KİTAP / AHMET YABULOĞLU 19-02-2018

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 19-02-2018

19-02-2018

Yüzyıllar geçtikçe daha çok kıymetlenen hazine

Edebiyat tarihimizin öncü isimlerinden Türklük bilimci Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü, Dede Korkut destanları için "Terazinin bir kefesine Türk Edebiyatının tüm eserlerini, diğer kefesine de Dede Korkut'u koysanız yine de Dede Korkut ağır basar" demiştir. Türk kültürü için paha biçilmez önemi ve değeri bulunan bu eser hakkında pek çok çalışma yapılmıştır. Bunun yeni bir örneği de Azerbaycanlı Prof. Dr. Kamran Aliyev'in "Açık Kitap: Dede Korkut" isimli çalışmasıdır. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun hocamız, Kamran Aliyev'in bu önemli çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

Kamran Aliyev dalmış metinlerin içine. Ama o "gizli bir tarafı yok, her şey açık" diyor. İlişkiler kuruyor. Olaylar arasında, kişiler arasında, söylemler arasında. Demek istiyor ki bu ilişkileri kurarsanız her şey açığa çıkar. Tepegöz ile niye o kadar kahraman baş edemiyor da ancak Basat baş edebiliyor? Niçin diğer Oğuz kahramanlarında her şey üç veya üç yüzdür de Aruz'da niçin altmıştır?

Türk şiirinin doğuşunu ve tekâmülünü Dede Korkut Kitabı'nda aramak ve bulmak... Beni en çok heyecanlandıran bahislerden biri, belki de birincisi bu. Mısradan beyite, beyitten dörtlüğe, oradan şiire geçiş. Yine adım adım iz sürüyor Aliyev ve bizi şiirin seyrangâhına çıkarıyor. Hem de bazen rahvan yürüyüşlü, bazen dört nal koşuşlu ak boz atların sırtında... Şimdi Türk şiirinin kanatlarıyla daha şuurlu olarak uçabiliriz. Bu aynı zamanda Türk etnosunun poetikasıdır.

Kamran Aliyev'in bu eseri sadece Korkutşinasların değil, Dede Korkut üzerinde fazla durmamış edebiyat bilimcilerin de ilgisini çekmelidir. Çünkü bu eser, bir edebî metne nasıl yaklaşılabileceği, bir edebî metnin içine nasıl girilebileceği konusunda da bize iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

***

HAFTANIN KİTABI

Bitmeyen tartışma

"Partili Cumhurbaşkanı" kavramı ve "Tarafsız Cumhurbaşkanı" tartışmalarının geçmişi Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar uzanmakta. İlk Cumhurbaşkanlarımız Atatürk ve İnönü - her ne kadar bir genel başkan vekili tayin etmişlerse de - aynı zamanda CHP'nin Genel Başkanlığını da üstlenmişlerdi. Tek parti devrinde genel olarak olağan görülen bu uygulama, yıllar içinde iktidarla muhalefet arasında zaman zaman sertleşen tartışmalara yol açmıştır. Ahmet Gülen'in "Türkiye'de Partili Cumhurbaşkanı Tartışmalarının Kısa Tarihçesi (1923-1950)" adlı çalışmasında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında konuya ilişkin yapılan değerlendirmeler ve eleştiriler ışığında partilerin "Parti Başkanlığı - Devlet Başkanlığı" birleşmesine karşı olan tutumları irdeleniyor. Türkiye'de demokratikleşme sürecinin en az incelenen yönlerinden birisi olan "Partili Cumhurbaşkanı - Tarafsız Cumhurbaşkanı" tartışmalarının tarihsel perspektifi gündeme taşınıyor.

Tarihçi Kitabevi

Tel: (0216) 418 68 86

***

Musikimizle yoğrulanlar

Türk müziğinin en önemli özelliklerinden biri de içine aldığı unsurlara kendi mayasını katarak yeniden yoğurması, 0001742032001-1.jpghatta yoğurduğuyla tekrar yoğrulmayı başarabilmesidir. Müzikolog Dr. Fatma Adile Başer, " XIX. YüzyılMerkezli Olarak Osmanlı Ermenileri'nde Türk Müziği" adlı araştırmasında, Türk müziğindeki Ermeni varlığına en geniş bir açıdan bakarak konudaki mesnetli-mesnetsiz iddiâları somut belgelerle tahkik ediyor. Kitapta, mugannîlerden hânendelere, mûsıkî hocalarına, bestecilerden sâzendelere, çalgı yapımcılarından nota koleksiyonerlerine ve yayıncılara kadar geniş bir Ermeni mûsıkişinasları envanteri ortaya konulup, bestelerin tespitine titizlik gösterilmiş.

