Bir zamanlar Fransız Komünist Partisi’nin en önde gelen adamı iken sonradan Müslüman olan Roger Garaudy , “20. Yüzyılın Biyografisi / Garaudy’nin Felsefî Vasiyeti” kitabında çağdaş Batı felsefesini özetliyor.
Roger Garaudy (Roje Garodi), bu eserinde sadece çağdaş Batı felsefesini özetlemekle kalmıyor, 20. yüzyıldaki bütün felsefî akım ve ekolleri enine boyuna değerlendiriyor ve sorguluyor. Daha da fazlasını yapıyor ve Batı başta olmak üzere bütün dünya insanlığının şu dönemdeki hâlini bütün yönleriyle ele alıyor. İnsanlığın durumunun düzeltilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda kendi düşüncelerini aktarıyor.
Roger Garaudy yirminci yüzyılın ilk yıllarında doğup yirmi birinci yüzyılın başlarında vefat ettiği için, gerçek bir felsefeci ve güçlü bir düşünür gözüyle yaşadığı yüzyılın çok çarpıcı bir muhasebesini yapıyor. Batı’nın her bakımdan batmakta olduğunu, insana yaşama sevinci sunamadığını, tam aksine insanı insanlıktan çıkardığını apaçık verilerlegözler önüne seriyor. Batı felsefe ve hayat anlayışının hem Batı’yı, hem de Batı’yı taklide çalışan dünya ülkelerini mahvetmekte olduğunu haber veriyor. Batı’nın bu hayat anlayışının, bütün yeryüzünü korkunç bir felâkete,
daha doğrusu insanlığı toplu bir intihara sürüklediğini haber veriyor. Günümüzde insanlığın kurtarılabilmesi için tek çarenin, İslâm dünya görüşünün yeniden diriltilmesi ve hayata geçirilmesi olduğuna inanıyor. İslâm’ın yeni bir silkinişinin de ancak Batı’yı da, geçmiş dönemlerinin İslâm âlimlerini de körü körüne taklit etmekten vazgeçmekle mümkün olacağını belirtiyor. İslâm âleminin günümüzdeki durumuyla ilgili olarak şu üç soruyu soruyor ve şu iki cümleyle cevabını veriyor: “Niçin, bugün, bu şeriat, bu Allah’ın kanunu, dünya üzerinde ışıldamıyor? Niçin müslüman
halklar, sömürgecilikten kurtulmuş olmalarına rağmen, tarihin yönlendirici, yaratıcı öznesi değil de, nesnesi olarak kalıyorlar? Niçin tarihî liderlik / önderlik örneği vermiyorlar? Çünkü bu kanun, bu “şeriat”, tarihinin ilk yüzyıllarından itibaren, canlı gelişimi içinde durdurulmuş, çarpıtılmıştır.
Çünkü Kur’ân ölülerin gözleriyle okunuyor!” Garaudy hem dünden bugüne bütün Batı felsefesini,
hem dünya dinlerini, hem de sanat ve estetiği çok iyi bilen biriydi. Uğrunda gözünü kırpmadan ölmeyi canına
minnet bilen bir ideal adamıydı. Dâvâsı uğrunda bir ara kurşuna diziliyordu ki bir mucize eseri kurtuldu. Sadece kendi milleti için değil, bütün dünya milletleri için huzur ve kardeşlik istedi. Bu gayeyle bütün dünyayı dolaştı. Döneminin bütün dev yazar, sanatçı ve siyasetçileriyle görüştü. Nobel ödülü almış ünlülerle halkın önünde tartıştı ve hep galip geldi. Cemal Aydın tarafından dilimize aktarılan ve Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında çıkan “20. Yüzyılın Biyografisi/Garaudy’nin Felsefî Vasiyeti”, işte böylesi bir ülkü adamının beyninden dökülmüş fikirler demetidir.
Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları Tel: (0212) 526 16 15)
*
Herkes ikna edilebilir
Aslında kimse ikna edilmez, herkes ikna olmayı tercih eder... Sürekli birilerini ikna etmek zorunda olduğunuzun farkındasınız, değil mi? İşin acı tarafı, çoğunluk farkında değil. Farkında olmadığı için de ikna etme sürecini kolaylaştıracak gerekli beceriyi öğrenebileceğinin ve hayatının çok daha rahat olabileceğinin farkında değil. Hâlbuki ikna yeteneğini geliştirmek, ilişkileri yönetirken gerekli olan enerjinin en azıyla en yüksek performansı almak; yani hayatını verimli bir şekilde devam ettirmek demektir. Verimlilik, kişinin gereksiz ayrıntılarla vakit kaybetmesini önleyen ve yapmaktan zevk aldığı konulara daha çok eğilmesine imkân tanıyacak zamanı sağlayan bir yöntemdir. Peki, bu yöntemi öğrenmek olası mı? Tabii ki... Etrafınızda bunu başaranlar olduğu sürece sizin de yapmamanız için hiç bir neden yok. Karşınızdaki kişiyi en az kendiniz kadar ciddiye alıp içten bir ilgi gösterirseniz, basit ama etkili iletişim kurallarına uyarsanız ikna etme şansınızı kesinlikle yükseltirsiniz Çevrenizdekileri ikna edebilmenizin yollarını, “İknanın İncelikleri” kitabında anlatan bir Mehmet Auf kitabı tam bir hayat rehberi... Yazar yaşanmış hikâyelerle, çoğu zaman sizleri güldürecek olaylarla ikna edebilmenin yollarını gösteriyor bize. İkna olmayı ise sizin tercihinize bırakıyor
Elma Yayınevi Tel:(0312) 417 72 73
*
Atayurdun coğrafyası
İnsanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olan bugünkü Doğu Türkistan toprakları tarihi, kültürü ve coğrafyasıyla bütün olarak ele alınması gereken bir sahadır. Bu coğrafyanın aynı zamanda Türk milletinin atayurdu olması bizler açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Her şeyden önce siyasî tarihlerin coğrafya üzerine kurulu olduğu hatta eski devirlerde siyasetin bizatihi coğrafya üzerine kurulduğu unutulmamalıdır. Devletler hâkimiyetlerini “ülke” üzerinde
kurarlar ve bu yüzden Doğu Türkistan tarihine dair yapılan çalışmalarda “ülke” yâni toprağın yeri, sınırları ve hususiyetleri bilinmelidir. Türklerin şehir ve medeniyet tasavvurunun müşahhas olduğu Doğu Türkistan’ı anlayabilmek için bölgenin tarihî coğrafyasına vakıf olmak büyük bir önem arz ediyor. Bu bakımdan, tarih kaynaklarında Doğu Türkistan’daki şehirler, yollar, ovalar, kırlar, dağlar ve sular ile ilgili adlar ve tasvirler belli bir usulde ele alınıp değerlendirilmelidir. Kürşat Yıldırım’ın saha araştırmalarına dayanarak büyük bir titizlikle hazırladığı “Doğu Türkistan’ın Tarihî Coğrafyası” adlı bu önemli eser, Doğu Türkistan’dakigeçmişin coğrafyasını yeniden inşa etmeye ve böylece Türk medeniyetinin bir coğrafyasını tarihin hayal görüntüsünden çıkarıp gözler önüne sermeye çalışıyor. İki ana bölüme ayrılan kitabın ilk bölümün ilk kısmında Doğu Türkistan’ın incelenen devirlerdeki tarihinin verilmesine ve böylece incelenecek konunun tarih zemininin gösterilmesine çalışılmıştır. Sonra bölgenin coğrafî zeminini kurmak üzere umûmî coğrafyadan, yollardan, sıcaklık ve yağışlardan, düzlüklerden ve şehir yapılarından bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise şehir, yerleşim ve yer mefhumlarının teorik olarak tartışılmasının akabinde, toplam on iki büyük bölge altında Doğu Türkistan’daki yerleşim ve yerlerin adları, tarihte ortaya çıkışları, coğrafyaları, kültürleri ve tarihleri ele alınmış ve sonra yerleşimler, yerler, dağlar ve sular tafsilatlı bir şekilde kaynakların imkân verdiği ölçülerde incelenmiştir.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
*
Bilim-kurgu aşk hikayesi
En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar’a aday gösterilen Ghost World’ün (Hayalet Dünya) yazarı Daniel Clowes’un son eseri. “Patience”, şiddetli yıkımlardan en derin kişisel hassasiyetlere uzanan; yazarın kendi eserlerine özgü, olağanüstü bir incelikle yol alan saykodelik bir bilim-kurgu aşk hikayesi. Bu 180 sayfalık, tamamı renkli orijinal grafik roman, Daniel Clowes’a hayatının en canlı ve nefes kesici sayfalarından birkaçını çizme ve şimdiye kadarki en merak uyandırıcı, şaşırtıcı ve etkileyici öyküsünü anlatma fırsatı tanımış. Baştan sona tamamı renkli illüstrasyonlarla kaplı roman bir solukta okunuyor.
Kara Karga Yayınları Tel:(0212) 252 22 42
*
Bir devrin tarihçesi
“Ahmed Bin Ya’küb Tarihi”, Osmanlı Tarihinin en karanlık ve kargaşanın hüküm sürdüğü dönemlerinden biri olan 17. yüzyılın kısa bir özetidir ve Sultan IV. Murad Han, padişah olana kadar hayatını tek bir odaya kapalı olarak her gün öldürülme tehlikesi ile korku içinde yaşadığı için pek normal olmayan ve lakabı Deli olan İbrahim Han ve lakabı Avcı olan IV. Mehmedin ilk saltanat yıllarını kapsamaktadır Bu kaynak eserin yazarı Ahmed bin Ya’kûb hakkında da bildiğimiz tek şey adı geçen devirde yaşamış olduğudur.
Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20