Türkiye’nin büyük bir imparatorluğun olduğu kadar büyük acıların ve trajedilerin de bakiyesi olduğunu vurgulayan Prof. Özcan Yeniçeri, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: Bugünkü Türkiye’de yaşayanların ataları, “muhteşem” bir imparatorluğu kaybetmekle kalmamış dişleriyle ve tırnaklarıyla Ön Asya topraklarına tutunmanın acı bedellerini de ödemişlerdir. Viyana Kuşatması’yla başlayan 240 yıllık süreçte yaşanan yenilgiler serisi ve etkisi anlaşılmadan Türk kimliğinin anlaşılamayacağı açıktır. Süreklilik kazanan savaşlar, yaşanan yenilgiler, göçler ve acılar mağrur bir halkı mağdur hâle getirmiştir.
Türk milletinin kolektif bilinçaltı şanla, şöhretle, zaferle ve sevinçle olduğu kadar yenilgi, hezimet, ihanet, göç, zulüm ve kederle de ağzına kadar doludur. Bu anlamda Türk milletinin toplumsal kimliğinin, yaşanan travmalar tarafından biçimlendirildiği göz ardı edilmemelidir. Gerçeklerden kaçmadan tarihle yüzleşmenin, sonraki nesillerin bir travma içine düşmemelerinin ilk adımı olduğunu belirten Prof. Yusuf Halaçoğlu da Prof. Yeniçeri’nin kitabının önemini şu sözlerle özetliyor: Bu çalışma, İki asır süren çöküşün ve göçün zaman içinde neden olduğu çözülmeleri ve bununla birlikte bir başka biçimde bağlanmaları anlamak da bir pusula vazifesi görmektedir. Geçmişin toplumlar ve insanlar üzerindeki izleri, o toplumu ve etkilenen insanı kendi tarihiyle yüzleştirir. Bu yüzleşme bir korkuya dönüşür ve bir travmaya sebep olur, bu travma o toplumu adeta esir alır. Bunun için tarihi, kendi kuralları, yani tarih metodolojisi adını verdiğimiz kurallar çerçevesinde değerlendirmek, araştırmak gerekir. Prof. Özcan Yeniçeri bu çalışmasıyla bunu gerçekleştirmiştir. Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun “Takdim” yazısıyla başlayan “Türk Kimliği ve Travma / Türklerin 3 Büyük Suçu, 3 Büyük Bozgun” kitabındaki konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Tarihi nasıl okumalı?
- Türk kimliği yönünden tarih n Geçmişi unutmak mümkün müdür?
- Tarih ve şuur ölür mü? n Geçmişe nasıl bakmalı?
- Geçmiş kazınabilir mi?
- Stratejik düşünmek ve tarih yorumu n Bir hikaye ve coğrafyayı okumak
- Türk aleyhtarlığının kaynakları
Kripto Yayınları Tel: (0312) 432 19 23
*****
Bu seyirlerde pembe anı yok
Türk Deniz Kuvvetleri’nden Albay rütbesiyle emekli olduktan sonra, yıllarca dünya okyanuslarında dolaşan ticaret gemilerine kaptanlık etmiş gerçek bir deniz kurdu Babür Hüseyin Özbek. Deneyimlibir denizci olduğu kadar yetenekli de bir yazar. Özbek, kaleme aldığı “Denizdekiler” adlı anı romanıyla okurlarını Okyanuslarda sürükleyeci bir yolculuğa çıkarıyor: 18.000 dw. tonluk Türk bandıralı bir dökme yük gemisi; yükünü Venedik, Portomarghare limanında boşaltmış ve boş olarak Odesa’ya intikale geçmişti. Gemi, Mora yarımadasının güneyinden Ege Denizi’ne giriyordu.Bundan sonra rota bazı değişikliklerle, Çanakkale Boğazı girişindeki Mehmetçik Feneri’ydi. Dönüş tamamlanmış, rüzgar da pruvadan değil, iskele baş omuzluktan gelmeye başlamıştı. Hava nemli sayılırdı.Bülent Kaptan’a kamara dar geliyor, lumbuzdan baş üstüne, ufuklara bakıyor, ama görmüyordu. Aşkın, tutkunun bu denli kendisini esir edeceğini, gönlünü Odesa’daki Nadya’ya kaptıracağını bilemezdi. Karısı Nilgün, oğlu ve evi Onun için şimdilerde bir şey ifade etmiyordu.
- Orta Ege’de; M/V Mavi Ufuklar’a Yunan Sahil Güvenliğin müdahalesi.
