Deve dikeni, yol kenarlarında kendi kendine yetişen bir mucize! Karaciğer sağlığından kanser önlemeye kadar pek çok faydası olan bu bitki, milyonların umudu oluyor.
Yol kenarlarında, taşlı arazilerde kendi kendine boy veren deve dikeni, papatyagiller ailesinin en özel üyelerinden biri. 30 ila 100 cm yüksekliğe ulaşabilen bu otsu bitki, temmuz ve ağustos aylarında mor, nadiren beyaz çiçekleriyle dikkat çekiyor.
Yaşken yaydığı hoş koku, kuruduğunda kaybolsa da deve dikeninin sağlık için sunduğu faydalar asla azalmıyor. Tohumundan köküne, yaprağından çiçeğine kadar her parçası şifa dağıtıyor.
KARACİĞERİN KALKANI
Deve dikeninin en bilinen faydası, karaciğer sağlığını desteklemesi. İçerdiği silimarin maddesi, karaciğerde yağ birikimini önleyerek yağlanmayı engelliyor. Siroz gibi alkol kaynaklı karaciğer hastalıklarına karşı koruyucu bir etki sunuyor. Ancak uzmanlar, deve dikeninin alkolün zararlarını tamamen ortadan kaldırmayacağını, bu nedenle alkol tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini vurguluyor.
ROMATİZMA AĞRILARINI DİNDİRİYOR
Düzenli ve ölçülü tüketildiğinde deve dikeni, sindirim sistemi rahatsızlıklarını hafifletiyor, mide sağlığını destekliyor. Ateş düşürücü özelliğiyle öne çıkan bitki, romatizma kaynaklı ağrıları azaltmada da etkili. Geleneksel tıpta sıkça kullanılan bu bitki, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun direncini artırıyor.
KANSERİN DÜŞMANI
Bilimsel çalışmalar, deve dikeninin kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlatabileceğini gösteriyor. Günde bir bardak deve dikeni çayı, kanser riskini azaltmada destekleyici bir rol oynayabilir. Ancak uzmanlar, bu etkinin tedavi yerine koruyucu olduğunu belirtiyor.
KULLANILIŞI
Deve dikeni tohumları çay olarak hazırlanabilir. Bir çay kaşığı tohumu bir bardak suda haşlayıp 20 dakika demledikten sonra süzerek tüketebilirsiniz. Eczanelerde kapsül formunda da bulunan deve dikeni, ciddi karaciğer rahatsızlıkları için doktor tavsiyesiyle kullanılmalı. Uzun süreli kullanımda yan etkilere karşı 3 ayda bir ara verilmesi öneriliyor.
DİKKATLİ TÜKETİM ŞART
Deve dikeni doğal bir şifa kaynağı olsa da, bilinçsiz kullanım ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kronik rahatsızlığı olanların ve hamilelerin doktor kontrolünde tüketmesi şart. Alternatif tıp yöntemlerinin, modern tıbbın yerini tutmayacağı unutulmamalı.