Ülkemizde ilk olarak “Gök Bayrak” romanıyla tanınan Leon Cahun dönem arşiv ve çalışmalarını gözden geçirerek kaleme aldığı temel eseri “Asya Tarihine Giriş Türkler ve Moğollar”ın yeni baskısı yapıldı.
Büyük Türkçü Ziya Gökalp’in, “1896’da İstanbul’a geldiğim zaman, ilk aldığım kitap, Leon Cahun’un tarihi olmuştu. Bu kitap adeta Pantürkizm ülküsünü özendirmek amacıyla yazılmış gibidir” dediği, “Asya Tarihine Giriş Türkler ve Moğollar” adlı kitap yeniden yayınlandı. İnan Kaya’nın Türkçe’ye çevirdiği kitap Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturuldu. Tarihi coğrafyanın şekillendirip, kendine has bir konuların hiç kazanamadığı halklar arasında Türkler, Asya coğrafyası içinde çok özel bir yer işgal ederler. Köklü ve yerleşik kültürlerden Pers, Hind ve Çin’le çevrili bir kültür coğrafyasında yer almalarına rağmen bilinenin tersine bu baskın kültür ortamında erimeden varlıklarını korumaları ve dünya tarihinin önemli bir bölümüne hükmetmeleri onları benzersiz kıldığı gibi, diğer yanda bu benzersizlik onları sadece kendine özgü bir bozkır medeniyetin de kurucusu yapacaktır. Bu medeniyet her ne kadar çağdaş batılı tarihçiler tarafından göçebe olarak nitelendirilse de, bu durum Asya’dan Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya yönelik fetihler ve göçlerle aynı zamanda medeniyet taşıyıcı rolünü üstlenmiştir. Varlıklarına V. Yüzyılda rastlanan bu bozkırlı Türkler, o dönemden itibaren tarihte üstlendikleri rolle, Çin’den başlayarak Hint, Arap, Rus, Avrupalı kavimlerin en aktüel çalışmalarının konusu olmuştur. 20. Yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nin büyük düşüşü esnasında dünya politikasının önemli unsurlarından biri olarak yeniden siyaset gündemine gelen Türkler, diplomasi çevrelerinin olduğu kadar, tarihçilerin de ilgi odağı olmuş ve bundan hareketle ülkemizde “Gök Bayrak” romanıyla tanınan Leon Cahun dönem arşiv ve çalışmalarını gözden geçirerek “Asya Tarihine Giriş Türkler ve Moğollar” adıyla kaleme almıştır. Türk tarihi açısından olduğu kadar, Türkçülük açısından da önemli bir isim olan Leon Cahun’un bu çalışması, eski Türk tarihi sahasında önemli referanslardan biri olarak hâlâ değerini korumaktadır.
Toplumsal Kitabevi Tel: (0212) 522 97 58
***
100 sanatçıdan 100 İstanbul
İstanbul’un tarihi mekânları geleneksel sanatların çeşitli dallarına ait yüz esere konu oldu. İBB Kültür A.Ş.’nin, Klasik Türk Sanatları Vakfı ile gerçekleştirdiği işbirliği sonucu ortaya çıkan eşsiz çalışma “İstanbul’un Yüzü” ismi ile sanatseverlerin beğenisine sunuldu. İstanbul’un Yüzü, İstanbul’un simgesi haline gelmiş tarihi mekânların, 100 sanatçı tarafından, minyatür, hat, katı’, tezhip ve ebrû sanatlarının klasik ve modern tekniklerle, bu kitaba özel olarak, yeniden yorumlanması ile ortaya çıktı. İstanbul’un Yüzü’nde dün ile bugünü, eski ile yeniyi bir arada görmek mümkün. Her bir sayfası ayrı bir sanat eseri olan bu kitabın, yarısında sanat üstadlarının diğer yarısında ise genç yeteneklerin imzası bulunuyor. Bu sayede kitabın, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olması, güzide sanat dallarının geleceğe taşınması amaçlanmış. İstanbul’un Yüzü’nde Ali Toy’dan Dilek Yerlikaya’ya, Alpaslan Babaoğlu’ndan Cahide Keskiner’e, Adrienn Taşçı’dan Halime Subaşı’na, Füsun Onamay’dan, Mümtaz Seçkin Durdu’ya, Mihaela Alpayer’den Safiye Morçay’a yüz seçkin sanatçının imzası bulunuyor.