- 1997-98 tarihlerini kapsayan bir dönemde, gemi zabit salonunda bir Güven Erkaya tartışması; III.Kaptan’ın salondan kovularak işine son verilmesi. 30 Ocak 1985’te, Sığacık Körfezi’nde batan tank çıkarma gemisi Ç - 136’da şehit olan 40 denizcinin, can yelekleri neden görev yapmadı? Suçlu kim?
- Rembetika, Yunan kahvesi frappe, Theodoros Kolokotronis, Küçük Asya Felaketi, (Atina) Omonia Meydanı.
- Novorosisk - Rio De Jenerio seyri / 6447 deniz mili.
Cinius Yayınları Tel: 0212 528 33 14
*****
Meçhul Yahudi
Joseph Kastein’in alanında onemli kaynaklarından bir sayılan“Sabetay Sevi / İzmirli Mesih” adlı kitabının yeni baskısı Parola Yayınları tarafından okurla buluşturuldu: Sabetay Sevi Aralık 1665’te İzmir’den İstanbul’a doğru yola cıktı. Mesih’in İstanbul’a gelmekte olduğunu duyan pek cok Yahudi kendi rızasıyla evlerinden ayrılıp, orada olacak buyuk hadiseleri gormek amacıyla dunyanın her yerinden İstanbul’a akın etti. Bu haber Sabetay’a buyuk cesaret kazandırdı ve duşler kurarak yoluna devam etti. Gemi Canakkale boğazına varmadan once, İstanbul’daki Yahudi cemaatinin temsilcileri buyuk vezir Ahmet Koprulu’nun huzuruna cıkıp şu beyanatta bulundular: “Kısa bir sure sonra İzmir’den bir gemi gelecek. Geminin icinde Yahudi halkının Mesih’i olduğunu ilan eden bir adam olacak. Adamın niyeti, Sultan’ın tacını başından alıp kendi başına koymak.” Sabetay Sevi’yi getiren gemi 6Şubat 1666’da Marmara Denizi’nde durduruldu ve Sabetay derhal tutuklandı. Sadrazam Koprulu Fazıl Ahmet Paşa olaya şahsen el koydu. Sevi’yi Divan onunde soğukkanlılıkla dinledi ve sonunda idama gerek olmadığına karar vererek, sahte mesihi tutuklamakla yetindi. Sabetay Sevi kucuk bir köşkte gozaltına alındı ve burada kaldığı surece istediği gibi davranmasına ve konuk kabul etmesine izin verildi. Daha sonra, aynı koşullarda devrin onemli mahkumlarının bulunduğu Gelibolu’ya nakledildi. Sevi’nin mahkum edilmesi mesihi hareketi durduramadı, tam aksine daha da artırdı. Bu arada Sabetay Sevi bir isyan hazırlığında olmakla itham edildi, boylelikle Edirne’ye getirilip Padişah huzurunda yargılandı. Yargılama sonucunda O’ndan idam ya da din değiştirme seçeneklerinden birini secmesini istediler. O, din değiştirmeyi tercih edip Aziz Mehmet Efendi ismini alarak Müslüman oldu.
Parola Yayınları Tel:(0212) 483 47 96
*****
Rumeli'nin örnek evladı
İzmir eski milletvekili Kemal Vatan, “Yugoslavya’dan Turkiye’ye Acı-Tatlı Hatıralar” adlı kitabında Makedonya’da yaşayan Turklerin hayat mucadeleleri,19 yaşına kadarki yaşantısını da iceren huzunlu orneklerle anlatıyor. Rumeli Turklerinden bir koylu cocuğu Kemal Vatan’ın Makedonya’da oğretmen vekilliği ile başlayan ve anavatan Turkiye’de milletvekilliğine kadar uzanan hayat cizgisi boyunca, doğup buyuduğu atayurdunu hic unutmadığını ve orada kalan kardeşleri icin carpan yüreğiyle verdiği ornek mucadele...
İletişim Tel:(0532) 201 92 03
*****
Hikayelerle Türk dünyası
Hayatını Turk Dunyası ülkelerinin birbirlerini daha yakından tanımalarına adayan Ozer Ravanoğlu, gerek yurt içinde gerek yurt dışında, yaşadığı pek cok olaydan bazen ilham alarak hikayeleştirdiği, bazen de doğrudan bu yaşadıklarını aktardığı yirmi uc hikayesi “Doğudan-Batıdan Hikayeler” başlığıyla yayınlanda. Kitapta Anadoludan Kafkasya’ya, oradan Türkistan’ın dort bir ucuna dağılan kahramanların ve olayların duru ve akıcı bir Turkce ile anlatıldığı bu hikayeler, Türk Dunyası’nı Türkiye’ye taşıyor.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50