Radyasyon fizikçisi Dr. Yüksel Atakan “İç İçe Yaşadığımız Gizemli Radyasyon ve Sağlığımız?” adlı yeni kitabında çarpıcı gerçekleri açıklarken konu hakkındaki bir takım ön yargıların da giderilmesini amaçlıyor.
Yaşamımızın hemen her anında maruz kaldığımız çeşitli radyasyonları ve etkilerini enine boyuna inceleyen Dr. Yüksel Atakan’ın bu çalışması öğretici bir kitap. Radyasyonla, radyoaktiviteyle ilgili konuları merak edip bilgi edinmek isteyen herkesin okuyabileceği bu kitapta ayrıca, yüksek gerilim hatlarının, trafoların, baz istasyonlarının ve cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik dalgaların sağlığımıza etkilerinin de incelenmesi kitabı daha da ilginç kılıyor.
Yazar; konuyu güneşten radyoaktifliğe, cep telefonlarından nükleer enerjiye, tıbbî uygulamalardan jeolojiye, uranyumlu silâhlardan elektrogitarlara kadar ele alıp hem kendi meslekî deneyimlerine hem de erişilebilecek her türlü kaynağa dayandırarak başarı ile okura sunuyor. Dr. Yüksel Atakan, kitabını okuyacakların öğreneceği bazı konu başlıklarını şöyle sıralıyor:
* Vücudumuzda radyoaktif madde bulunduğunu, bunlardan her saniye çıkan 10.000 kadar ışınla (günde 800 Milyon!), sevinçten ya da sevgiden sarıldıklarımızı, bir nükleer santralın, çevresindekileri ışınladığından daha çok ışınladığımızı,
* Uçaklarda kozmik ışınlardan ne miktar doz aldığımızı, uçak personelinin, nükleer santral personelinden çok daha fazla radyasyon dozu aldığını, kanser riskinin arttığını,
* İçtiğimiz sularda, yediğimiz her türlü besinde ne kadar radyoaktif madde bulunduğunu,
* Radon kaplıcalarının vücudumuza olumlu, olumsuz etkilerini,
* Doğal radyasyonun çevremizde bizi sürekli ışınladığını ve bunun büyüklüğünü,
* Çernobil’in Türkiye’deki etkisinin ve kanser riskinin ne düzeyde olduğunu,
* Radyasyon kanser riskinin ayrıntılarıyla nasıl hesaplandığını,
* Fukuşima çevresindekilerin aldıkları radyasyon dozu sonucu ortaya çıkan kanser riskinin, her gün içilen 1 şişe biranın ya da bir bardak şarabın vücutta oluşturacağı kanser riskinden 20 kat daha az olduğunu,
* Akkuyu nükleer santralının daha güvenli hale getirilebilmesi için ne gibi güvenlik önlemlerinin ve kalite kontrolunun gerektiğini,
* Tıpta, röntgen, bilgisayarlı tomografi, MRT ve PET ugulamalarından alınan radyasyon dozundan doğabilecek kanser riskinin büyüklüğünü, bu tekniklerin dayandığı fiziği,
* Cep telefonlarını kulağımıza dayayıp çok konuştuğumuzda, yakınımızdaki baz istasyonlarından bin kat daha çok etkilendiğimizi,
* Evlerin çatılarındaki baz istasyonlarının çatı katındakileri değil, karşıdaki binaları etkilediğini,
* Almanya’nın nükleer santralları kapatma kararı sonrası elektrik üretimini, yenilenebilir enerjilerin (güneş ve rüzgar) Almanya ve Türkiye’deki karşılaştırılmasını, elektrik enerji sorununun nasıl çözümleneceğini,
..ve daha başkalarını merak ediyor, bu konulardaki son gelişmeleri gözden geçirmek istiyorsanız, kitabımı ön yargısız okumanızı öneririm.
Nobel Akademik Yayıncılık Tel: (0312) 418 20 10
*
İstanbul’da bir facia
Araştırmacı yazar A. Yılmaz Soyyer’in kaleme aldığı “Çerağlar Uyanırken” kitabı ismini Bektaşi ayin-i cemlerinde çerağların uyandırılışından yani mumların yakılışından almakta... Soyyer, “Bu romanla anlattıkların yalnızca İstanbul Bektaşiliği olarak da bilinen Babagân kolunun serüvenidir. Zira olay İstanbul’da geçmektedir, bu şehirde o dönemdeki hakim Bektaşi yapılanması da Babagân kolu çerçevesindedir. Lakin her ne kadar diğer Hacı Bektaş Veli merkezli grupların hikayelerini kapsamıyorsa da romanda anlatılan hadiseler onları da derinden etkilemiştir” açıklamasında bulunuyor.
