KİTAP / AHMET YABULOĞLU 04-09-2016

KİTAP / AHMET YABULOĞLU 04-09-2016

Hayatını ideallerine adayan milliyetçi kalem Cavit Ersen

Kara Zindanlar, Kızıl Zindanlar Zindanlar ve Beyaz İhtilal gibi romanlarıyla milliyetçi camianın unutulmazları arasında yer alan Cavit Ersen, vefatından tam 13 yıl sonra eserleriyle yeniden okuyucularına ulaşıyor.

Cavit Ersen 1970’li yılların sevilen ve okunan yazarlarından biri olarak hâfı- zalardaki yerini hâlâ koruyor.Mihrabat Yayınları Ersen’in “Osman Gazi” ve “Orhan Gazi” adlı 2 romanını birden okuyucuyla buluşturdu. Siyasi kitaplarının yanı sıra tarihî romanlarıyla da dikkat çeken Cavit Ersen’in; Selahaddin Eyyübi, Murad Hüdavendigâr, Fatih Sultan Mehmet, Battal Gazi gibi eserleri de bulunuyor. Mihrabat Yayınları, Cavit Ersen’in sürükleyici bir üslûp ve akıcı bir Türkçe ile kaleme aldığı “Osman Gazi” isimli değerli eserini okuyuculara takdim ederken, toplumda uyanan tarih şuuruna ve genç nesillerde giderek genişleyen ecdat sevgisine de katkıda bulunmayı amaçlıyor. Ertuğrul Gazi’nin oğlu olan Osman Gazi, Kayı Boyu’ndan üç kıtaya yayılan büyük bir devletin kurucusudur. Babasından ve Selçuklulardan aldığı emanete hakkıyla sahip çıkan bu şanlı Oğuz Beyi, Allah’ın ismini yüceltmek ve hak din İslâm’ı yaymak için cansiperâne çalışmış ve altı asır ayakta duracak Osmanlı Devleti’nin temelini atmıştır. Günümüzdeki bütün dünya liderlerine örnek olan ve yüce bir medeniyetin temelini atan Osman Gazi, fethettiği topraklarda Müslümanlar için olduğu kadar gayr-ı müslimler için de adalet, müsamaha, huzur ve barış ortamını sağlamış, bütün insanlığa muhteşem bir devlet modeli armağan etmiştir. Kayı Boyu’nun Devlet olma düşüncesinin temeli Osman Gazi ile atılmış, Orhan Gazi ile bu fikir, tammânasıyla sistemleştirilerek hakikate dönüşmüştür. “Osman Gazi Oğlu Orhan Gazi”, Cavit Ersen’in ikinci tarihî romanıdır. Orhan Gazi, üç kıtaya yayılan cihan ülkesi, Devlet-i Aliyye’nin, yani Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahıdır. Babası, Devletin kurucusu Osman Gazi’den devraldığı mesuliyetin idrakinde olan Orhan Gazi, bu sorumluluğun hakkını vermiş ve daha babası hayatta iken Bursa’yı fethedip başkent yapmış, civar iller ile birlikte Osmanlı’yı büyütmüştür. Osmanlı, Orhan Gazi ile Devlet sistemleştirilmeye başlanmış, muhtelif müesseleler ve teşkilâtlar kurularak, Devlet’in önü açılmıştır. Yapılan imar ve ihya çalışmaları ile Osmanlı şehirleri, cazibeli birer ticaret ve sanat merkezi hâline dönüşmüştür. İlk Osmanlı parası olan akçe sikkelerini bastıran, ilk vezir ataması yapan, Başkent Bursa’ya bağlı sancaklara kadılar tayin eden ve civardaki beylikleri Osmanlı’ya biat ettiren Orhan Gazi’dir. Vakıf sistemini kuran, ilk düzenli Osmanlı ordusunu kurup donanma çalışmalarını başlatan ve ilk defa kanunlar çıkaran da Orhan Gazi’dir. Kuva-yı Milliye Ruhu ile dolu bir ailenin evladı olan Cavit Ersen’in ilk milli eseri, Çeteler adını taşıyor. 1949’daAdana’da sahnelenen oyun, şehrin kahramanlık hikâyesini dramatize eder. Oyunun gösterildiği her yerde halk kendisine büyük tezahüratlarda bulundu ve defalarca sahneye davet edildi, ayakta alkışlandı. Cavit Ersen’i daha sonra Adana Şehir Tiyatrosu’nun kurucusu olarak görülür. Bu tiyatroda üç perdelik Taşkınlar Lokali ile Melekler ve Şeytanlar isimli eserleri temsil edildi. Milli uyanışı aksettiren 5 perdelik Cephe Gerisi isimli eseri de sahnelendikten sonra Adana Şehir Tiyatrosu’na veda eder. Tefrika edilen iki romanı Semiramis ve Ruhsuz Gece’dir. Kitap olarak yayımlanan ilk romanı ise 1944’te çıkan Günahkâr Sokaklar adını taşıyor. Romanda, Bizans entrikalarıyla, Nasyonal Sosyalizmin güçlü devrinde İstanbul’un açlık, perişanlık ve fuhuş içinde yaşadığı bir dönemde, Adanalı bir milyonerin içine düştüğü felaketler zinciri anlatılır. Bu eseri ‘mistik şiirler’ diye adlandırdığı üç kitap takip etti: Fakirler, Mektup ve Sefiller. Her üçü de 1945’teAdana’da neşredildi. İdealist yazar Cavit Ersen’in bütün hayatı eser vermekle geçti. Melekler ve Şeytanlar, Annesini Kurtaran Kahraman Çocuklar, Vefasız, Mektup gibiilk eserlerini henüz yirmili yaşlarında iken ortaya koydu. Bu eserlerinde millî heyecanın edebiyat kanalıyla topluma yansımasını arzu ettiğini görülür.

