Kim kimle birlik olsun mesela?

Terör saldırıları sonrası, sanki hazırda bekletiliyormuş gibi ışık hızıyla yayınlanan o meşhur kınama mesajlarını gören duyan zinhar inanmaz Türkiye'nin o cümleleri kuranlarca yönetiliyor olduğuna;

Keza siyasi partilerin, medyanın, sivil toplumun da öyle.

***

Her biri birer sevgi pıtırcığı, bal böceği, hoşgörü muskası mübarek;

"Birlik ve beraberlik"...

"Kenetlenme"...

"Dayanışma"...

"El ele, omuz omuza verme"...

"Kardeşlik ruhu" ...

Öğütlüyorlar topluma.

***

Velev ki azmettik "birlik ve beraberlik" içinde olmak istedik;

Nasıl peki?

Herkesten önce ve herkesten çok bu zatı muhteremler bölüp parçalamadılar mı "millet"i?

Herkesten önce ve herkesten çok onlar yaratmadılar mı "öteki"ni; onlar itmedi mi?

Onlar değil mi "kendinden" olmayanı anlamaya çalışmak, uzlaşacak bir ortak payda aramak, iknaya çalışmak yerine velhasıl emek harcamak yerine kapının önüne koyuvermeyi tercih eden; insanları yok sayınca, sahiden de yok olduklarına inandıranlar kendilerini?

Sadece kendileri gibi düşünmüyor diye, sadece kendileri gibi yaşamıyor diye, sadece kendilerine inanmıyor diye yığınla insanı işsiz bırakanlar, aşsız bırakanlar, itibarsızlaştıranlar, yalnızlaştıranlar onlar değil mi?

***

Söylesinler, kendileri ne yaptılar tesis etmek için milletin birlik ve beraberliğini?

Misal, sokaklarda saçlarından sürüklenen üniversiteliler de "millet"e dahil olduklarına göre tahammül edecek misiniz seslerine?

Misal, topluma gerçeği aktarmakla görevli gazeteciler de "millet"e dahil olduklarına göre tahammül edecek misiniz işinize gelmese ve hatta ucu size dokunsa bile "gerçek" haberlerine?

Misal, bizatihi kendi tabanlarınız... Onlar da "millet"e dahil olduklarına göre tahammül edebilecek misiniz onların vekili olarak oturduğunuz koltuklardaki tavrınıza, tarzınıza dönük eleştirilerine?

Misal, "analar", "babalar", "evlatlar" her gün bir musalla taşının önünde feryat figan... "Millet"in nüvesi onlar... Tahammül edecek misiniz yan bakmalarına, isyanlarına, hesap ver diye yakanıza yapışmalarına?

Şortlu genç kız, kırmızı rujlu kadın, Kadıköy vapurundan inenler, kızlı-erkekli eğlenenler, yeni yıl kutlayanlar...

Ve yahut;

Muhtemel bir referandumda "hayır" demeye hazırlananlar misal...

Onlar da bu "millet"e dahil olduklarına göre; en çok ihtiyacımız olan bugünde hakaretlerinizi, tehditlerinizi, kelepçelerinizi, sipariş hükümlerinizi rafa kaldırıp kenetlenebilecek misiniz sahiden de?

Kimle birlik olmak istediğinizin farkında mısınız?

Laf değil icraatla gelin öyleyse...

---

Gün yüzü görmediler

Biri...

Hükümet Sözcüsü olarak duyurmak, açıklamak durumunda kaldığı birbirinden trajik hadiseler dolayısıyla artık neredeyse "felaket tellallığından sorumlu başbakan yardımcısı" olarak algılanmaya başlayacak Numan Kurtulmuş...

Öteki...

İçişleri Bakanlığı'yla eşzamanlı olarak bir ateş topu da devralan ve göreve geldiğinden bu yana gün yüzü görmeyen Süleyman Soylu...

Canlı bombalar, patlamalar, suikastlar, katliamlarla özdeşleşti yüzleri artık zihnimizde; adeta bu devrin "günah keçisi" oldular, bütün tepkiyi paratoner gibi üzerlerine çeken "kötü polis" gibi; Allah "iyi polis"e zeval vermesin!

Üzülmüyorum dersem yalan olur izlerken hallerini; sanki birileri yorulsunlar, yıpransınlar, bir günde bin yıl yaşlansınlar diye özellikle vermiş onlara bu görevleri!

Ödül görünümlü ceza gibi... Bir tür fren...

---

YAS AKIŞI

Televizyon kanallarının rutin yas akışı;

Olay günü, eğlence programları ve diziler iptal; yerine film yayını.

Ertesi gün, bütün programlar yeniden başlar ama siyah elbise-pastel makyajlı olmak kaydıyla.

Üçüncü gün, "nerede kalmıştık"; vur patlasın çal oynasın!

***

Ders de almıyoruz

Şu her haberde bahsi geçen yoğun güvenlik önlemleri bir bana mı denk gelmiyor arkadaş!

İhbar sayılsın:

Dün Atatürk Havalimanı'ndan uçağa bindim; güvenlik noktalarında bir rahatlık, bir gevşeklik...

Reina etkisini, yabancı ülkelerin üst üste yayınladıkları uyarıları geçtim daha birkaç ay önce kendisi saldırıya uğramış bir havaalanı burası; o acı tecrübe de mi ders olmadı?

***

Ekmeğin karneyle alındığı günleri görmedik ama elektriğin karneyle verildiğini göreceğiz galiba!

Yazarın Diğer Yazıları