Hem gezdi, hem de yazdı!
Belgin Tezcan Aksu'nun hazırladığı "Evliya Çelebi ve Topkapı Sarayı / Dönemin Şahitlerinin ve Ünlü Seyyahımızın Gözüyle" adlı kapsamlı çalışmada, Topkapı Sarayı'nı merkeze alınarak İstanbul, Saray ve Evliya Çelebi hakkında geniş malûmât veriliyor. Evliya Çelebi, sadece bir seyyah değildir. Aynı zamanda tarihçi, coğrafyacı ve bir toplum analizcisidir. Burada da Topkapı Sarayı'nı anlatırken devrin genel zihniyeti hakkında bir fikir vermektedir. Evliya Çelebi İstanbul'un genel durumu hakkında da tarihe ehemmiyetli notlar düşer. İstanbul'un coğrafî yapısı, yaşayanların ihtiyaçlarının nasıl temin edildiği, bu ihtiyaçlar içinde de bilhassa temizliğe ne kadar önem verildiği görülmektedir. İstanbul tarihi yazacak olanlar için mühim bir kaynak teşkil etmekte olan bu çalışması hakkında
Belgin Tezcan Aksu şu değerlendirmeyi yapıyor:
Evliya Çelebi, 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. İstanbul, Evliya Çelebi'nin sadece doğduğu bir şehir değil dedesinin fethedenler arasında bulunduğu, babasının Saray'daki önemli görevlerden birini ifa ettiği bir şehirdir. Bu kesişim noktaları İstanbul'u seyyahımızın hayatında çok değerli bir noktaya oturtur. Gittiği birçok yeri İstanbul'a göre kıyaslayarak anlatır. Şehre verdiği bu değer, içinde var olan seyahat etme arzusunu ilk olarak bu şehri hem de on yıl gibi uzun bir süreyle dolaşarak gerçekleştirmesini sağlar. Topkapı Sarayı ise onun için hem babasının görev yaptığı bir mekân hem değerli hocalarının bulunduğu bir okul hem de IV. Murad'ın en güvendiği, yanında en çok rahat ettiği musahibi olarak iki yıl boyunca yaşadığı evidir.
İşte bu iki değerli alanın; İstanbul'un ve Topkapı Sarayı'nın Evliya Çelebi üzerinde bıraktığı etkileri ve bizlere aktarmak istediklerini derli toplu, konu bütünlüğü içinde aktarabilmek amacıyla bu çalışmamızı hazırladık.
Evliya Çelebi'nin hoşgörülü, insan dostu, güvenilir, hazırcevap, inancı kuvvetli, deniz yolculuğunu sevmeyen, yeri geldiğinde gözünü budaktan sakınmayan, güreş, cirit ve ok atma gibi sporlarda oldukça başarılı, gözlemci ve eleştirmen, öğüt verebilen, sanat zevki yüksek, nakkaş, ressam, hakkâk, hattat, musikişinas, şikemperest, kendisinden iz bırakmayı seven bir seyyah olduğunu beş ciltten oluşan Seyahatname adlı devasa eserinden öğrenmekteyiz. Bu kitabın diğer bölümlerinde bizlere Topkapı Sarayı'nı anlatacak olan seyyahımızın önce hayatını ele almanın doğru olacağını düşündük. Bundan dolayı elinizde bulunan kitabın birinci bölümü bütün ayrıntılarıyla Evliya Çelebi'nin hayatına ayrılmıştır. İkinci bölüm, Evliya Çelebi'nin yaşadığı dönemdeki Osmanlı İmparatorluğunun genel durumuna, üçüncü bölüm
İstanbul'un 17. yüzyıldaki görünümüne, dördüncü bölüm aynı yüzyıldaki Topkapı Sarayı'nın binalarına ve günlük yaşamına, beşinci bölüm seyyahımız Evliya Çelebi'nin Topkapı Sarayı hakkında yazdıklarıyla Avrupalı seyyahların Saray'a bakış açılarının karşılaştırılabilmesine zemin oluşturmak amacıyla Evliya Çelebi'nin
