İlahiyatçı yazar Sadık Güner, “Bu İslam Kur’ân’da Yok” adlı kitabında bugün toplumun yaşadığı dinin gerçek İslam olup olmadığını sorguluyor
Gerçek İslam’ın Allah’ın kitabı Kur’ân’daki İslam olduğunun altını çizen Sadık Güner, “Dikkatleri yö- neltmek istediğim tek nokta Kur’ân’ın terk edilmiş olması meselesidir.Başvurduğum tek kaynak da Kur’ân’dır. Okudukça İslami yaşayışımızın Kur’ân’dan ne kadar uzak olduğunu ve sonuçlarını daha iyi göreceksiniz” dedikten sonra çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor: Hem İslâm’ın amansız düşmanları hem de iyi niyetli gafil mü’minler değişik saiklerle hadisler uydurup akidemizi ifsad ettiler. İslâm’a hizmet ettiklerini zanneden ilim ehli ise uydurma hadisler karşısında akıl almaz bir vebalin mümessili oldular. Sahih hadisi bulacağız diye rivayetin ne dediğiyle değil senediyle, (rivayet edenler) uğraştılar. Senedi sağlam diyerek rivayetleri Kur’an’a tercihettiler ve sonuçolarakKur’an’ın birçok hükmünü iptal ettiler. Sonuç cahil, geri kalmış, birbirini katleden, bağnaz, ezilen ve sömürülen, sefil bir İslam yurdu... Bu kitapta rivayetlere kurban edilen Kur’an hü- kümleri okuyucuya sunulmaya çalışılmıştır. İslam âlemi olarak adlandırdığımız coğrafya insanının yaptıklarının büyük bir kısmı Kur’ân dışıdır. Sünnete dayalı olduğu iddia edilse de sünnete de uygun değildir. Çünkü Kur’an’a ters olan sünnete de ters olur. Bugünkü gö- rüntü âdet ve geleneklerle, uydurma rivayetlere teslim olmadır. Tarafsız gözle bakıldığında İslam adına pek çok işimiz yanlıştır. IŞİD, elNusra, el-Kaide... gibi örgütlerin uyguladıkları katliamlar ne acıdır kiİslam alimlerinin fetvalarına dayanmakta ve anlayışa göre meşrudur. Cariyelik, kölelik, altın, gümüş, ipek gibi süs eşyasını kullanmanın haram oluşu, Kur’an okumak, gayrimüslimlerle ilişkiler, daru’l-harb, kefaretler, namaz kılmaya engel haller, mezhep ve tarikat anlayışımız, nikâh, cenaze işleri, kader, tevekkül... gibi bir çok konuda Kur’an’ı dışlayarak ibadet etmekteyiz. Ne yazık ki Müslümanın bu hatadan dönmesi de oldukça zordur. Zira İslamî hafıza asırlardır bu kültürle yoğrulmuş gelmiştir. Aslına dönmek için Müslüman bir o kadar daha mı bekleyecektir? Ne yazık ki bu bekleyiş, Yüce Allah’tan bir mucize gelmediği sürece bizim kaderimiz gibi gözükmektedir.
Güneralp Yayınları Tel: (0216) 492 10 84
*****
Yakın tarihe bir yolculuk
Şebnem Pişkin’in romanı,“Tuğ- ra/Behemehâl aşk”; 2. Abdülhamit dö- nemini, bazı tarihi olaylara yer vererek, tasavvufi bilgilerle süslenerek, içerisinde ilginç bir aşk hikâyesinin de olduğu, tarihi bir roman. Behemehâl; FarsçaArapça zarf, her hâlde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka anlamında bir sözcük... Roman antikacı Turan beyin dükkâ- nın da çalışırken bir şekilde 2. Abdülhamit dönemine gitmesi ile başlıyor. Ayrıca, Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Osman Hamdi Bey, Recaizade Mahmut Ekrem, Ali Suavi, Namık Kemal gibi dönemin birçok aydını ve yazarından da bahsediliyor. Kitaptaki bazı tiplemeler: 2. Abdülhamit’e muhalif bir vatansever Turatekin, Melami şeyhi meczup bir veli, Turatekin’in aşkı, Türkân, Türkan’ın babası 2. Abdülhamit’e muhalif Naci Bey, 2. Abdülhamit’in danışmanı Turgut, Turatekin’in arkadaşı Fatih, Padişah yanlısı, saray müzisyeni; Yahudi Moris ve eşi yazar Sofi. Roman, okuyucuyu gerçekten 2. Abdülhamit dönemine götürüp dönemin içerisinde yaşatabiliyor. Dönemin yaşam şekli olan, sadabat eğlenceleri, Boğaz’daki kayık kültürü gibi birçok tarihi unsurdan bahsedilmiş. Eserde 2. Abdülhamit dönemine ait Çırağan Sarayı baskını, Kıbrıs’ın İngilizler tarafından işgali, Zeytun Ermeni isyanı gibi birçok tarihi olaya yer veriliyor. Romanda anlatım, güçlü bir hayal gücü ile samimi ve özgün. Olaylar, şimdikizaman ile üçüncü şahıs ağızından, anlatılarak büyük ölçüde İstanbul’da geçmekte. Romanın kurgusu, gerçekten çok güzel, anlatım; bazı süslü cümleler kullanılarak, genelde sade bir dil ile anlatılarak, sürükleyici ve akıcı. Eserde genel olarak romantizm ve sembolizm akımları kullanılmış, biraz da izlenimcilik (empresyonizm) var. Yazarın diğer eserleri İsrafil’in Aynası, Kırklar Diyarı ve Gece Taşı’nda ağırlıklı olarak didaktik yön ve tasavvuf daha basarken, Tuğra klasik tarzromana daha yakın. Yazar, eserde kendi iç dünyasını, dünya görüşünü, hayat felsefesini, bazı tasavvufi cümleler ile hayal gücünü de katarak anlatabilmiş.
