İlk Meclis’te Birinci Grup ile İkinci Grup çatışması
İşgal İstanbulu’nun oldukça uzağında Orta Anadolu’nun göbeği Ankara’da 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni faaliyete geçirdiklerinde, Türklerin, ilk başlangıç yılı 1876’dan itibaren (uzunca süre kesintili de olsa) 44 yıllık bir parlamenter geçmişleri bulunuyordu. Emin Karaca, “Birinci Meclis‘te Muhalifler” adlı çalışmasının önsözünde dönemle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: Kısa dönemli 1876’daki Birinci Meşrutiyet’in ilk parlamentosunu bir yana koyacak olursak; 1908 Temmuz ’undan itibaren 2. Meşrutiyet’in Osmanlı Meclis i Mebusan’ı 16 Mart 1920’ye dek sürdü. Bu dönem meclislerinde elbette “muvafıklar” yanında “muhalifler” de yer aldı. Ülkenin zor ve olağanüstü şartlarında meydana getirilen “Türkiye Büyük Millet Meclisi”, önceki 44 yılda yaşayan meclislerin hiçbirine benzemiyordu. “Kurtuluş Savaşı” adını alacak olan hareketin Önder adının; 19 Mayıs 1919’da çıktığı Samsun Havza’dan itibaren Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Heyet i Temsiliye’den örerek getirdiği 23 Nisan 1920’deki bu oluşumu, kendi doğal akışına bırakmak istemediği kısa sürede ortaya çıktı. Hareketin Önderi Mustafa Kemal Paşa, 1927’de “Nutuk” unda, Meclis’te sonradan “Birinci Grup” adını alacak olan “Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Grubu” nu kurmaya neden gerek gördüğünü şöyle anlatacaktı: “Filhakika sayıları çok, üyeleri mahdut (sınırlı) olan bu hizipler, birbiri ile müsabakaya kalkışmışlar ve yekdiğerini dinlememek yüzünden adeta Meclis’te şuriş vücuduna (karışıklığın, kavganın meydana gelmesine) sebep olmaya başlamışlardı. Bilhassa Anayasa Meclis’ten çıktıktan, yani Ocak 1921 ortasından sonra, Meclis üyelerinin ve teşekkül eden hiziplerin her meselede alelıtlak (mutlaka) iştirak ve ittihadı mesailerini temin etmek (çalışmalarının birliğini ve ortaklığım sağlamak) bir kat daha müşkül olmaya başladığı görülüyordu. Çünkü, Misakı Milli’nin tespit ettiği esaslarda kayıtsız şartsız birlik ve mültelik olan fikirler ve emeller, Anayasa’nın getirdiği görüşlerde tamamen iştirak etmiş manzarasını arz etmiyordu. Mevcut hizipleri birleştirmek veyahut mevcut hiziplerden birini takviye ederek iş görmek İçin dolaylı olarak çok çalıştım. Fakat şu suretle hasıl olan neticelerin payidar olmadıkları görüldü. İşe bizzat müdahale zaruri olmaya başladı. Nihayet “Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Grubu” adı ile bir grup teşkiline karar verdim.” 23 Nisan 1920‘de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde; Mustafa Kemal Paşa‘nın başını çekip lideri olduğu “Birinci Grup”un işi, hiç de kolay değildi.
Altın Kitaplar Tel: (0212) 446 38 88
*****
İtibarınız servetinizdir
Başarının her zaman göz kamaştırıcı bir tarafı olmuştur ve her insan başarmak ister. Peki, başarı nedir? Kimine göre çok para edinmek ya da iktidar sahibi olmak, başarıdır. İnsanlık tarihi, para ya da güç sahibi olmanın her şey demek olmadığının kanıtıdır. Silah tacirlerinin çok para kazandıklarını biliyoruz. Hitler’in sarsılmaz görünen bir iktidarı olduğunu da... Peki, itibarları var mı? Suriyeli Publilius, “İtibar paradan daha değerlidir” diyor. Demek ki başarı, itibar ile taçlandırılırsa bir anlamı vardır... Bazı başarılar, saman alevi gibidir; anlık parlaklığına kanmamak gerekir. Bazı başarılar, tarihin tökezlenme anlarına tekabül eder;sonradan hatırlanmak bile istenmez. Bazı başarılar ise tarihin her döneminde saygı ile anılır. Saygı ile anılmak, itibar sahibi olmak para ile ölçülmez. İtibar, iktidar gücüyle de elde edilemez. İtibar sahibi olmak için ne yapılmalıdır? Yüksel Işık “Kişiliğiniz İtibarınızdır” kitabıyla bu sorunun yanıtını aramaktadır. Yüksel Işık bunu yaparken şu önemli tespitte bulunuyor: “İnsanlar, elbette yaptığımız işle, edindiğimiz pozisyonla ilgileniyorlar; dünya görüşümüzle ilgili pozisyon alıyorlar ama her durumda kişiliğimizden ve duruşumuzdan etkileniyorlar. Kişiliğimiz ve duruşumuz,muhataplarımız nezdinde itibarımızı da belirler.
