Kireçlenmeye kök hücre tedavisi

Kireçlenmeye kök hücre tedavisi

Dizdeki kireçlenme kök hücre yöntemi ile iyileşir mi

Editör: Beyza Damgacıoğlu

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya kök hücre yönteminin diz kireçlenmesinde henüz kesin bir çözüm sunamasa da, diğer yöntemlerle sonuç alınamayan hastalarda şikayetlerde azalma ve eklem hareketlerinde artma gibi fonksiyonlarda düzelme sağladığını belirtti.

Diz ekleminde kireçlenme, yani kıkırdağın aşınması, gerek dizde oluşturduğu şiddetli ağrı, gerekse hareket kısıtlılığı yaratması nedeniyle yaşam kalitesini oldukça düşüren bir hastalık. Üstelik artık sadece ileri yaştaki kişilerin değil, çağımızın önemli problemi olan obezitenin yaygınlaşması ve kontrolsüz yapılan sporlar nedeniyle 35 yaş altındaki kişilerin de sorunu olmaya başladı.

Diz kireçlenmesinin günümüzde kesin bir tedavisi ise maalesef henüz mümkün değil. Egzersizden ilaçlara, fizik tedaviden eklem içi enjeksiyonlara, son aşamada ise ameliyata kadar pek çok yönteme başvurularak hastanın yakınmalarının hafifletilmesi amaçlanıyor. Güzel haber ise tıp dünyasında son yıllarda kök hücre tedavisi üzerine yapılan çalışmaların diz kireçlenmesi tedavisinde “umut” verici olması.

“Kök hücre tedavisi gibi biyolojik tedavilerin yakın bir gelecekte daha fazla kullanılacağını düşünüyoruz” dedi.

NE ZAMAN AĞRI YAPIYOR

Dizdeki kireçlenmenin en temel belirtisi ağrı oluyor. Önce dize yüklenmeyle, merdiven inip çıkmayla, hareket etmekle belirginleşen ağrı giderek istirahatte de oluşmaya başlıyor. Prof. Dr. Alper Kaya gittikçe şiddetlenen ağrıya ilerleyen zamanda hareket kısıtlılığının da eklendiği uyarısında bulunarak diğer belirtileri ile ilgili şunları söyledi:

“Diz çevresinde şişlik, ses gelmesi, takılma, kilitlenme gibi yakınmalar da gelişebiliyor. Daha da ileri aşamalarda dizde eğrilme sorunu da ortaya çıkıyor. Oluşan bu tablo sonucunda hastalar her gün ağrı kesici ilaçlar kullanmak zorunda kalıyor, evden dışarıya çıkamaz hale gelebiliyor.
Dizdeki kireçlenmenin tek bir tedavisi yok. Tedavi kararı hastanın yaşı, ağrının şiddeti, günlük aktivitelerin etkilenme durumu, hastanın diğer hastalıkları ve sosyal durumu göz önüne alınarak veriliyor. Hastalığın başlangıç aşamasında diz çevresi kaslarını güçlendiren egzersizler, kilo verilmesi ve ağrı kesiciler yararlı ve yeterli olabiliyor. Kıkırdak destekleyici ilaçlar da hastaların bir kısmında ağrıyı azaltabiliyor. Ayrıca fizik tedavi uygulamaları ve eklem içi enjeksiyonlar yapılabiliyor. Daha ileri aşamadaki veya önceki tedavilerin yetersiz kaldığı hastalarda kapalı yöntemle yapılan artroskopi ameliyatı, kemik yük taşıma ekseninin bozulduğu durumlarda bu ekseni düzelten kemik ameliyatları yapılabiliyor. Kireçlenmenin daha fazla olduğu ve kemik yüzeyinde hiç kıkırdak dokusu kalmadığı durumlarda ise protez ameliyatları gerekiyor.”

KÖK HÜCRE YÖNTEMİNE UMUT BAĞLANABİLİR Mİ

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya kök hücre tedavisinin hastanın ameliyathaneye girmesine ve hastanede yatmasına gerek kalmadan aynı gün içinde yapılabildiğini belirterek şunları söyledi:

“Lokal anestezi veya sakinleştirici anestezi altında yapılan işlemde kök hücreler hastanın kemik iliğinden veya karın yağlarından küçük bir işlemle alınıyor ve laboratuvarda çoğaltılıyor. Çoğaltma işlemi birkaç saat sürüyor. Bu sırada hasta kök hücre uygulama ünitesinin dinlenme odasında dinleniyor. Çoğaltılan kök hücreler diz eklemine aynı gün sıvı şeklinde enjekte ediliyor. Hasta işlemin ardından yine aynı gün taburcu ediliyor”

HANGİ DURUMLARDA BAŞVURULUYOR?

Prof. Kaya kök hücre tedavisinin hangi durumlarda başvurulduğunu da şöyle açıkladı:

“Kök hücre yöntemine ameliyatsız yöntemlerin denenmesine rağmen sonuç alınamamış hafif veya orta dereceli kıkırdak aşınması olan kireçlenme durumunda alternatif bir tedavi olarak başvurulabilir. Ayrıca daha genç yaşta olan ve sadece belli bir bölgede kıkırdakta herhangi bir nedenden kıkırdak kaybı olan hastalarda, kök hücre özel bir sentetik doku içinde hasarlı kıkırdak bölgesine ameliyatla yerleştirilerek de kullanılabiliyor. Kök hücre yöntemi protez ameliyatı gerektiren çok ilerlemiş kireçlenmelerde iyileşme sağlamıyor, dolayısıyla uygulanması önerilmiyor. Ancak hangi hastaya uygulanabilirliği hekimin öngörüsüyle değişebiliyor.”

iha