Kent Kitap İletişim: sebnempiskin@gmail.com
*****
Mustafa Kemal Atatürk ve annesinin belgesel romanı
Yılmaz Gürbüz’ün kaleme aldığı “Selanik’ten İzmir’e Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal”, 1881- 1923 yılları arasındaki bir döneme odaklanarak, Atatürk ve annesini anlatan bir roman. Mustafa Kemal’b4in nasıl bir çevrede doğup büyüdüğü, ailesi ve yakın çevresiyle ilişkisi, okul hayatı, ailesinden ayrı geçirdiği yatılı okul günleri, o dönem Balkanlarda Türk olmak gibi pek çok başlık, tarihî gerçekler gözetilerek romana konu edilmiş, Zübeyde Hanım, her şeyden önce bir anne ve Mustafa Kemal de bir oğul... Büyük bir liderin annesi olmak, çoğu zaman hasret çekmek, eli yüreğinde, gözü yolda haber beklemek, yanı sıra hayatın tüm yükünü de tek başına omuzlanmak demek. Oğul kim bilir nerede, hangi görevde, sağ mı bilmeden... Zira o günkü şartlarda yoksullukla, açlıkla mücadele etmek, ayakta kalmak dahi neredeyse imkânsızken, o yorgun ve umutsuz insanlar topyekûn istiklal mücadelesi veren bir millete dönüşüyor... Ve tüm bunların odağındaki isim: Mustafa Kemal... Büyük ilgi gören belgesel romanlara imza atan Yılmaz Gürbüz’ün “Selanik’ten İzmir’e / Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal” romanı da tarihi belgelere dayalı bir araştırma sonucunda kaleme alınmış hacimli ve sürükleyici bir eser. Edebi alanda pek çok ödülün sahibi olan Yılmaz Gürbüz, 1937 yılında İncesu‘da doğ- du. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İktisat F. Gazetecilik Enstitüsü ve Çapa Öğretmen Okullarından diploma ve yeterlik belgesi aldı. Kayseri ve İstanbul‘da öğretmenlik ve gazetecilik yaptı. Ankara ve İstanbul‘da çıkan birçok dergide şiir ve hikâyeleri yayınlandı. 1974’te Cumhuriyet Savcılığına başladı. Van’dan Söke’ye kadar on bir il ve ilçede savcılık yaptı. 2002 yılında emekliye ayrıldı. Yazar, zaman zaman milliyetçi bir duygu ve düşünce içinde hukuki, siyasi ve sosyal konularda yazılar yazıp, konuşmalar yaparak, ilgililere uyarılarda bulundu.
Elips Kitap Tel: (0312) 475 40 37
*****
İşaretler ve gizemleri
Yanışların ortaya çıkış nasıl olmuştur? Taşlara, metal araç ve gereçlere, dokumalara neden işlenmişlerdir? Her bir yanışın gizemi nedir? Her yanış için neler söylenip yazılabilir? Her yanış için bir kitap yazılabileceğini belirten Doğan Erçetin’in kaleme aldığı, “Evrenin Yaradılışı/Kelimelerden Tamgalara” adlı bu ilginç çalışmanın temelini; etimoloji, çağdaş evrenbilim ile mitolojik bilgilerin mukayesesi, yanışların manalarının, son din kitabı Kur’an-ı Kerim’deki izdüşümleri oluşturuyor.
İrfan Yayıncılık Tel: (0212) 518 38 66
*****
Ziya Gökalp ilk kez 1923 yılında yayımlanan, “Türk Töresi” kitabında, Türklerin töreyi ne şekilde tanımladığını, töre anlayışlarının nasıl şekillendi- ğini, töreyle ilgili bilgilerin yer aldığı kaynakları, kısacası Türk töresinin ne demek olduğunu araştırmaktadır. Eserin “Başlangıç” kısmında “Töre Ne Demektir?”, “Türk Kendisini Başkalarından Nasıl Ayırıyordu?” gibi sorular sorarak bunlara cevap arayan Ziya Gökalp, öncelikle töre kelimesini, tarihî ve edebî kaynaklardaki takibini yaparak tanımlıyor.
Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50