Kim niye maaş alıyor?
Şemdinli'deki PKK saldırısının olduğu günün gecesi çoğu yorumcu "Millî takımımız gol atsın da moral bulalım" diye zırvalarken, "Şehitlerimiz her gün tokat gibi ders veriyor" dedi -haklıydı- Rıdvan Dilmen;
Her bir evladın gaflet sonucu, ihanet sonucu, ihmal sonucu, zafiyet sonucu, basiretsizlik sonucu, stratejik hezimet sonucu, aldatılma sonucu, kandırılma sonucu, terör örgütlerine ne istedilerse verilmesinin sonucu toprağa düşmesi, sınavından geçebilmenin çok zor olduğu birer dersti sahi.
Alamadık.
Alamıyoruz.
Alamadığımız için de, "Askerin görevi hayatını vermek. Bunun için maaş alıyorlar. Bana ekstra bir iyilik yapmıyorlar" diyebilen şuursuzluğu besleyebiliyor bu toplum hâlâ!
***
En alt rütbelisinden generaline kadar hiçbir askerin görevi aldığı maaşa karşılık hayatını vermek, ana-babasını evlatsız, ocağını direksiz, eşini kocasız, evlatlarını babasız en nihayetinde vatanı bekçisiz/savunmasız bırakmak değil içinde bulunduğu emir-komuta zinciri doğrultusunda ülkesini iç ve dış tehlikelere karşı korumak, harp sanatını öğrenmek/öğretmek, düzeni sağlamak, çeşitli suçlarla mücadele etmek, doğal afetlerde yardım harekatları düzenlemek, gerektiğinde halka sağlık yardımı götürülmesi, okullarının fiziki koşullarının iyileştirilmesi gibi sosyal yardımlarda bulunmaktır.
Lakin...
Velev ki öyle...
Velev ki askerin görevi aldığı üç kuruşa karşılık hayatını vermek;
Ona bu görevini(!) hatırlatıp gevrek gevrek "tabii ölecek" diyenlere bakalım bir de.
Onların görevi ne?
***
Birilerinin de mesela...
Kanunlar oluşturulurken, koyulur yahut kaldırılırken, memleketin nasıl yönetileceğine dair kararnameler çıkarılırken, uluslararası anlaşmalar yapılırken/onaylanırken, af ilan edilirken katillerimiz, tecavüzcülerimiz sokaklara salınırken, canilerin idamı engellenir ve beş yıldızlı ikametgâhlar tesis edilirken kendilerine; millete vekalet etmek gibi bir görevi var.
Gelin görün ki, bunun için maaş alıp, "milletin efendisi" gibi bir afralar, bir tafralar içinde ne olduklarını, nereden geldiklerini, ne için geldiklerini unutup yeniden seçilmelerini sağlayacağını sandıkları "siyasi patron"larına vekalete başlıyorlar!
Bize ekstra bir iyilik mi yapıyorlar;
Yapmadıkları gibi bir de kuyumuzu kazıyorlar, bizim verdiğimiz statünün karşılığında!
***
Birilerinin de "Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti'nin birliğini temsilen" Anayasa'nın uygulanmasını sağlamak, Anayasa'ya sadık kalmak görevi var mesela;
Bunun için maaş alıp, her fırsatta deliyorlar. Tanımamakla övünüyorlar, tedavülden kaldırma ittifakları yapıyorlar.
***
Birilerinin de "devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlamak" gibi bir görevi var; tersine bir arada çalışamaz hale getiriyor.
"Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araştırma, denetleme yaptırmak" gibi görevi var; yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük, iltimas daha neler neler, denetimden kaçırıyor.
***
Mesela...
Birilerinin de "devletin varlığı ve bağımsızlığını" korumak gibi bir görevi var bu ülkede; bunun için maaş alıyorlar.
"Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü" korumak gibi bir görevi var; karşılığında maaş alıyorlar.
"Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini korumak" görevi var; maaş alıyorlar.
"Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye bağlı kalmak" gibi bir görevi var birilerinin de bu görevi yerine getirmemenin bedeli ödetilmesin diye kendilerine hukuku guguklaştırıyorlar!
"Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalmak" gibi bir görevi var herkesin;
Bu görevin ifasını sağlayacak bilinci oluşturan ve nasıl ifa edileceğini anlatan dersleri müfredattan kaldırıyor, resimlerini indiriyor, büstlerine tahammül edemiyorlar!
Bu ülkede birilerinin de "herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanmasını sağlamak" gibi bir görevi var. Bunun için maaş alıyorlar.
OHAL'de diye temel insan hak ve hürriyetlerinin gaspına çanak tutuyorlar; kadıyı kime şikayet edeceğiz çıkmazına sokuyorlar hakkı ve hukuku çiğnenenleri.
***
Mesela...
Birilerinin de "Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek üzere çalışmak" gibi bir görevi var bu ülkede.
Bunun için maaş alıyorlar.
Yan gelip yatıyorlar.
Ne yüzle öyle pişkin pişkin "görevleri, ölecekler tabii" diyebiliyorlar.
Hangi "görev" şuuruyla acaba?
Şeytan sor diyor:
Yoksa bunun için mi; görevlerine ihanetle görevliler de onun "hizmet bedeli" olarak mı maaş alıyorlar?
***
GÜNÜN SORUSU
------
Bir can kaç maaş eder?
***
Sorsan herkes "Zulüm sarayında Yezid olmaktansa Kerbela'da Hüseyin olmaya" razı; ama hiç kimse -bırakın canı- makamından, unvanından, konforundan vazgeçip de çağın Yezidlerine karşı durmaya yanaşmıyor nedense!