Kimseye kefil değilim!
Bir, "zor"un ucu kendi mahallesinden birine dokundu muydu kuyruğuna basılmış kedi gibi bağıran "Ali'ye kefilim", "Veli'ye kefilim" çığırtkanlarına,
Bir cemaate aidiyetin belgesi mi olur kardeşim!
İddia olunan bir takım subliminal emareler dışında neye bakıp "hıh bu" diyeceğiz!
***
Birincil marifetlerinin "gizlenmek" olduğu konusunda kanaat birliği oluşan bir cemaate aidiyet hissedip hissetmediği konusunda neye dayanarak kefil olabilirsiniz birine;
İyi insan oluşuna mı? Sorun bakalım eşlerine, dostlarına, mesai arkadaşlarına; "cemaat darbesine iştirak"tan tutuklananlar "kötü insan" mıydı?
Savunduğu ideolojiye mi? Akın Öztürk'ü "ülkücü" biliyorlar… Bu işin sonunda "suçsuz" olduğu anlaşılırsa ayrı bir trajedi zaten de, "suçlu" olduğu hukuken ispatlanırsa, onu nereye koyacağız peki?
Açığa alınan "Alevi" diye bilinen hakimler var, hakkında "olur mu yav, sosyal demokrat"tır diye masumiyet karinesi oluşturulmaya çalışanlar var…
MİT TIRları davasından tahliye olduğunda "safının anlaşıldığını" düşünüp "oh" çeken Tümgeneral İbrahim Aydın mesela; 15 Ağustos gecesi "darbecilerle çatıştı" bin tane tanığı var, ardından "takdir" aldı, hemen ardından da açığa alındı!
İzmir Askeri Casusluk Davası'nda cemaatin kumpasına uğrayıp, 15 Temmuz'dan sonra "cemaatçi" diye ihraç edilen Yarbay Ahmet Turan Ilıca'yı; onu nereye koyacağız?
***
İt iziyle at izinin tümden karıştığı şu ortamda ben kendi adıma "babama bile güvenmem"ciler kervanındayım arkadaş!
Söz konusu metodu "sızıntı" olan bir yapıysa eğer, hiçbir insani nitelik, siyasi, ideolojik referans kişinin "okyanus ötesinin hizmet'çisi" olmadığını kanıtlamaya yetemiyor ne yazık ki.
Bu yapıların yahut özel hayatlarımızın içine de sızdırılıp sızdırılmadıklarını bilebilme imkânımız var mı?
***
Eh ne yapacağız peki?
Dost bildiklerimize, meslektaşlarımıza, hocalarımıza, "dava arkadaşlarımız"a da uzanırsa…
"Nereden bileyim" deyip kaderlerine mi terk edeceğiz?
Asla.
Kendi mahallemizden olup olmadıklarına değil hangi mahalleden olurlarsa olsunlar "suça karıştıklarına dair" makul şüphe oluşturacak bir gerekçenin var olup olmadığına, suça karıştıklarına dair delil bulunup bulunmadığına bakacağız;
Yok mu?
İşte o zaman öznel olan hislerin değil kimsenin meşruiyetini tartışamayacağı yasaların temelinde vereceğiz mücadelemizi.
Ancak ve yalnız "hukuk devleti" kurtarabilir hepimizi; yoksa ders almayıp bir kere daha "kişiler" üzerinden tanımladığımız sürece "hak"kı; bugün bana, yarın sana, sonra ona….
+++++++++++
Erdal Öztürk'e sorulsun:
Klonlanabiliyor musunuz?
-----
Daha önce de yazdım 3. Kolordu Komutanı'yken tutuklanan Erdal Öztürk'ü tanımam; ablasını uzun yıllardır "sosyal medya"dan tanırım, Silivri sürecinde kumpasçılara karşı çıkışına tanığım; ama bu tanışıklık üzerinden de yukarıda yazdığım gibi kefil olamam.
Velakin…
Öztürk'ün tutuklanma sebebi 15 Temmuz gecesi İstanbul'daki emniyet müdürlerinin "Korgeneral Erdal Öztürk olduğunu söyleyen biri" tarafından aranarak "İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ı görevden aldık. Siz de bizim emrimize gireceksiniz. Yoksa tutuklanırsınız" denmiş olmasıydı.
Ancak Öztürk aynı zamanda o gece canlı yayınlara bağlanarak "darbe girişiminin TSK emir-komutası dışında" olduğunu duyuran ve askerlerine "kışlaya dönün" çağrısı yapan ilk komutanlardandı.
Son iddia o ki, Öztürk'ün suçlanmasına sebep arama "2. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki bir sabit telefondan" yapılmış.
Öyleyse ve Öztürk hakkında bundan başka illiyet bağı kuracak delil vs. yoksa kendisine sorulsun:
- Klonlanma yeteneğine sahip misiniz?
Çünkü 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı İstanbul'da, Korgeneral Öztürk o sırada eşiyle birlikte Antalya'da!
Klonlanamadığı da anlaşılırsa gazeteci olarak sormak görevimiz olur:
Öztürk neden tutuklu hâlâ?
+++++++
Gazetecileri de tutuklarlar
-----
"Gazeteciler tutuklanmasın" diyorlar.
Yanlış.
Doğrusu:
"Gazeteciler" suça karışmışlarsa, haklarında bununla ilgili hukuki ve yeterli delil varsa, "kaçma şüpheleri" tartışmaya mahal vermeyecek derecede açıksa tutuklansınlar; "gazetecilik faaliyetinden dolayı" tutuklanmasınlar!
+++++
Darbenin en ağır faturası askeri okullara kesilince aklıma takıldı; "darbeci örgütün lideri" sayılan Fethullah Gülen askeri okulda mı yetişmişti!
++++
GÜNÜN SÖZÜ
----
Murat Gezici paylaştı:
Atatürk bu ülkenin "PUK" kodudur. Ne kadar yanlış şifre denesen de, kilitlendiğinde yine O'nunla kurtarabilirsiniz sistemi!