Türk Tarih Kurumu Emekli Arşiv Şefi araştırmacı yazar İsmail Uçakcı “Bozoklar” ve “Üçoklar” adlı iki ciltlik çok önemli eseriyle Oğuz boylarının Anadolu’daki aşiret, oymak ve cematlerinin tarihine ışık tutuyor.
Araştırmacı yazar İsmail Uçakcı, Bilgeoğuz Yayınları’ndan çıkan “Bozoklar” ve “Üçoklar” adlı çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor:
Sözkonusu 2 ciltlik kitabımızda. Tarihte Danişmentli, Selçuklu, Eretna, Karamanoğlu, Dulkadirli ve Osmanlı Devletleri siyasi hakimiyetlerinde bulunmuş Sivas, Kayseri, Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Çorum, Kırıkkale, Çankırı yöresinin iskan tarihi yazılmıştır.
Çalışma bölgemize komşu illerden Kahramanmaraş, Mersin, Malatya, Adıyaman, Konya, Tokat, Ankara yöresi ile bölgenin iskan yapısında etkili olmuş Memluklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi Devletleri Aşiretleri üzerine durulmuş, bu bağlamda Gaziantep, Kilis, Suriye, Hatay, Diyarbakır, Urfa, Mardin, Erzincan, Erzurum. Elazığ İllerimizden kısmi bilgiler aktarılmıştır.
Saruhanoğulları, Karaisaoğulları-Karesi, Hamitoğulları, Aydınoğulları, Menteşoğulları, Tekeoğulları, Germiyanoğulları Devletlerinin siyasi hakimiyetleri görülen Eğe ve İç Eğe illerinden Manisa, Balıkesir, Isparta, Muğla, Antalya, Uşak, Kütahya, Bursa, Afyon, Eskişehir yörelerinden bölgeye gelmiş, ya da tehcir, zorunlu iskan, göç gibi nedenlerle adı geçen illeri yurt tutmuş aşiret, oymak, cemaatleri ve bunların yerleştiği yerler belirtilmeye çalışılmıştır.
Kazak, Kığız, Kıpçak, Saka, Altay, Özbek, Uygur gibi Turani soylu diğer Türk Boyları ele alınmış, bunların alt boyu olduğu bilinen ve kendilerini Karaçay, Dağıstan, Lezgi, Ahbaza, Alaş, Çavuş, Noğay, Kabardey, Çerkez, Terekeme, Misket, Çiğil, Muhacir “ gibi adlarla adlandıran oymaklar ve bunların yurt tuttuğu köyler verilmiştir.
Ayrıca kendisini Arap, Gürcü, Kurmançi, Zaza, Sünni Kürt, Kürt Alevisi, Yörük, Türkmen adları ile adlandıran köyler ve oymaklar ele alınmış, bunların bağlı üst boyları ve yaşadıkları köyler gösterilmeye çalışılmıştır.
Bozoklar ve Üçoklar adı ile iki cilt olarak yayın hayatına geçirdiğimiz eserimizle 2525 Sayılı Soyadı Kanunu’ndan evvel ki oymak/sülale ve köy adını bilen her bölge insanı seceresine ulaşacaktır.
Kitabımızda görüldüğü üzere alınan soyadlarının secere takibinde önemli bir etken olduğu kabul edilmiş, insanların ekseriyetinin aldıkları soyadını bağlı boy, aşiret ve oymaklarına göre aldığı gösterilmiştir.
“15 Maddeden oluşan 2525 Sayılı Soyadı Kanunu’nda “Aşiret, oymak, cemaat ve taifeleri” yakından ilgilendiren bazı maddeler bulunmaktadır. Bu kanun gereğince, Anadolu’da yurt tutmuş “Ermeni, Rum, Arap” gibi Türk olmayan unsurlar, kendi din ve milliyetlerine özgü soyadı alamamışlar, aldıkları soyadlarını zorunlu olarak Türk-İslam kültürüne uydurmuşlardır.
Günümüzde üzerinde büyük oyunlar oynanarak Oğuz kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışılan Kürt ve Kürt Alevi’si adı almış aşiretlerimiz, bugün olduğu gibi geçmişte de Oğuz kabul edilmiş ve “Kurmanç, Kurman, Kavili, Türkan, Terken, Koçkiri, Çakal, Rişvan” gibi aşiretlerinin ismi soyadı alınmasına kanuni sorun oluşturulmamıştır.