Mihrabat Yayınları Tel: (0216) 514 28 28

*****

Bir vefat bir eser

Ayça Günkut Vurucu Armağanı olarak hazırlanan “Tarih Kültür Toplum” adlı eseri İkbal vurucu şöyle takdim ediyor: 15 Haziran 2015’de 4 yıllık eşim Ayça’yı lösemi hastalığı sonucu ebedi âleme uğurladık. Ayça’mın vefat günü benim Türklerde tarih bilinci sorununu anlamam için bir başlangıç oldu. İlk gün O’nun kişisel eşyaları tamamıyla toplanıp evden çıkarıldı ve başkalarına dağıtıldı. Toplumca zorunlu bir uygulama olarak görülen ve ailesince de uygulamaya sokulan bir karardı bu. Onu hatırlatacak tek bir eşya dahi bırakılmadı kendi ailesinin evinde. Bu elbette sadece kendi ailesinin bir iradesi değildi. Konu-komşu herkes Ayça’nın eşyalarının dağıtılması talebini dillendirdi. Bellek, hatıralarla varoluşunu mümkün kılar. Bireysel düzlemde hatıraların varlığı ve işlevselliği benlik bilincini yarattığı gibi kollektif bellek de toplumsal bilincimizin temelini teşkil eder. “Millet varlığının” kimlik ifadesi olan “milli kimlik” ne coğrafya ile ne de demografya ile değil, doğrudan “Tarih” ile tecessüm eder. Toplumda işlevsel ve olgun bir millî kimlik için bireysel kimliğin tamamlanmış olması zorunludur. Birey kendi geçmişinin hikâyesini bilmez ve içselleştirmezse psikolojik düzlemde kişilik sorunu ya- şar. Kişinin duygusal, bilişsel ve davranışsal dışavurumda uyumsuzluk görülür. Ayça’m vesilesiyle deneyimlediğim “unutma-hatırlama” ya yönelik pratik Türklerin neden ortak hikâ- yelerde birleşemediklerini en güzel şekilde gösterdi. Acıyı/yası yaşamamak, anında unutmak, onunla bağları koparmak. Anıları silmek, en azından unutmak. Bu çalışma Ayça’mı unutmamak ve ortak hikayemizi sürekli kılma yolunda atılmış bir adımdır. Daha yeni bilim uzmanı olmuştu ve bu ülkeye, bütün zorluklarına rağmen, bilim yoluyla hizmet etmek istiyordu. Elinizdeki çalışma da hem anılardan hem de Türkiye’nin birbirinden değerli bilim insanlarının ve sanatçılarının Ayça için yarattıkları ortak emeğin bir ürünüdür.

Eğitim Yayınevi Tel:(0332) 351 92 85

*****

Onlar hiç yıkılmadı

Şevket Arı’nın kaleme aldığı ve ilk baskısı 1942 yılında yapılmış “Kırdan Bayırdan” bizim insanlarımızın ve bizim coğrafyamızın hikayelerinin toplandığı bir kitap. Yoksulluğun, acının, savaşın yıkamadığı; insanlıklarını ve Türk üslûplarını bozamadığı insanımızı anlattığı kitabı hakkında Şevket Arı, “Yazılarımın tek kaynağı köy ve kır âlemleridir. Şimdiye kadar, her nedense buralara pek ayak basılmamış ve el değdirilmemiştir. Bazı bazı arkadan övülmüş ama içten sevilmemiş” değerlendirmesinde bulunuyor.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

*****

Kaybedilen bir vatan

Mahmut Muhtar Paşa’nın hatıratı Balkan Harbi’ne ışık tutuyor: Bir ordu millet olan Türkler yüzyıllardır askeri dehalarını liderleri olan sultanların emri altında gaza meydanlarından gösteriyorlardı. Ne zamanki siyaset ordu içerisine girdi; rütbeler, makamlar liyakâte göre değil, siyasete göre dağıtılmaya başladı. İşte o zaman çözülme ve ardından bozulma geldi. Tarihe Balkan Hacâleti (utancı) olarak geçen Balkan harplerinin acı tecrübesi daha sonra acı Çanakkale ruhu ve millet olma bilincimizi oluşturdu.

Parola Yayınları Tel:(0212) 483 47 96