KİTAP / AHMET YABULOĞLU 02-07-2018

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 02-07-2018

02-07-2018

0001728434001-1.jpgİkinci Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e 84 yıl...

Ülker Banguoğlu Bilgin, ilk romanı "İki Devir İki Kadın"da, İkinci Meşrutiyet'in ilanından 8 yıl sonra başlayıp, Cumhuriyet'in 84'üncü yılına kadar uzanan zaman diliminde bir geçiş dönemi öyküsü olarak anneannesi ve annesinin hayatından kesitler ışığında ülkemizin toplumsal dönüşümlerine de tanıklık ediyor. Münevver ve kızı Perizat'ın çevresinde örülen roman, savaşlar, göçler ve köklü değişimlerle çalkalanan dönemde, onların kadın olarak var olma mücadelelerine ve hayata tutunma çabalarına ayna tutuyor. Ülker Banguoğlu Bilgin kitabı yazma gayesini şöyle özetliyor:

"Yola çıktığımda amacım sadece annem Perizat'ın hayatını anlatmaktı. Ancak, hikâyeye onun doğumuyla başlar başlamaz, onu annesinden, babasından, kardeşlerinden ve çocukluğunun, gençliğinin geçtiği yıllardan bağımsız olarak ele almanın imkânsızlığını gördüm. Kitap ilerledikçe o yıllara duyduğum merak da artıyordu. Yaptığım araştırmalar sayesinde, aile büyüklerimden duyduklarımı daha çok hatırlamaya, daha iyi anlamaya başladım. Zaman içinde anneannem Münevver'in de hikâyemin çok önemli bir parçası olduğunu fark ettim. O zaman ben ikisini de anlatmalıydım. Böylece kitabın odak noktası değişti, adı kondu: İki Devir İki Kadın: Münevver ile Perizat'ın Romanı. Osmanlı döneminde başlayıp Cumhuriyet'in 84. yılında biten öykü, yüz yıla yakın bir zaman dilimine yayıldı. Yazdıkça, onların yaşadıkları devirlerdeki toplumsal konumları berraklaşıyordu zihnimde. Burada canlandırılan iki kadının hayatlarının, toplumun içinden geçtiği değişimlerden ne ölçüde etkilendiğini, hangi alanlarda ne kadar farklılık gösterdiğini anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Bu süreç boyunca yaptığım yolculuk bana çok şey kattı. Ailemin kadınlarıyla özdeşleştim, zihnimde onların iyi ve kötü günlerini paylaştım, bıraktıkları mirasla yüzleştim. Bu çeşit yolculuklar ancak belli bir yaşa gelince yapılabiliyor galiba. O zaman da bir bakıyorsunuz, aile büyüklerinizden birçoğu artık yanınızda değil… O nedenle de, yazdığım kadar, onları daha iyi tanımamış, onlarla daha çok konuşmamış olmanın pişmanlığını hissettim. Neyse ki pek çok anıyı paylaşmışlardı bizlerle. Kitapta anlatılanlar kısmen gerçek kişilerin bizlere aktardıklarına, kısmen de benim birebir şahit olduklarıma dayanıyor. Elbette bazı yerlerde de edebi kurgu giriyor. Bütün bunları naklederken, yaşananları yeniden canlandır-maya çalıştım. Bu hikâyeler kaybolmasın, toplumun ve ailenin kolektif hafızasından silinmesin diye."

Remzi Kitabevi Tel: (0212) 282 20 80

***

0001740080001-1.jpgMallarını terkedip canlarını kurtardılar

Osmanlı toprak düzeninin bozulması ve Celali İsyanları sonrasında ortaya çıkan fiili durumun günümüze kadar uzanan toplumsal etkileri Doğanay Osman Ulusoy'un araştırmasıyla çarpıcı bir şekilde gündeme taşınıyor:

"Ailesi dağa çıktığı sene doğan bir çocuk, herkesten korkarak, herkesten kaçarak, ailesi dışında kimseyi görmeden geçirdiği 35 sene sonunda dağdan iniyor. Bu insan nasıl konuşur, hangi adetleri bilir, değerleri nelerdir? Ürkek, çekingen, herkese kuşkuyla bakan bir insan… Ve bu insanlardan meydana gelmiş bir toplum... "

Doğanay Osman Ulusoy, "Büyük Kaçgun" adlı kitabında tarihin karanlıklarında kalmış, Osmanlı Devleti'ni çöküşe götüren, Anadolu, Suriye, Lübnan, kısmen Balkanlar ve kısmen Kafkaslar'ın sosyal, siyasi, iktisadi, ticari, mali, demografik yapısını tamamı ile etkileyen ama eğitim sistemimiz içinde yer almayan tarihi bir olaya, köylülerin üçte ikisinin köylerini tamamı ile terk ederek, 1575-1610 yılları arasında 35 sene süresince dağlarda yaşadığı döneme dikkat çekmeye çalışılmakta. Böylece tarih içinde geçmişe yapılan bir yolculukla, toplumsal yapımızın, değerlerimizin hangi şartlar altında, nasıl, neden ortaya çıktığı konusunun daha geniş kitlelere ulaştırılması amaçlanmakta.

