KİTAP / AHMET YABULOĞLU 04-07-2016

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 04-07-2016

Türk kültürüne adanmış bir ömürün emek dolu eseri

Erzurum Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, “Gobu”stan’ın Gizemi (“Kıpçaklar”a Giden Yol) adlı yeni eseriyle Türk Dili’ne, Türk Tarihi’ne, Eski Türk Uygarlığına ışık tutacak son derece orijinal bilgileri, bulguları ve belgeleri kültür hayatımıza sunuyor.

1-603.jpgAzerbaycan’da Büyük Hazar Denizi kıyısında bulunan ve tarih öncesi çağlardan günümüze kadar çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Gobustan’ın gizemini “ömür kitabım” dediği bu kapsamlı eseriyle çözen Prof. Dr. Alyılmaz, Gobustan’daki kaya resimleri ve damgalar üzerinde 21 farklı epigrafik ve fotogrametrik yöntem uygulayarak bunların Türk Dünyası’ndakilerle benzer olduğunu; tarihleri MÖ 11.000 yılına kadar uzanan bu eserlerin Türklere/ Kıpçaklara ait olduğunu ispat ediyor. Bitlis Eren Üniversitesi tarafından yayınlanan 704 sayfalık eser fotoğraf, çizim, tasarım ve haritalardan oluşan toplam 733 orjinal görsel ihtiva ediyor.

704 sayfa tutarında, prestij eseri olarak basılan “Gobu” stan’ın Gizemi ( “Kıpçaklar” a Giden Yol) Türk Dili’ne, Türk Tarihi’ne, Eski Türk Kültür ve Uygarlığına ışık tutacak son derece orijinal bilgileri, bulguları ve belgeleri (733 görseli / fotoğrafı, çizimi, tasarımı ve haritayı) ihtiva etmektedir.

Cengiz Hoca bu eseriyle Türk dili ve kültürüyle ilgili yüzlerce sorunun yanıtını vermekle kalmayıp, sorulmayanların da karşılıklarını gözler önüne seriyor. Böylesine bir ömürlük eser ortaya koymak Cengiz Hoca’nın çalışkanlığıyla eşzamanlı ortaya konulabilecek bir durum. O, bugün Orta Asya Türk dünyasını eserlerinde bütün boyutlarıyla en iyi anlatmış bir Türk bilim adamı. Atatürk, ulus devletini kurarken “dil, tarih, coğrafya” adlarından fakülte kurarak ülkesi için temel sacayağının ne olduğunu ortaya koymuştu. Cengiz Hoca da bu sacayağı öylesine derinden kavramış ve bilincine varmış ki, bunu kitabının her sayfasında en iyi fotoğraflarla, yorumlarla, bilgilerle ortaya koyuyor. “Dil, tarih, coğrafya” kavramlarını hayatının vazgeçilmez düsturu bilen Cengiz Hoca, bizlere sunduğu belgelerle sonsuz ve sınırsız bir hazinenin kapılarını okuyucularının yararlanması için ardına dek açıyor.

Türkler için göz, kulak, dildir, her şeydir. Türk dil kişisi, böylesi bir konumda bulunan önderine “Bey - Bay” diyerek onu kendisine âdeta lokomotif bilmiştir, önder yapmıştır. Batı kültüründeki toprak sahipliği kökenli hâkim üst sınıfı betimleyen çeşitli unvanlar, Türklerde, toplumun önüne düşen, “ön” sözcüğünden türetilmiş “önder” i, yiğidi, bilgini, bileni simgeler. Dolayısıyla Türk kültüründe, bilenlerin eşsiz değeri, hiçbir koşulda önemsemezlik edilemez, görmezlikten gelinemez. Elimizdeki benzersiz eser, Cengiz Hocanın böylesi bir konumda bulunduğunu apaçık biçimde kanıtlıyor.

Türk diline, tarihine, coğrafyasına ait ne varsa; kaleler, hanlar, saraylar, köprüler, sığınaklar, kurganlar, mağaralar, mezarlar, türbeler, çeşmeler, heykeller, balballar, süs ve çeşitli kullanım eşyaları... Cengiz Hocadan sorulur. O bütün bunların gizemini çözümlemeye adanmış bir kişiliktir. “Kobı / Gobu” sözcüğünün anlam evreninin izlerini çok geniş bir alan üzerinde sürmek, okuyucu nezdinde ortaya koymak için, binlerce kilometre uzaklıkları kat etmek, karşılaştırmalı, sağlamalı çalışmak yapmak onun için olmazsa olmaz bilimsel ölçüttür.

Gobustan’ın Gizemi (Kıpçaklara Giden Yol) bir damlanın nasıl denize dönüştüğünün göstergesidir.

Kıpçak sözcüğünün kökenini oluşturan “Kobı / Gobu” sözcüğünden yola çıkarak kocaman bir tarihin hatırı sayılır kesitine büyük bir açıklık kazandırmak onun için bilimsel bir tutku olmuştur. Söz konusu sözcükten el alıp, 700 sayfada bilgi aktarmak, bir damladan deniz yapmak sayılır. Gobustan’ın Gizemi ya da Kıpçaklara Giden Yol böylesi bir emek ürünüdür. Kitap “İçi boş” (Gobu) anlamlı bir sözcüğün nasıl da “içi dolu” bir hazineye dönüştüğünün eşsiz bir göstergesidir. Bu ilginç sözcüğün, yaşamın pek çok alanında nasıl da birçok anlamlılığa eriştirdiğine, Türk dilinin nasıl da derin oylumlu bir anlam evreninin bulunduğuna, tarihsel serüvenine kitap boyunca sayfa sayfa tanıklık ediyoruz.