Post Kitap

Tel:(0212) 512 70 20

***

Tarihe geçen istifa ve sonrası

Emekli Koramiral Atilla Kezek, Deniz Kuvvetleri Komutanı olma yolunda en büyük aday iken kumpas davalar sonucu cezaevlerine doldurulan silah arkadaşları için makamını, koltuğunu hiçe sayarak onurlu bir şekilde istifa eden ve istifası sonrası mücadelesini sivil bir asker olarak sürdüren bir bahriyeli. Atilla Kezek, kumpas davalar sürecini "Dışarıdakiler / Adaleti beklerken" adlı kitabında şu şekilde tanımlıyor: "Kimimiz parmaklıklar ardında, kimimiz dışında, hepimiz bir sınavdan geçtik. Yaptıklarımıza, yapamadıklarımıza notlar verildi. Kimi sınıfı geçti, kimi sınıfta kaldı. Bazen düşünüyorum kimin soruları daha zordu diye. İçerdekilerin mi, dışarıdakilerin mi?"

adaleti-beklerken20180201141121-001.jpgKumpas davalar sürerken içeridekilerin sesi olan dışarıdaki Amiral'in kaleminden şu sorular kitapta cevap buluyor: *Deniz Kuvvetleri Komutanı olacakken niçin istifa etti? *İstifa etme fikrini kime ve ne zaman iletti? *Kumpas Davaları sürecinde dönemin Başbakanı Erdoğan ile kaç kere, ne zaman, nerede ve kimin aracılığıyla görüştü? Neler anlattı? *Dönemin Başbakanı Erdoğan, İlker Başbuğ'un tutuklanması hakkında Kezek'e neler söyledi? *Kumpas davalar sürecinde "Cezaevlerinde olanları sakın ziyaret etme!" diyen komutan kimdi? *15 Temmuz Darbe gecesi Deniz Kuvvetleri Komutanına neler söyledi?

Galeati Yayıncılık

Tel:(0539) 669 60 69

***

KÜTÜPHANEMDEN

Meraklısı için Şaman Mitolojisi

Türklerin de Müslüman olmadan önce mensup olduğu inanışlardan Şamanizm hakkında yüzeysel bir bilgi toplumumuzda mevcut. Eski dünyanın en büyük kıtası Asya'da asırlar boyu hakim olmuş ve bugün de kısmen mensupları bulunan bu inanışın kültürel boyutunu ve mitolojisini Alman yazar Harald Braem, "Ateşin Efendisi Şaman" adıyla romanlaştırmış. Çevirisi Arzu Güloğlu Alarslan tarafından yapılan kitabı 1999 yılında Yurt Kitap Yayın basmış. Konuya ilgi duyanların veya Şaman kültürü hakkında bilgi edinmek isteyenlerin merakla okuyacağını düşündüğüm kitabın önsözünde şu ifadeler yer alıyor:

0000000066761-1.jpg"Sibirya'nın Moğolistan ile birleştiği dünyanın ücra bir köşesinde; tayga, tundra ve uçsuz bucaksız bataklıkların arasında yaşamaktadır avcı Bokan. Göçebe kabilesi ezelden beri ren geyiklerinin peşinde, oradan oraya göç etmektedir. Bokan, kabilesinin diğer üyelerine benzememektedir. Gizemli rüyalar ve garip olaylar onu kabilesinin diğer üyelerinden ayırmaktadır. O bir şaman olacaktır. Bu nedenle 'Nehirdeki İhtiyar' onu yanına alarak gizemli mağarasına ve hayat ağacına götürür. İhtiyar adam onu yaşamın ve doğanın büyük gizleriyle tanıştırır, ona büyülü bir davul yapar, onu atalardan kalma danslar ve törenlerle tanıştırır. Bokan, boz bir kurt eşliğinde kaderine doğru yola çıkar. Balık insanlarının yanında Sungari isimli bir kızla tanışır, onu sever ve 'Büyük Han'ın atlılarından kaçar. Çinli bir demirciden maden işleme sanatını öğrenir. Ve Bo-Han adını alarak Ateşin Efendisi sıfatıyla bir şaman olmaya hak kazanır..."

(Ahmet Yabuloğlu)