İtibar denilen şey ’tozpembe’hayatların üstüne oturtulan bir aksesuar değildir. İnsan hayatında inişler,çıkışlar olur; badireler yaşanır ama kişiliğimizi, kimliğimizi, duruşumuzu rüzgarın yönüne göre değiştiremediğimiz sürece her zorluğun üstesinden gelebileceğimiz gibi itibar sahibi de oluruz.
Elma Yayınevi Tel:(0312) 417 72 73
*****
Edebiyatın Mareşal'ini anarken
Berfin Bahar Dergisi Ağustos sayısında, ”Ölümünün 10 yılında ’Edebiyatımızın Mareşali’Muzaffer Buyrukçu kapağıyla okurlarına ulaştı. Dergi, Buyrukçu’yu Öner Yağcı, Onur Caymaz, Çağlar Mirik, Erdem Buyrukçu, Demet Öğretmen, Didem Görkay, Tahir Şilkan, ve Kadir İncesu yazılarıyla anıyor. Dosyada ayrıca Muzaffer Buyrukçu’nun bir güncesi ile Cemal Süreya’nın Muzaffer Buyrukça yazdığı bir mektup da yer alıyor. Berfin Bahar’da Mehmet Ergün ve Arif Tekin’in aydınlatan incelemeleri devam ediyor.. Mehmet Ergün’ün, “Sosyalist Hareket’in solgun yüzü: Semiha Uzunhasan”; Arif Tekin’in, “İbni Ebi Davud kimdir?” ; Tuncay Aksaraylı’nın, “Mitolojiden semavi dinlere: Kurban”; Engin Taş’ın, “Bilinçaltına ait olarak mistisizm”; Cazim Gürbüz’ün, “Müdamî, Müreddet’e bir şiir dedi, bol kepçe yedi” ve Yusuf Benli’nin, “Bağlama icrasında ses estetiğinin müzikal iletişime etkisi” başlıklı incelemeleri yer alıyor. Bu sayıda ayrıca Abdullah Rıza Ergüven, Nusret Gürgöz, H. Hüseyin Yalvaç, Bülent Güldal, Rahim Gür, Ezgi Fatma Açıkgöz, Önder Şit, Atiye Güner Tümüklü, Erdost Akbaba, Esat Yavuztürk, Serkan Fırtına, Recep Yılmaz, Rahmi Ali, Süreyya Soysal, İbrahim Özgan, Gülcandan Baydar, Muhsin Salman, Günova Sepin, Ali Karagöz, Ali Şerik, Damar Orhan Özgül, Veysel Boğatepe, Zeki Büyüktanır şiir, öykü ve denemeleriyle yer alan imzalar....
Berfin Bahar Dergisi Tel:(0212) 513 79 00
*****
Türklerin diyarında
XVI. asırda Osmanlı bürokrasisinde defterdârlık görevi yapmış olan Seyfi Çelebi;Türkistan, Çin, Hint ve İran hâkimleri hakkında türüne az rastlanan bir tarihî-coğrafya yazmış; ama günümüze dek eserine neredeyse hiç kimse alâka göstermemişti. Tarihçi Zeki Velidî Togan, Seyfi Çelebi’nin eserine dikkat çekip ehemmiyetini vurgulamıştı. Selenge Yayınları, Togan’ın notlandırarak neşretmeyi tasarladığı ancak ömrünün yetmediği eseri, “Türkistan ve Uzak Doğu Seyahatnamesi” adıyla okura sundu.
Selenge Yayınları Tel: (0212) 514 45 73
*****
Bolca sevgi biraz umut
Fransız ressam, sahne tasarımcısı ve illüstratör Claude Leon, yeni kitabını çocuklar için hem yazdı hem de resimledi. Türkiye’de yaşayan sanatçının, okumayı henüz bilmeyen ya da yeni öğrenmiş çocuklar için Birlikte Okuyalım dizisinden çıkan “Sihirli Tüy” adlı öyküsü, umutsuz bir çobanın imdadına yetişen sihirli bir tüy sayesinde renkli bir şamatanın tam ortasına düşürüyor okurlarını. Tek marifeti insanları birbirine yapıştırmak olan sihirli bir tüy, tüm umutlarını yitirmiş bir çobanın hayatını değiştirebilir mi?
Can Çocuk Yayınları Tel:(0212) 252 56 75