Kim demiş “Bizden mucit çıkmaz” diye?
“Biz Müslüman ülkeyiz, konumumuz itibariyle mucitler çıkaramayız, gençlerimizi ara eleman olarak yetiştirmeliyiz” diyen Bakan Erdoğan Bayraktar fahiş bir hataya imza attı... Bir Bakan Türkiye’de özellikle son on yılda gerçekleşen devrim niteliğindeki icatlardan nasıl bu denli habersiz olabilir?
Şu bayram gününde başımızın gözümüzün sadakası için, Türkiyemizde yapılan icatlardan bir demet sunarak, uzun zamandır felsefî derinliğine hayranlık duyduğumuz Bakan’ın bu konudaki bilgi eksikliğini gidermek istiyorum...
Meselâ bir ürün var; düğünde takılan altınları ona yatırıyorsunuz, bir-iki aylık kuluçka döneminden sonra o düğün altınları gemiciğe dönüşüyor... Sonra o gemicik sularda yüzerken, kendisinden daha büyük bir gemi doğuruyor... Şimdi o geminin bir batında üç transatlantik doğurması için bilimsel çalışmalar devam ediyor... Dünyada benzeri olmayan bu ürünün patenti yüzde yüz bize ait...
Ya farmakoloji alanındaki buluşumuza ne demeli? İğne şeklinde ama korkanlar için hem hapı, hem şurubu, hem fitili var... Bir hafta boyunca, aç-tok fark etmez, sabah akşam birer kez alıyorsunuz, arlanma hissinizi ortadan kaldırıyor... Ne kadar namusunuz, şerefiniz ve yedi sülaleniz üzerine yemin ederseniz edin, yalanınız ortaya çıktığında yüzünüz hiç kızarmıyor... Kullananlar çok memnun... Öyle bir rahatlık ve pişkinlik hissi veriyor ki, sanki siz haklı çıkmışsınız gibi tok tok konuşmaya devam ediyorsunuz... Uykusuzluk, baş dönmesi, bulantı, kaşıntı gibi yan tesiri sıfır...
Kitle iletişimde yaşananı ‘devrim’ kelimesi bile tanımlayamaz... Geçenlerde bahsetmiştim, parayla değil, şebeke suyu ve güneş enerjisiyle çalışan televizyon ve gazetelerimiz var artık... Bu teknolojiyi kullanana yanında bir de ‘maliyecisavar’ veriyorlar... Değil maliyeci, sinek bile yaklaşamıyor...
İnsan dönüştürme makinesini şu ana kadar bizden başka kim geliştirebildi? O makinenin haznesinden ‘bebek katili’ olarak giren birisi, ağzından ambalajlı bir şekilde ‘kahraman’ olarak çıkabiliyor... ‘Zerdüşt’ü sokup ‘dini bütün Müslüman’ çıkarmak bile mümkün; ‘İslâmcı’yı sokup ‘Batıcı’ çıkarmak gibi... Kumanda tablosundaki butonlar vasıtasıyla siparişe uygun tipler imâl edilebiliyor... Devlet sırrı olduğu için ifşa etmek istemiyorum ama bir ipucu vereyim: Bu makinenin bir özelliği de haznesine aldığı keresteleri, ağzından bazen siyasetçi, bazen bürokrat, bazen de âkîl adam olarak çıkarabilmesi... Bu öylesine komplike bir teknoloji ki, her şeyin taklidini yapmakla meşhur Tayvanlılar daha bunun maketini bile yapamadılar...
Japonlar övünüp duruyorlardı robotları Asimo’yla... Bütün numarası sağa, sola, öne bir kaç adım atıp, hafızasına yerleştirilen bir kaç kelimeyi sıralamaktı... Bakın bizim robot teknolojimiz nasıl baş döndürücü bir hızla gelişti... Yağlayan, yıkayan, yücelten, takla atan, ebedi lider ilan eden... Japonların bin tane Asimo’su bir araya gelse bizim ‘dokunmayı ibadet sayan’ robotumuzu geçebilir mi acaba?
Daha neler icat olmadı ki bizde? İstenildiğinde mağdur taklidi yapıp, günde beş vakit ağlayabilen pilli bebekler, devletlû çocukları için içinden tersane çıkan şapkalar, beceriksiz makam sahibine batmayan koltuklar, tıraş ettiğiniz belediye görevlisini genel müdür veya müsteşar yapan bıçaklar, bir zamanlar gaflete düşerek “İçimizde gizli ve sinsi Neptünlüler olabilir” veya “Karısının çocuklarının yüzüne nasıl bakıyor, at üstünde duramayan ülkeyi yönetemez, rantın babasını getirdi, yarım hoca, yarım doktor, kendisini padişah sanıyor, yolsuzluk paçalarından akıyor” diyenler için hafızaları çitilemeye yarayan üç seçim dönemi garantili tam otomatik çamaşır makineleri, çok para kazanacak AVM ve arsaların kokusunu binlerce kilometre öteden alabilen ve yüksek hızda karar verebilen elektronik beyinler, hepsi bizim insanlığa kazandırdığımız icatlar...
Demek ki, “Biz Müslüman ülkeyiz, konumumuz itibariyle mucitler çıkaramayız” derken Bakan Bayraktar fena halde yanılmış... ‘Mucidin önde gidenleri’ bizde bizde!.. Varsın ‘ara elemanlar’ arkadan gelsin!..