KİTAP / AHMET YABULOĞLU 19-09-2016

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 19-09-2016

Mustafa Kemal’in “Bir gecede okudum” diye notladığı kitap

Türkçe’ye çevrildiği 1923’de Atatürk tarafından neredeyse tüm satırlarının altı çizilerek okunup, “tekrar okunacak” diye not düşülen “Avrupa Milletlerinin Karakter ve Psikolojileri” yeniden yayımlandı.

Fransız 3.Cumhuriyetinin fikri zeminini oluşturan “Solidarizm” akımının öncülerinden felsefe tarihçisi Alfred Fouillee (1838-1912) tarafından 1903 yılında Paris’te yayınlanmış olan eser; “Avrupa Milletlerinin Ruhiyatı” adıyla TBMM hükümetince de 1923’te önemli görülen bölümleri Türkçe’ye çevirtilerek Osmanlı alfabesiyle yayınlanmıştı. Bu yayın, Milli Mücadele’yi yürüten kadroların, mücadele ettikleri Avrupalıları aynı zamanda tanımanın gerekliliğine de inandıklarını göstermektedir. Nitekim Mustafa Kemal tarafından da neredeyse tüm satırlarının altı çizilerek okunmuş ve önemi, “Bir gecede okudum. Çok enteresandı. Tekrar okunacak noktaları vardır” şeklindeki notla ifade edilmiştir. 1923’ten beri yeni baskısı yapılmayan eser; Orhan Sakin ve Adnan Yıldız tarafından önce Osmanlıca çevrisinden ve eksik görülen bölümleri Fransızca orijinalinden aktarıldı ve sadeleştirilerek gereken açıklamaların da eklenmesiyle yayına hazırlandı. Avrupa halklarının etnik ve tarihi kökenleri, kültürel ve psikolojik yapıları, karakterleri ve insani ilişkilerini ayrı başlıklar halinde işleyen kitaptan rastgele seçilen aşağıdaki cümleler, kitap hakkında okuyuculara yeterli ipucunu veriyor: n Yunan milletvekilleri kendi adamlarını memuriyete sokmak için çaba gösterir kayırırlar. Adliyeye müdahale ederler. Ordu işlerine burunlarını sokarak disiplini bozarlar. n İngilizler bir tek gün bile doğrulukla hareket ettiği takdirde var olamazlar “. n Rusların doğruluk hisleri çürük olduğundan bunlarla ekonomik ilişkilerde ihtiyatlı olmak gerekir. n Fransızlar kendilerini mutlu edecek şeyin bütün dünyayı mutlu edeceği gibi bir saflığın içindedirler” n Çeviklik ve zihin açıklığı İspanyollara Endülüs Araplarından miras kalmıştır. n Bir ülkede dengeleri sağlamak için taleplerin yüksek düzeyde değişken olması orada etnik, sosyal ve siyasi birliği bozar. Ondan sonra artık komşularının kendi topraklarında gözü olduğunu unutur, kendi sonlarını hazırladıklarının farkında olmazlar. n Avrupa denilen dama tahtasında doğru kalp ile oyun oynanamaz.