Cengiz Alyılmaz, kaya / taş üstü yazıtları, petroglifleri (tasvirleri, betikleri) günümüzde de yaşayan görüntülerle karşılaştırarak damgalara, harflere, alfabeyi geçişin tarihsel süreçlerini anlamamıza kılavuzluk yapıyor. Türkiye toprağının yanı başında, binlerce yıldır varolagelen Gobustan’la tarihsel bağlarımızın ne denli derinlere gittiğini, ne denli somut - soyut kültürel kopmaz bağlarımız bulunduğunu görmemizin, bilmemizin yolunu açan Cengiz Alyılmaz’ı okudukça insan “Acaba nasıl daha çok “Ne mutlu Türk’üm diyebilirim?” diye sormaktan kendisini alamıyor. Gobustan’ın Gizemi, kendi söylemiyle, Türklerin uluslaşma süreçlerinin binlerce yıl önceki kökenlerini, mistik deneyimlerini, anılarını, dillerini, birikimlerini anlamamızı sağlıyor.

(İletişim: 0535 253 82 72) Veysel Dinler

*

Türklerin dini hayatı

2-472.jpgÇalışmalarını, Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmış kitaplarından tanıdığınız Prof. Dr. Yusuf Ziya Yörükân, duyduğu büyük ilgiden dolayı, eski Türk toplumunda yaşanan dinî hayatı inceleme konusu yapan nadir ilim adamlarımızdan biridir. Ayrıca Akvam-ı İslâmiyye Etnografyası ve Hâl-i Hazırda İslâm Mezhepleri konusunda mahallinde yaptığı araştırmalarla kültür antropolojisi çalışmalarına öncülük etmiş, yazdıkları ilgiyle karşılanmış bir kişidir. Notlarla ve eklerle Dr. Turhan Yörükân tarafından yayıma hazırlanan, “Türklerin Müslüman Olmadan Evvel Benimsediği Dinler ve Şamanizmin Bu Dinler Üzerinde Görülen Tesirleri” adlı çalışma, Yusuf Ziya Bey’in Atatürk’ün isteği üzerine 1932 yılında hazırladığı Türk Dinleri ve Mezhepleri Tarihi adlı iki ciltlik eserinin birinci cildini oluşturan Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri adlı kitabının ikinci kısmını oluşturmaktadır. Kitabın birinci kısmı, daha önce Şamanizm adı ile yayımlanmış; ilk defa yayımlanacak olan bu ikinci kısım ise, Türklerin Müslüman olmadan önce benimsedikleri diğer dinlerin ve bu dinlerin üzerinde Şamanizm’in ne gibi bir etkisi bulunduğunu araştırma konusu yapmaktadır. Prof. Yörükân, bize bu kitabıyla, karşılaştırmalı bir din psikolojisi, sosyolojisi ve felsefesi örneği vermiş olmanın yanında, müsamahalı bir Müslümanlık anlayışının nasıl bir hayat tarzını beraberinde getirmiş olduğunu da gözlerimizin önüne sermektedir.

Kitaptaki konu başlıklarından bazıları şöyle:

* Türklerde İlk Din - Şamanlık

* Şamanlık İzleri Taşıyan Çin ve Hint Dinleri

* Şamanlıkla Münasebetleri Bakımından İran ve Suriye Dinleri

*Tarihleri ve Sûret-i İntişarları ile Türklerde Diğer Dinler

* Türklerin Kabul Ettiği Diğer Dinlerde İtikat ve Âyin

* Türkleri Müslümanlığı Kabule Sevkeden Bazı Âmiller

Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50

*

Hocaların gözüyle

3-306.jpg

Doç. Dr. Süleyman Doğan, “Rektörlerin Gözüyle Üniversitelerimiz” adlı yeni kitabında ülkenin yüksek öğrenim hayatına ve aksaklıklarına ayna tutuyor. Doğan, 30 üniversite rektörüyle yaptığı mülakatlardan oluşan bu çalışmasında, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e tevarüs eden genelde eğitim, özelde yüksek eğitim ve öğretimin yüz yıllık meselelerini masaya yatırırken çözüm önerileri de sunuyor. Rektörlerle birebir yapılan söyleşiler sonunda ortaya çıkan kitap, alanında gerçekleştirilmiş ilk ve kapsamlı bir çalışma.

Akıl Fikir Yayınları Tel:(0212) 514 77 77

*

Ak Ülke’nin Karanlığı

4-169.jpg

Hamdi Mersin, “Düşündüğü için ağır bedeller ödemiş ve ödeyecek insanlara” armağan ettiği siyasal kurgu tarzı romanı “Ak Ülke Kralı Cişein” ile okurun hayalini zorluyor: Ak Ülke’nin içerisinde bulunduğu ortam pek iç açıcı değildir. İnsanlar mutsuz ve umutsuzdur. Ülkenin başında hemen her grubu da temsil eden Üçbaşlı adlı bir kral vardır. Karmaşık dönemde sahneye çıkan Cişein, Üçbaşlı’dan umduğunu bulamayanların yeni önderidir. Cişein, Cihangirlik uğruna şeyhini bile harcayan, bu uğurda şehadeti(!) göze alan bir insanoğludur.

Buğra Yayınevi Tel:(0332) 351 05 15