KİTAP / AHMET YABULOĞLU 18-07-2016

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 18-07-2016

Özellikle gözlerimizin, bakışlarımızın yalan söylemediği, kalbin aynası olduğuna dair edebiyatta ve hatta felsefede hayli kabarık bir literatürün varlığı yüz okumaya olan merakı gözler önüne seriyor

Yüzümüz konuşur ama kime ne söyler?

Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı? sorusuna tarih boyunca cevap arayan bilim adamları ve eserleri Prof. Dr. Erol Göka ve Dr. Murat Beyazyüz tarafından masaya yatırılıyor. Şimdiye kadar insanın kişiliğini anlamak üzere yüzden yola çıkan ezberler “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?” ile bozuluyor. Kitapta İslam ve Batı dünyasında insanın kişiliği ve yüzü arasındaki ilişkiye ilmi sima (frenoloji, ilmi kıyafet, ilmi firaset) ile bakan kaynakların bilimsel dünyadaki karşılığı irdeleniyor. “Yay gibi kavisli kaşlarınız varsa varlıklı ve rahat bir yaşam mı süreceksiniz?” “Gözlerinizin arasındaki mesafe azsa hoşgörüsüz müsünüz?” “Burnunuz kambursa cimri ve yalancı mısınız?” “Aptal, kendinizi beğenmişseniz o halde yüzünüz uzun ve oval olmalı.” Ya yüzünüz sizin suçlu olduğunuzu söylüyorsa! Siz ne dersiniz? “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?” kitabı bir karara varmak ve son noktayı koymak için bulunmaz bir rehber. İçten içe hepimiz inanırız dış görünümümüzün iç dünyamızın bir yansıması olduğuna, içimizin dışımıza vurduğuna. “Ne iyi insan olduğu yüzünden belli!”, “O insanın yaptıkları karşısında hiç şaşırmadım, yüzünde meymenet yok zaten.” gibi ifadeleri ne çok kullanırız gündelik yaşamımızda. “Yüzsüz” sıfatıyla andığımız bir insandan fersah fersah uzak durulmasını öneririz. “Yüzü sirke satıyor”, “yüzünden düşen bin parça”, “yüzünü buruşturmak”, “yüzünü asmak”, “yüzünü ekşitmek” deyimleri insan yüzünün zengin ruhsal içeriğini bildirirler. Yüzümüzün, özellikle gözlerimizin, bakışlarımızın yalan söylemediği, kalbin aynası olduklarıyla ilgili edebiyatta ve hatta felsefede hayli kabarık bir literatür vardır. Filozof Arthur Schopenhauer, “Her insanın yüzü bir hiyerogliftir; yüzümüze şifresinin çözülmesini bekleyen bir alfabe yerleştirilmiştir. İnsanın dilinin ne söylediğinden
ziyade yüzünün ne söylediği önemlidir; dil düşüncelerimizi, yüz ise insanın tabiatından kaynaklanan düşünceyi dile getirir.” der. Bir insanın diliyle söylediği şey, onun ne düşündüğü değil ne öğrendiğidir nihayetinde,gerçek düşüncelerimiz ise yüzümüze kazılıdır. Schopenhauer, insanın yüz görünümünden, onun ahlaki karakterinden ziyade zihinsel kapasitesini, zekâsını çıkartmanın daha kolay olduğunu düşünür.

TimaşYayınları Tel:(0212) 511 24 24

*******

Doktorun dramı

Mimi Baird’in manik depresif olan doktor babasının özel notlarından derleyerek kurguladığı ve Eve Claxton’la birlikte kaleme aldığı kitabı “İmkansızı Arayan Adam” okuruyla buluştu. Beyaz Baykuş Yayınları tarafından piyasaya çıkartılan kitap, manik depresyonun biyokimyasal nedenleri üzerinde çalışan bir doktorun aynı hastalığa yenik düşerek yaşadığı süreci anlatıyor. Aynı anda hem doktor hem hasta olan Dr. Perry Baird’in bu zorlu dönem boyunca kaleme aldığı notlarını, bilimsel araştırmaları ve günlüğünü ölümünden sonra gün yüzüne çıkaran kızı, roman formunda şahane bir kurguyla kaleme aldığı “İmkansızı Arayan Adam” la Amerika’da satış listelerini altüst etti. Çevirisini Begüm Kovulmaz’ın yaptığı kitabı, Washington Post Gazetesi “yılın en iyi romanı” seçti. 1920’lerin ve 30’ların gelecek vaat eden doktorlarından Perry Baird, müthiş bir öngörüyle manik depresyonun biyokimyasal sebepleri üzerinde çalışmaya başladığında kendisinin de bu hastalığa yenik düşeceğini bilmiyordu. Çalışmaları yayımlanmaya ve kabul edilmeye başladığında ise artık bir tedavi merkezinden diğerine taşınan, ailesi tarafından terk edilmiş, doktor olarak çalışma izni elinden alınmış bir adamdı. Tedavi amaçlı bir beyin ameliyatından sonra da hayata veda etti zaten.Mimi Baird babasını hiç tanımadan büyüyen bir kız çocuğuydu. Yıllar sonra birbirini takip eden tesadüfler sonucu babasının yazdığı notları bulduğunda ilk kez seneler önce kaybettiği babasına kavuştu. Ve ortaya “İmkânsızı Arayan Adam” romanı çıktı. Belki de manik depresif Perry Baird’in tutmuş olduğu günlükler doktor olarak yaptığı çalışmalardan çok daha kıymetli. Çünkü okuyucuya birinci ağızdan zihni hastalanan bir insanın
neler yaşadığını noktasına virgülüne dokunmadan anlatıyor.