İdil Yayıncılık Tel: (0212) 528 80 23

*****

İspanya günlerinde farklı hesaplar

Doğu’daki otorite boşluğu yıllarında her tarafta yol kesen, köy basan, adam soyan çetelerin türemesine neden olmuş, Şeyh Sait’in isyanı ise bölgedeki karışıklığı tamamıyla artırmıştır. Lağvedilmiş Hamidiye alaylarına mensup beylerin desteklediği isyana çeteciler de destek verir ve akın akın Şeyh Sait’in ordusuna katılmaya başlarlar. Piranlı Şeyhmus isimli eşkıya reisi Yezidi köyünden Ester isimli kadınla gönül ilişkisi içindedir. Beylik kurmayı amaçlayan Şeyh Sait sayesinde eşkıyalıktan kurtulup makam ve mevki elde edeceğini düşü- nen Piranlı Şeyhmus, köyden kaçırdığı Ester’i de yanına alarak isyancılara dâhil olur. Fakat güzelliğiyle erkeklerin başını döndüren Ester aşırı derecede ihtiraslı bir kadındır ve asla bir erkeğe bağlı kalacak gibi değildir. Kan gölüne dönen bölgede herkes kaçınılmaz sona doğru sürüklenirken Ester, zekâsı ve cazibesi sayesinde adım adım arzuladığı güç ve refaha doğru ilerler... Eşref Özoltulular tarafından kaleme alınan “Kızıl ve Çorak” romanında tarihi gerçekler ışığında Şeyh Sait isyanının perde arkasında yaşananlar ve bu isyan ortamını kişisel arzularını gerçekleştirmek için kullanan şeytani bir kadının önlenemez yükselişi akıcı bir üslupla anlatılıyor.

Bilgeoğuz Yayınları Tel: (0212) 527 33 65

*****

Türk tiyatrosu onunla var oldu

Ayşegül Çelik’in yazdığı “Ölmeyi Bilen Adam” Can Yayınları’ndan çıktı. “Ölmeyi Bilen Adam”, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük adamlardan birinin, Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrul’un hayatına odaklanan bir anlatı, okurken edebî tatlar alacağınız bir biyografi. Genç kuşak öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Ayşegül Çelik, çok sevdiği, eğitimini aldığı tiyatroya ve Türk tiyatrosunun kurucusuna vefa borcunu, on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bu kapsamlı araştırmayla ödüyor. 1900’lerin başı; İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazların olduğu yıllar... Direkler arasında Madam Eftelya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyan’ın tiyatrosu dolup dolup boşalıyor... İstanbul’un bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, altüst oluşlara hazırlandığı bir dönem... Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, Türkiye’de ilk Hamlet’i sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturgi kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de öncülük etti. Tiyatroyu Anadolu’nun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanı oldu. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun, Muhsin Ertuğrul’un ardından söylediği, “Geleneklerden sıyrılıp onu yatırarak değil, ayakları üzerine dikerek toprağa vermek gerekirdi” sözü veciz bir değerlendirme ifadesi olarak kaldı.

Can Yayınları Tel: (0212) 252 59 88

*****

Haklarını bil ve yararlan

Prof. Dr. Fehim Üçışık, “Sosyal Güvenlik Hukuku” kitabında, ülkemizdeki primli ve primsiz sosyal güvenlik mevzuatının, anahatlarıyla ve olabildiğince, uygulamaya ilişkin, yararlanan kişi sayısı, yapılan yardım miktarı gibi, sayısal bilgilerle birlikte ortaya koyuyor. Konu hakkındaki görüşlerini uzun yıllar Bizim Gazete’deki haftalık yazılarında ortaya koyan Prof. Dr. Fehim Üçışık, sosyal güvenliğe dair merak edilen bütün konuları kapsamlı bir çalışma içinde topluca ilgilenenlerin bilgisine sunuyor.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

*****

Türk aklının izlerinde

Sait Başer, “Toplumsal Aklı Anlamak” adlı kitabını şöyle takdim ediyor: Elinizdeki eser, aslında yazarının zihninde kurmaya, yahut yakalamaya çalıştığı bir “Türk Aklı”nı tespit gayretinin ön ürünüdür. Bu konuyu anlatmanın, bir kavram çalışması sonunda bir teorik taban gerektirdiğini gördüğünden bu “mukaddime” niteliğindeki kitap ortaya çıkmıştır. Tabiatıyla yazarına göre bu çalışma sadece Türk kültürü ve insanına seslenmiyor; o, aynı zamanda her kültüre göre anlamı ve işlerliği bulunabilecek bir teorik çerçevedir.

İrfan Yayınevi Tel: (0212) 518 38 66