Akıl Fikir Yayınları Tel:(0212) 514 77 77

***

HAFTANIN KİTABI

0001762366001-1.jpgGazeteci gözüyle sürgün Nâzım...

Orhan Karaveli, Nâzım Hikmet'i sürgünde yaşadığı Moskova'da ziyaret eden Türk gazetecilerden hayatta kalan son kişi. Kitabın hemen başında, Nâzım'la birlikte çektirdikleri 9 ağustos 1960 tarihli fotoğraf, çok geçmeden bir ağabey-kardeş, baba-oğul sıcaklığında gelişecek dostluklarının ilk tanışma ânına ait: "Kocaman bir mutluluk dalgası yüzüne yayılırken uzun parmaklı iri elleriyle omuzlarımdan yakaladı. Bir an, tek kelime bile söylemeden sarılıp yanaklarımdan öpmek ister gibi bir hareket yaptı. Sanırım, öylesine bir kucaklaşmaya hazırlıklı olmadığımı fark ederek biraz duraladı ama dostça uzattığım eli avuçları içinde tutarak nefes nefese: 'Merhaba!.. Binlerce merhaba!' dedi." Bu kitap, tüm dünyanın tanıdığı sürgün bir şairin, hiç dinmeyen memleket özlemiyle yaşadığı o bir anlık duygu taşmasının hikâyesidir aslında.

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel: (0212) 244 89 82

***

firat2-001.jpgKurtuluş için gönül ittifakı

Osmanlı İmparatorluğu'nun son günleri ve parçalanan imparatorluk topraklarında ulusların verdikleri bağımsızlık mücadelelerini konu alan "Atatürk'ün Yanındaki Mehdi" kitabında, Misak-ı Milli sınırları içindeki Kurtuluş Savaşı ve Kuzey Afrika'da Senûsi Şeyhi Mehdi Ahmet es-Senûsi önderliğinde gerçekleştirilen özgürlük savaşları anlatılıyor. Mustafa Kemal ve Senûsi Şeyhi Mehdi Ahmet es-Senûsi arasındaki ilginç ilişki... Senûsi Şeyhi Mehdi Ahmet es-Senûsi'nin Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul'a davet edilişi ve Anadolu'nun bağımsızlık mücadelesine desteği... Senûsi Şeyhi Mehdi Ahmet es-Senûsi'nin Kurtuluş Savaşıyla ilgili rüyasında gördükleri... Atatürk ve Kurtuluş Savaşı üzerine farklı bir bakış açısıyla Timuçin Mert tarafından hazırlanan bu çalışmada, Osmanlı uluslarının kurtuluş mücadelesine ve Kuzey Afrika'da Senûsi Şeyhi Mehdi Ahmet es-Senûsi önderliğindeki Senûsi Tarikatı'nın Anadolu ihtilaline verdiği desteği ve birçok ilginç gerçeği bulacaksınız.

Hükümdar Yayınları Tel:(0212) 514 80 85

***

KÜTÜPHANEMDEN

mesrutiyet.jpgTürk siyasi tarihinin son yüzyılına bakış

Yakın tarihimizin özellikle günümüzün 100 yıl gerisinden başlayan bölümü, hala üzerinde çok şey söylenip tartışılan bir dönem. Bu dönem ile ilgili pek çok olay ve konu üzerinde mutabakat sağlanmış değil. Tarihi hakikati ortaya koymak adına farklı bakış açılarıyla yapılan farklı yorum ve farklı değerlendirmeler bu dönem üzerindeki tartışmalara katkı sağlıyor. Bu konudaki çalışmalardan biri de Süleyman Kani İrtem'in tefrika ve hatıralarından yola çıkarak Osman Selim Kocahanoğlu tarafından yayına hazırlanmış olan "Meşrutiyet Doğarken / 1908 Jön-Türk İhtilali" adlı eser. Üzerinde hala merakla araştırmalar sürdürülen İttihad ve Terakki'nin siyasi ve örgütsel mücadelesinde bilinmeyen bazı hususlar bu kitap ile biraz daha aydınlatılmaya çalışılıyor. Kitapta kullanılar pek çok belge ve bilginin bu konuda daha önce yayınlanmış eserlerin hiç birinde yer almadığı dikkate alındığında eserin önemi daha da iyi anlaşılıyor. 1999 Temel Yayınları'ndan çıkan kitabın asıl dikkate değer tarafı ise, yazarının Meşrutiyet öncesindeki ihtilalci eylemlerin içinde bulunmuş gizli bir İttihatçı olmasıdır. Aynı zamanda Balkanlar'daki çeşitli kazalarda Abdülhamid yönetiminin kaymakamlık görevlerinde de bulunan yazar hakkında Osman Selim Kocahanoğlu şu bilgiyi veriyor:

"İttihad ve Terakki Cemiyeti, 1908 öncesinde gizli faaliyetlerini Selanik ve çevresinde yoğunlaştırır. Genç subaylar ve mülkiye memurları arasındaki taraftarlarını hızla artırmaya başlarken Süleyman Kani de bunlardan biri olur..."

(Ahmet Yabuloğlu)