Marmara Bölgesi dün gece sallandı. Tekirdağ Şarköy’de açıklarında meydana gelen deprem, İstanbul Avrupa yakasındaki vatandaşlar tarafından da hissedildi.
Ancak Türkiye'de artık gelenek haline gelen bir durum, yaşanan bu son depremin ardından da yaşandı. Önce, AFAD ve Kandilli'nin yine depremin büyüklüğünü farklı şekilde verme ritüeli ile başlayan çelişkiler sarmalı, deprem uzmanlarının birbirinden farklı yorumları ile devam etti.
AFAD depremi 4.1 büyüklüğünde olduğunu bilgisini gerçerken, Kandilli ise 4.3'te karar kıldı. Galiba iki kurumdan birinde Rihter ölçeği eski model! Ya da bozuk... O yüzden sürekli başka başka açıklıyorlar depremin büyüklüğünü...
Marmara'da korkutan deprem! İstanbul'un birçok ilçesinde hissedildi
Deprem uzmanları ise, öyle farklı açıklamalar yapıyor ki, halk kime inanacağını şaşırıyor.
Kimse, "Hayatın fıtratında var bu, tabi ki deprem olacak, insanlar ölecek. Ne lüzumu var televizyona çıkıp, insanları tedirgin etmenin?" demiyor...
Ancak, açıklayıcı ve bilgilendirici bir konuşmalar yerine, maç yorumlar gibi deprem yorumlayanın da bir faydası yok yalnız...
Doğal tabi... Herkes "daha büyük deprem olacak mı?" endişesiyle televizyonlara deprem uzmanları çıkarıp jeoloji uzmanı gibi bilgilenmeye, bilgilendirmeye çalışıyor.
Oysa, hangi fayın nasıl kırılacağını dinleyip ya da dinletip ne yapacaksın? Hangi fay kırılırsa kırılsın, Marmara'da büyük bir deprem bekleniyor ve sen her türlü tehlikedesin. Kuzey Anadolu hattının solu kırılsa sana ne, sağı kırılsa sana ne?
Kimse deprem için ne önlemler alınmalı, neler yapılmalı, hangi bölgeler riskli, bunları sorgulamıyor.
GSM hatları 5.7'de çöktü, önlem alınacak mı, doğalgaz sızıntısı olacak mı, elektrik sistemleri ne olacak, devlet iletişim ve ulaşım anlamında ne gibi önlemler planlıyor, deprem sırasında ve sonrasında neler yapılmalı bilen, konuşan, anlatan, anlattıran yok....