Roman, 1826’da Bektaşi tekkelerinin kapatılması döneminde idam edilen Üsküdar Bektaşi Dergahı babalarından Kıncı Baba’nın oğlunun üzerine kurgulanmış bulunmakta. Olay 1848 yılında başlar. Kıncı Baba’nın oğlu Hasan her ne kadar bir medrese mollası olarak yetiştirilse de medresenin genel kanaatinin haricinde bir mezhebi kendisine yol olarak seçmiştir. Yüzlerce yıl önce tarihe gömülmüş bulunan İslam rasyonalistlerinin (akliyecilerinin) yolu Mutelizeyi benimsemiştir. Belki de kendi kendine “siz babamın inancını yasakladınız ben de sizin yok ettiğiniz başka bir inancı benimsedim” demektedir. Yazar romanda 19. yüzyıl İstanbul’unun bütün özelliklerini titizlikle vermeye çalışmaktadır. Özellikle tekke medrese çekişmesi ve Bektaşiliğin prensipleri detaylarıyla anlatılmaktadır..
Çerağlar Uyanırken Bektaşiliğin yeniden uyanış döneminin acılarını, sevinçlerini, aşklarını ve muazzam İstanbul kültürünün çeşitli yansımalarını anlatan bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu romanla insan kendini kah Şahkulusultan tekkesinin esrarengiz atmosferinde bir Bektaşi ceminde bulmakta, kah geleneksel tasavvuf kültürünün içinde yetişen Gülendamla, medreseli Hasan’ın evliliklerini, İstanbul’un Süleymaniye semtinin tarihi dokusu içerisinde seyretmektedir. Kitap adeta sayfalarda kurgulanmış bir film tadındadır.
Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20
*
Bilim kurgunun Türkçesi
Levent Çaşka’nın kaleme aldığı “Astera Kâşifleri / Yapay Zekâ Savaşları” içdünya destanı üçlemesinin ilk kitabıdır. Kitap “Astera Savaşları”nın yeni düzenlemesi olarak basıldı. İkinci kitap Ekim 2016’da, üçüncüsü ise 2017 yılı sonlarında yayınlanacak: Uzay gemisi Einstein uzayda boş olması gereken bir noktadan karmaşık bir sinyal alır. Sinyalin Astera adını verdikleri dev bir asteroidden geldiğini keşfederler. Geminin insan ekibinden dördü -Kaptan Selen, Şanel, Jerfi ve Lera- yanlarına robinsler, roleolar, ateş rocekleri ve diskobotlardan oluşan çok sayıda robotu ve iyonsikletlerini alarak asteroide iner. Aste-roide tek giriş dev bir ağaca benzeyen uzay limanına açılan tünellerdir. Sonrasında yapay yerçekimiyle hareket eden trenler, tünelleri koruyan robot yen-geçler ve geçmeyi başaramadıkları halka kapılarla karşılaşırlar. Ekip tünellerden çıkmanın bir yolunu bulmaya, Astera teknolojisini anlamaya ve karşılaştıkları mekanik araçların ve garip canlıların ne olduğunu çözmeye çalışmak-tadırlar. Gemiyle bağlantılarını da kaybeden ekibin savaşarak yollarına devam etmekten başka çaresi kalmamıştır. Einstein’da kalan Bark’la zeki anabilgisayar Enderin ise gemiye gizlice giren yıldızyılanlarla umutsuz bir savaşa girmiştir. Ne pahasına olursa olsun gemiyi savunmaya kararlıdırlar. İşler hızla çıkmaza doğru ilerlerken ekip karşılaştıkları yaratıkların Astera’nın gerçek sakinleri olduğundan da şüphelidir. “Astera Kâşifleri”, çok akıcı, aksiyonlu ve merak uyandırıcı bir roman.
Gürer Yayınları Tel:(0212) 224 16 33
*
İmkansızlık Zorlanırken
Yahya Akengin, yeni kitabı, “Karınca Düşü”nde okurlarını hem somut âlemin hem düş dünyasının yolculuğuna çağırıyor. “Karınca Düşü”, insan, toplum ve yurt gerçeklerini derininde hissedenlerin görebileceği rüyalardandır. Ütopyalar, imkânsızlıkları zorlama halidir. Bir başka deyişle imkânsızlıklara meydan okumadır. Kahramanlarının ruh halleri “Karınca Düşü” görmeye elverişli olduğu için, okuyucu onları yadırgamadan anlayabilir. “Karınca Düşü”, çağımız Türkiye’sinin beşerî haritasını okuma biçimlerinden bir roman.
Akçağ Yayınevi Tel:(0312) 432 17 98
,
*
Çok önemli Tespitler
Türk fikir hayatının en önemli isimlerinden Yusuf Akçura’nın külliyatı içinde, “Şark Meselesine Dair ve Eski ’Şûrây-ı Ümmet’te Çıkan Makalelerimden” başlıklı 2 kitapçık Ötüken Neşriyat tarafından okurla buluşturuldu. Yusuf Akçura, tarihten beslenmeyen siyasetin etkisiz ve daha önemlisi zararlı olacağının şuurunda bir münevver olarak, “Şark Meselesi” olarak adlandırılan Osmanlı Devleti’nin paylaşımı ve Türklüğün topyekûn yok edilmesi meselesinin ortaçağlardan günümüze nasıl bir tarihî seyir izlediğini ortaya koyuyor.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50