çağdaşı olan seyyahların hem İstanbul hem de Saray ve yaşantısı hakkındaki düşüncelerine, altıncı bölüm Evliya Çelebi'nin İstanbul'un tarihî geçmişi ve Topkapı Sarayı'yla ilgili aktardıklarına, yedinci bölüm Evliya Çelebi'nin de Seyahatname'sinde yer verdiği Topkapı Sarayı'nın mekânlarında geçen olaylara, sekizinci bölüm
yiyecek, içeceklerin ve bazı malzemelerin imparatorluğun hangi merkezlerinden Saray'a gönderildikleri konusuna, son olarak da dokuzuncu bölüm Evliya Çelebi'nin Saray'daki kendi hayatına ilişkin yazdıklarına ayrılmıştır.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
Haftanın Kitabı
Öyle bir dostluk ki
Mehmet Fatih Öztarsu'nun kaleme aldığı, "Pusula Kore'yi Gösterdi" romanı, Kore Savaşı'yla güçlenen Türk-Kore ilişkilerinde ihmal edilen yönlerin ele alındığı ve Korelilerin Türkiye sevgisinin yansıtıldığı bir temaya sahip: Gazetecilik öğrencisi Ertuğrul, üniversitede açılan sözlü tarih yarışmasına katılarak hayatını değiştirecek olaylar silsilesine adımını atar. Kore gazisi olan dedesi ile yaptığı ropörtajda dinlediği ilginç hikayenin ona tarihi bir misyon yüklediğine inanır. Dedesinin savaş döneminde kan kardeşi olduğu Koreli Doktor Bumin ve kız kardeşi Yunju ile olan sarsıcı geçmişi ve yıllar içinde izlerini kaybetmesi Ertuğrul'u inanılmaz bir yolculuğa sürükler. Dedesinin saklı geçmişinde yarım kalan parçaları tamamlamak amacıyla Doktor Bumin'i aramak için Kore yollarına düşen Ertuğrul'un, ülkeye adımını atar atmaz başından geçen inanılmaz olaylar nedeniyle çok farklı insanlarla yolları kesişir.
Çalıkuşu Kitap Tel:(0212) 514 80 85
***
İngilizlere Türk tokadı
Kut'ül Amare Zaferi, 13 bin 300 İngiliz asker ve komutanının Osmanlı ordusuna kayıtsız şartsız teslim olduğu büyük bir destandır. Bu zafer, Osmanlı ordusunu destekleyen Arap milislerin de katkısıyla kazanılmıştır. İngilizlerin dünyaya rezil olduğu bu savaş, Osmanlı'ya karşı Çanakkale Destanı'ndan sonra kaybettiği ikinci büyük mağlubiyettir. İngiltere, etki altına aldığı bütün ülkelerde bu zaferi tarih kitaplarından sildirmiş ve unutturmaya çalışmıştır. Osmanlı, Halifelik sancağı altında İttihad-ı İslam'ı (İslam Birliği) tesis etmiş ve Müslümanların dünyadaki zalim devletlere karşı güçlenip başarı kazanmasını sağlamıştır.
Kut'ül Amare, farklı ırklara ve kültürlere sahip olmasına rağmen İslam ümmetinin birleştiği ve İngilizlere karşı zafer anıtını diktiği bir tarihî harptir. Bugün de büyük acılar çeken ve Haçlı saldırılarına her zaman muhatap olan Müslümanların kurtuluşu, bu birlik ve beraberlik ruhundadır. Dolayısıyla bu dayanışmanın ve ittihadın ne kadar önemli olduğunu Kut'ül Amare Zaferi çarpıcı bir şekilde bize göstermektedir.
Zafer Bilgi'nin bu savaşa katılan üst düzey askerlerin hatırat ve günlüklerinden yararlanarak kaleme aldığı "Kut'ül Amare / Osmanlı'nın Son Zaferi" adlı eser, devlet arşivlerinden ve Genelkurmay Başkanlığı Arşivi'nden edinilen bilgi, belge, resim ve haritalarla zenginleştirilmiştir.
Mihrabad Yayınları Tel:(0212) 514 28 28