönetimlere devredilmiştir.
3- Personel tasarrufu ve daha yetkin personel istihdamı gerekçesiyle, 4.500 çalışanından yarısının iş kanununa aykırı olarak, haksız yere iş sözleşmeleri fesih edilmiştir. İktidara istihdam alanı sağlamak için gereksiz kadrolar ihdas edilerek ve liyakate uyulmaksızın, AKP referansı ile ve şeffaf olmayan yöntemlerle işe alımlar yapılmış çalışan sayısı 15 bine ulaşmıştır.
4-Kızılay’a bağış yolu ile vekâlet vererek kurban kestirmek isteyen vatandaşların kurbanları önceki yıllarda devletimizin Et Süt Kurumuna kestirilirken, bundan vazgeçilerek 2016 yılı Kurban bayramında bazı vatandaşların bağışladıkları kurban bedelleri, bilgileri dışında başta Yeryüzü Doktorları olmak
üzere farklı derneklere aktarılmış ve bu derneklerce kurbanların tamamının kesildiğine dair yeterli belge ve bilgi açıklanmadığından şaibelere yol açılmıştır.
5- 2018 yılı Kurban bayramında Kızılay’a vekâlet veren vatandaşların kurbanlarının kesimi için Tahaş Hayvancılık Gıda ve İnşaat Firması ile yapılan 03.08.2018 tarihli 2018 yılı kurban sözleşmesi gereği, kesilmesi gereken 6 bin büyükbaş hayvandan 2 bin 782 si kesilmemiş, firma tarafından yurt dışında kesimi yapılan kurbanlardan toplam 13 karkas da Türkiye’ye sevk edilmemiştir. Polonya’dan getirilen 2 tırda bulunan 151 adet karkas ise, gümrükte yapılan analizleri sonucu ülkemize girişi uygun bulunmadığından bedeli dernek tarafından karşılanarak imha edilmiştir.
Sonuçta vatandaşların dini duyguları istismar edilerek dernek 1 milyon 851 avro zarara uğramış, zararın tahsili için firma icraya verilmiştir. Kurban kesimleri her yıl devletin Et Süt Kurumu’na yaptırılırken neden özel firmaya verildiği de açıklığa kavuşturulmadan üstü örtülmüştür.
6- Kızılay tüzüğü ve bağlı olduğu Kızılay - Kızılhaç Hareketi kuralları gereği kâr amacı gütmeyen bir gönüllü hareketidir. Kızılay’ın seçilmiş yöneticileri, profesyonel kadrolar hariç hizmetlerinden dolayı hiçbir ücret almaz ve talep edemezler. Buna rağmen bünyesinde 12 adet anonim şirket kurularak, şirketlerin yönetim kurulu başkanlıkları ve yönetim kurulu üyelikleri, Kızılay yöneticileri ve siyasi iktidarın bildirdiği kişiler arasında paylaştırılmış ve birden çok huzur hakkı alınmaktadır. Bu şirketlere liyakat dikkate alınmaksızın, çok sayıda üst düzey yönetici atanarak yüksek maaşlar ödenmektedir.
İnsani yardım kuruluşu özelliğinden çıkarılıp holding haline getirilen Kızılay, gerçek özelliğini yitirerek kâr amaçlı bir kuruluşa dönüştürülmüştür. Bu durum bir grup avukat tarafından şikayet konusu da yapılmış olup, ulusal derneğin bağlı olduğu IFRC ve ICRC tarafından kapatılmaya ve logosunun alınmasına kadar varabilecektir. Belirtilen haksız ve hukuksuz uygulamaların yanı sıra, ayrıca somut belge ve bilgilere dayandırılan 20 den fazla suç teşkil eden konuyla ilgili de, tarafımızdan suç duyuruları yapılmıştır.”
DEPREMİNDEKİ BAŞARISIZLIĞIN NEDENLERİ
Açıklamada, Maraş depremleri sürecindeki başarısızlığın başlıca ana nedenleri de şöyle sıralandı:
1-“Öncü haberleşme ekipleri başta olmak üzere, afet müdahale birimlerince, afet bölgesinin bir bölümüne ulaşılamadı, ulaşım sağlanan yerlere de etkin ve hızlı bir müdahale yapılamadı, ulusal ve bölgesel afet kapasitesi harekete geçirilemedi.
2- Depremzedeler acil olarak dağıtımı yapılması gereken çadır, battaniye, uyku tulumu, gıda ve temizlik maddeleri gibi insani yardım malzemelerinin zamanında ve yeterince ulaştırılamadı.
3- Lojistik merkezlerdeki 40 bin çadır olmak üzere, afet malzemelerinin, cihazın, araç-gerecin, nakil vasıtalarının, makine-teçhizatın, su–sanitasyon ve afet sağlık müdahalesi ile ilgili mobil-seyyar ünitelerin, stok seviyeleri büyük bir afete göre belirlenmedi ve yetersizdi.
4- Lojistik merkezlerdeki mevcut stok seviyelerinin ülke çapındaki dağılımının, Türkiye deprem haritası ve bilim insanlarının raporlarını dikkate alarak yapılmadığı.
5- Kızılayın 550 şubesinin kapatılarak, bir kısmı afet eğitimi de almış binlerce üyesinin kaydının silinmesi ile gönüllü çalışanı eksikliği yaşandığı ve bununda afet iyileştirme çalışmalarına olumsuz olarak yansıdığı.
8- Depremin hemen sonrasında stoklarda bulunan 2050 adet çadırın ve çeşitli gıda malzemesinin, afet bölgesine sevkedilmesi gerekirken ticari bir anlayışla Ahbap Derneği’ne satılması, vatandaş nezdinde büyük tepkilere ve şiddetli eleştirilere yol açarak kuruma karşı ciddi oranda güven kaybı oluşturduğu, bunun da ayni yada nakdi bağışların büyük oranda azalmasına yol açtığı değerlendirilmektedir.
“YER KAPMAK İSTEYEN MENFAAT GRUPLARI”
Eski Kızılay yöneticileri Akar ve Adıgüzel’in açıklamasının sonuç bölümünde ise “2016 yılı genel kurulunda Kızılay’ın ele geçirilmesine karşı çıkarak mücadele eden sonrasında da Kızılay’dan uzaklaştırılan yüzlerce yönetici ve delegenin bir araya gelmesiyle oluşturduğumuz Kızılay Birlik Hareketi olarak yaklaşık altı yıldır, mevcut yönetimin faaliyetlerini takip etmekteyiz. Mücadelemiz yılmadan devam edecektir. Millet ittifakı iktidarında, Kızılay yönetimin de yer kapma düşüncesinde oldukları anlaşılan menfaat grupları hakkında detaylı bilgi edinilerek gerekli önlemlerin alınması da kurumun geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Onlarca yıllık görevleri sürecinde bilgi, birikim ve deneyim kazanmış Kızılaycılar olarak, milletimiz nezdinde ve uluslararası camiada Kızılay’ın itibarının ve güvenirliğinin yeniden tesis edilerek eski saygın kimliğine kavuşturulması konusundaki çalışmalarda yer almayı ulusal bir görev gördüğümüzü saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz” denildi.