Kimyasallar ampulü patlattı
Dış politika, satranç, gibidir. İnce ince kurulur ve her aşamasında kullanılacak detaylar, değişik tepki ve gelişmelere karşı, ana çizgiye, hazırlanan politikaya dönülmesi için oyun içinde oyunlar hazırlanır. Yani dış politika ince ince hazırlanıp, dantel gibi işlenir.
Dış politikayı dünyada en iyi kullanan ülke İngiltere’dir. Hatta halk arasında, İngiliz oyunu gibi deyimler de vardır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, bu kadar usta oynayamayan Amerika, İngiltere’nin peşine takılarak neredeyse ikiz bir dış politika izlemeye çalışır.
Şimdi dönün, molla takımının izlediği dış politikalara bakın. Bizimkilerin, sanki fincancı dükkânına girmiş katır gibi, kırıp dökmedikleri kalmadı. Batı’yı ve İslam dünyasını mutlu edemediler. Onları edemediler de Türkiye lehine bir şeyler mi yaptılar? Bu sorunun cevabını düşünmeden yanıtlayabilecek düzeydesiniz.
Bunlar iktidara gelmeden önce, aramız iyi olmasa da düşman olmadığımız tüm komşularımız, şimdi düşman. Sınırlarımıza yüz binlerce mülteci akını var. Avrupa Birliği deseniz, bizi almayı düşünmediklerini saklamıyor. Avrupa’da, santimlik itibarımız yok. Ama iş yapıyoruz falan diyebilirsiniz. O zaman sorum, neyin karşılığında, ne bedel ödenerek, iş adamlarımız iş yapıyor? Hiç düşünüp, kendinize sormaya cesaret ettiniz mi?
Son kazık, Suriye konusunda. Rusya ve Suriye, son kartlarını oynayıp, tabancayı, elinde kimyasal silah bulunan, El Kaide’cilere çevirdi. Hatırlarsanız, El Nusracılar Hatay’da kimyasal silahlarla yakalanmıştı. Google’a girip, küçük bir araştırma yaparsanız, Birleşmiş Milletler raporlarında da, Suriyeli muhaliflerin elinde kimyasal silah bulunduğunu öğrenirsiniz.
Şimdi Rusya’nın düzenlediği oyunla Suriye, kimyasal silah depolarını, Birleşmiş Milletler denetimine açmayı kabul etti. Bu durumda, kimyasal silah kullanılırsa, kim kullanmış olacak? Yani bu kimyasallar, şimdi Tayyip Bey’in evlatları, Suriyeli muhaliflerin elinde patlamadı mı? Bu silahlara, kazara bir bomba veya bir şey değer de, patlarsa, bilin bakalım, kime zarar verecek.
ABD, Kongre’deki Suriye yetki oylamasını erteledi. Birleşmiş Milletler de, aynı yolda. Bu arada Birleşmiş Milletler, muhalifleri suçlayan bir de rapor yayınladı. Rus savaş gemilerinin yanı sıra, Çin de Akdeniz’e savaş gemileri yollamış. Böylece Suriye dinamiti, bizim sınırımızda ve bizim kucağımızda patladı. Şu anda Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin dış politik oyunları, ayaklarının dibinde bozulmuş halde.
E, bu işlerin ustalarını, “monşer” diye damgalayıp, geleneksel Türk dış politikasından uzaklaşıp, yerlerine mollaları alırsanız, eşekten düşmüş karpuz misali böyle dağılırsınız.
Gelelim ustanın, gündemi değiştirmek üzere oynadığı orta oyununa. Bugünlerde, Washington ve Batı başkentlerinden gelen talimatla, terör örgütü, ülkenin parçalanmasını hızlandırdı. Belki görmeyenleriniz vardır, terör örgütü PKK, Türk siyasi yaşamına, siyasi parti olarak devam etmek istediğini açıkladı. PKK’lı bazı profesörler de bebek katili Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması konusunu işliyor.
Bu konuyla ilgili, şu anda, belki Türk basınında değil ama yabancı basında, makale ve yorumlar çıkıyor. Belli ki yılbaşından itibaren bizim satılık arkadaşlar, konuyu da işleme talimatı alacak. Dolayısıyla 2015 genel seçimlerine, PKK siyasi parti, bizimkilerin kankası Apo da o partinin siyasi lideri olarak girecek ve Tayyip Bey’in partisinin gelecek hükümetinde koalisyon ortağı olacak.
Son olarak, Türkiye’deki gelişmeler, artık ampulcü AKP’nin, kontrolünden çıkmış durumda. AKP’den nemalananlar ve yandaşları, batan gemiyi terk etmeye başladı. Yakında, bu takım içinden, iktidarı suçlayan açıklamalar görmeye başlarsanız, şaşmayın. Muhalefetin, adam gibi muhalefet yapamadığını gören halk, inisiyatifi eline almış durumda. CHP; hâlâ içine yerleştirilmeye çalışılan Truva atı, Sarıgül yemini yutarken, kalan tek milliyetçi parti, yeni gençlik ve yeni muhalefetle birlik olmayı beceremedi. Karşılıklı atılan hamasi nutuklar, bu gruplarla birleşmeye yetmiyor. Onlar gibi sokakta olmak gerekir.