Beyaz Baykuş Yayınları Tel:(0212) 252 22 42​

*****

Çağın gerçeği

Prof. Dr. Milay Köktürk tarafından kaleme alınan “Millet ve Milliyetçilik” kitabındaki yazılar milliyetçiliği tüm boyutlarıyla tartışmayı ve açığa
çıkarmayı hedeflemiştir. Kitapta yer alan yazıların amacı milleti yüceltmek veya yerden yere vurmak olmadığı gibi, milliyetçiliğe reddiye yahut methiye yazmak da değildir. Milliyetçilik, son birkaç yüzyılın en problemli gerçeğidir. Yok saymakla veya düşman olmakla ortadan kalkmayan bu olgunun sosyal,
kültürel, fikrî ve siyasî boyutlarını anlamak gerekiyor.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

*****

Gönülden gelenler

Eğitimci şair Ali Kemal Parıldar şiirlerini, “Duyguların Dili” kitabında topladı. Şiirlerinin büyük bir bölümünü halk şiiri geleneğine bağlı kalarak hece ölçüsüyle yazan Ali Kemal Parıldar’ın serbest ölçüyle yazılmış şiirleri de dikkat çekiyor.
Parıldar’ın şiirlerinde bir eğitimci olarak Atatürk, Cumhuriyet’in değerleri, vatan ve millet sevgisi öne çıkıyor: Yurtta sulh cihanda sulh Atamızın ilkesi / Cihana haykırıyor milletimin gür sesi / Dünyagörüp şaşmada, benim eşsiz önderim / Bayrağıma fedadır, kanım, canım bedenim.

Kültür Ajans Tel:(0533) 331 38 76​

*****

Öyküleriyle atasözleri ve deyimler

Çocuk edebiyatının derleme üstadı Süleyman Bulut’tan 101 deyim ve 101 atasözünün birbirinden anlamlı, birbirinden eğlenceli ve birbirinden ilginç öykülerinden oluşan 2 yeni kitap Can Çocuk raflarında yerini aldı. Atasözleri ve deyimler nasıl ortaya çıkmıştı, merak ettiniz mi hiç? Atasözleri,halkın özlü sözleridir. Yüzyıllar boyunca yaşanılan ve düşünülenlerden, inanış ve
geleneklerden süzülüp gelir; belli bir söz kalıbıyla söylenir ya da yazılır. Her atasözü bir dersi, bir hükmü, bir yargıyı ifade eder. Güzel buluşlar, derin felsefeler, parlak nükteler, ince alaylar, sert taşlamalar içerir. Her atasözünün mutlaka bir ilk söyleyeni vardır ve mutlaka bir olay üzerine söylenmiştir. Zamanla söyleyen kişinin kim olduğu unutulup gitmiştir ama sözün kendisi, üzerinde eklemeler, çıkartmalar yapılarak, değişe dönüşe bugüne kadar gelmiştir. Çocuk edebiyatının derleme üstadı Süleyman Bulut, atasözlerinin ortaya çıkmasını sağlayan olayları araştırdı, derledi ve çocuklar için yeniden kaleme aldı. Birbirinden anlamlı, birbirinden
eğlenceli ve birbirinden ilginç 101 atasözünün öyküsü bir kitapta topladı. Deyimler, bir iki sözcükle; hoş, ince bir benzetmeyle ve belli kalıplar içinde ortaya konan söz birimleridir. Halkın söz yaratma gücünü, ifade zenginliğini yansıtan bir söz ustalığı, söz inceliğidir. Deyimlerin arasında yüzyıllar süren bir yaşanmışlık ve gözlemler toplamı vardır. Ve mutlaka bir olay üzerine, biri tarafından
söylenmiştir. Zamanla söyleyen kişinin kim olduğu unutulup gitmiştir ama söylenilen sözün kendi, üzerinde eklemeler, çıkartmalar yapılarak, değişe dönüşe bugüne kadar gelmiştir. Çocuk
edebiyatının derleme üstadı Süleyman Bulut, deyimlerin ortaya çıkmasını sağlayan olayları araştırdı, derledi.

Can Çocuk Yayınları Tel:(0212) 252 56 75