Bilgeoğuz Yayınları Tel:(0212) 527 33 65
*
Sağlığın başı temiz olmak
Hayvanlar ve insanlar, çok fazla sayıda mikrop taşıyor. Mikroplar pek sevilmiyor çünkü insanoğlu, onları tarihte sebep oldukları büyük salgın hastalıklarla hatırlıyor. Mikroorganizmalara ölüm ve felaket getirici etkenler gözüyle bakılsa bile, hastalıklara mikroplar değil, temizliğe dikkat etmeyen insanlar sebep oluyor. Dr. Arslan Mayda’nın yazdığı “Tıbb-ı Nebevî - Koruyucu Hekimlik” kitabında mikropların, her yerde mevcut olduğu; toprakta, suda, bitkilerde ve hayvan vücudunda yaşadıkları, hava akımlarıyla yeryüzünden atmosferin üst tabakasında kıtadan kıtaya dolaştıkları belirtiliyor. Mikropların büyük çoğunluğunun insanlardaki hastalıklarla hiçbir ilişkisinin olmadığı, insanların temizlik kurallarına uyması hâlinde hastalık meydana getiren mikroorganizmaların hastalığa sebep olmak yerine doğal dengenin korunmasına katkıda bulunacakları vurgulanıyor. Dr. Arslan Mayda, “Tıbb-ı Nebevî - Koruyucu Hekimlik” isimli kitabında, mikroorganizmaların dünyadaki hayatın devam etmesi için anahtar role sahip olduğunu, beslenmeleri için, hayvan ve bitki artıklarını kullandıklarını belirtiyor. Dr. Arslan Madya “Canlılarda 25’in üzerinde element, organik bileşikler hâlindedir. Bunların her birinin ayrı mikroorganizma grubu ile parçalanıp tekrar hayata kazandırılması baş döndürücü bir organizasyondur. Yeryüzündeki bu büyük olaya eskiden beri ” ölüler çürüyor “ denilip geçilmiştir. Kabaca bakıldığında bu doğrudur, ancak bilimin gözüyle ayrıntılara inildiğinde karşımıza olağanüstü bir işleyiş çıkmaktadır. Bitki ve hayvan artıklarının yeryüzünden temizlenmesi, temizlenirken de bunların toprağın unsurları hâline getirilerek yeniden bitkilerin beslenmesi için sunulması son derece ciddi ve önemli olaylardır” dedi. Dr. Arslan Madya kitapta, temizlik için toprağın ve suyun hayatımızdaki önemine değinerek, yeterli su teminine, yemek ve içmek için hangi suyun tercih edilmesi gerektiğine, banyo suyunun nasıl olması gerektiğine, yıkanmada güneş ışınıyla ısıtılmış suyu kullanmanın önemine vurgu yapıyor. Kitapta koruyucu hekimliğin önemi anlatılırken, sağlıklı olmak için yapılması gereken vücut temizliğinin yolları sunuluyor.
Işık Yayınları Tel: (0216) 522 11 44
*
Tahakküm altındaki toplum
Prof. Dr. Nadim Macit, “Dünya Kurmak / Eylem ve Değişim” adlı yeni kitabında bir tespitini şöyle paylaşıyor:
Duyduğum derin fikrî ve dinî kaygıyla yaptığım araştırmadan şu sonucu çıkardım: İnsan hürriyeti konusunda teolojik geleneğin dilini konuşan bir anlayış kaçınılmaz olarak topluma tahakküm eder. Özgürlüğü esaretin, demokrasiyi otoriter, totaliter sistemin diline çevirir. Baskıyı din adına meşrulaştırır. Tanrı’nın kendilerini insanların başına bekçi olarak görevlendirildiğine inanır ve bu görevi kendi anlayışını benimseyenlere dönük her türlü bühtan, iftira ve fişleme adına kullanır. Çünkü belirtilen anlayıştan demokratik kültür üretilemez, geleneksel yorumu benimseyenler ise zinhar demokrat olamazlar. İktidar-insan ilişkisi üzerine kurulan mantığın tabiatı buna engeldir. Bunun en somut kanıtı İslam coğrafyasını yansıyan siyasî tablo ve ülkemizde olup bitenlerdir.
Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50
*
Vazife Bitmedi
Bilge Altun, ilki büyük ilgi gören, “Anka - Kutsal Vazife” kitabının ikinci kitabını okurla buluşturdu: Peki, 5 kıtayı birden içine alacak biçimde barış olur muydu? Çoğunluğa göre hayır, hatta belki de imkansızdı. Fakat Türklerin öğrenemediği, hatta öğretilemediği “imkansız” sözcüğü, her Türk için sadece lugat içinde kalan bir sözcüktü. Toplantıya Türkiye’den davet edilen kişi General Kemal Aziz Atakan’dı. Atakan, öyle bir konuşma yapacaktı ki, dünyanın kaderini hiç olmadığı kadar değiştirecekti..
Togan Yayınları Tel:(0212) 542 02 97
*
Farklı kurgu sürpriz final
Yazar Selahattin Nehir, ilk kitabı “İstanbul Yalnızları” ile okurları Türkiye’nin bilinçaltında bir keşfe çıkarıyor; kurgu içinde kurgu sunarak anlattığı İstanbul imgeleri arasında yalnızlık duygusunu derin bir şekilde ele alıyor. Kafka’nın, “İçimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı,” dediği romanlardan biri “İstanbul Yalnızları”. Korkunç dürüstlüğü, cesur çözümlemeleri, keskin dili, vurucu sürprizleri ve etkileyici finaliyle Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en şaşırtıcı örneklerinden biri, “İstanbul Yalnızları”...
Editura Yayınları Tel:(0212) 446 38 88