İBB Kültür A.Ş Yayınları Tel:(0212) 467 07 71
***
Pusudaki tehlike
Vatandaşlığı, milli kimliği doğrudan veya dolaylı reddetmenin etnik ırkçılık olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Erkal Türkiye üzerinde oynanmak isteyen tehlikeli oyuna, “Yeni Türkiye ve Etnik Pazarlama” kitabıyla dikkat çekiyor: Dış kaynaklı ‘Yeni Türkiye’ tuzağını değişik boyutlarıyla fark etmek durumundayız. Hazmettire hazmettire, ara rejim veya tarihi mola olarak kabul edilen 1923 sonrası, milli devlet ve Cumhuriyet, T.C’sine kadar tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. Milli kimlik ve mahalli etnik sıfatlar birbirine rakip ve alternatif değildir. Milli irade belirli bir süre için kendilerine verilenler, terör örgütü ile müzakere değil; hukuk devleti içinde mücadele görevi ile yükümlüdürler. Türkiye’nin önü, bize yabancı olan etnik ırkçılık, farklılıkların kutsallaştırılması ve etnik fitne ile kesilmek istenmektedir. Demokrasi milletleşme süreci ile birlikte yürütülebilir ve güç kazanabilir. Etnik taassup ve etnik ırkçılık demokrasi ile bağdaşmaz. Türkiye hiç de kendisine uymayan bir yapılaşmaya, çok kültürlülüğe, anayasası çeşitlendirilmeye, egemenlik hakları birileri ile paylaştırılmaya zorlanmaktadır. Kısaca Lozan rafa kaldırılıp Sevr Antlaşması ve Wilson Prensipleri öne çıkarılıyor, Milli Mücadele yok farz ediliyor. Milli mücadele ve onun tacı olan Cumhuriyet iki üç millet ve devlet kurmak için yapılmadı. Teslimiyetçilik ve manda fikri ile yırtılıp emperyalistlerin ve onların uşaklarının yüzüne fırlatıldı. Dün bu şerefli ve haysiyetli yolu seçmiş olan Türk nesilleri ne kadar uyutulup, uyuşturulup yanıltılırsa yanıltılsın tuzakların farkındadır. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku bugün ayrı bir anlam kazanmıştır. Örtülü bir haçlı saldırısı ile karşı karşıyayız. Bu saldırı demokrasi, insan hakları ve demokratikleşme ile örtülmek isteniyor. Bu ülkenin dünküne benzer yeni işbirlikçilerine, ihanet odaklarına ve yeni Damat Feritlere değil; Alpaslanlara, Fatihlere ve genç Mustafa Kemallere ihtiyacı vardır.
Der Yayınları Tel:(0212) 527 01 65
***
Gerçeğin peşinde
On yıl önce ilk romanı “Karanlıkta Fikir Büyümez” ile çıktığı edebiyat yolculuğunu sürdüren Toplumcu Yazar Alişan Birlik yeni kitabı “Sorgula”yı okurlarıyla buluşturdu. Tatvan otogarından başlayan sürükleyici macerayı bir solukta okunacak bir üslupla İstanbul’a kadar taşıyan Alişan Birlik, romanının çarpıcı finaliyle de ustalığını ortaya koyuyor. Hayatın beklenmeyen sürprizlerle dolu ama bir o kadar da boş olduğunu vurucu şekilde okura aktaran Alişan Birlik dünyanın faniliğini de büyük ustalıkla anlatıyor.
İletişim Tel: (0532) 246 25 39
***
Demirin altın çağı
Nesrin Baytok, “Demir Taht” adlı romanında tarihi bir gerçeğe dikkat çekiyor: Antik çağın Anadolusu’nda yüzlerce yıl imparatorluk olarak hüküm sürdü Hititler. Bugünkü Suriye, Lübnan bölgesi, Mısırlılarla Hititlerin savaş alanlarıydı. Zengin Asurlu tüccarlar, Hattili veya Hurrili bir kızla evlenerek yuva kuruyor, hem Irak’ta hem Kayseri’de iki eşi, iki ailesi ile ticaretini sürdürüyordu. Altın, gümüşten sekiz kat değerliydi ama asıl şaşırtıcı olanı demirin değeriydi; kırk kat daha değerliydi altından.
Bilgi Yayınevi Tel: (0312) 434 49 98