Kim bu "dümen"ci?
İddia o ki, Sinan Oğan'ın Bahçeşehir Üniversitesi'nde konuşma yaptığı kürsünün "Hareketin lideri Devlet Bahçeli" diye bağıran bir genç tarafından devrilmesi olayı "dümen"miş.
"Dalavere" yani.
***
Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ ile Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun;
- Mersin'in Silifke ilçesinde konuşacakları salonun basılması, "tamamına eremeyen" kürsüyü ele geçirme girişimleri ile,
- Mersin'in Mezitli ilçesinde konuşma yapacakları salonun, elleri bozkurt yapılı gençler tarafından kuşatılmaya çalışılması da "tiyatro"ymuş.
"Oyun", "gösteri", "kurgu" yani!
***
Hangisi daha kötü bilemiyor insan!
***
Eğer MHP'nin iddia ettiği gibi bu yaşananlar, "Hayır" diyen Türk Milliyetçilerinin, yahut halk oylaması sürecini provoke etmek isteyenlerin tezgâhı ise, o zaman hem MHP'nin, hem Ülkü Ocakları'nın bunları herkesten önce kınaması gerekmez mi?
Önceki gün, Mezitli'deki saldırı girişiminin faili olan gençler, yürüyüşlerine Mezitli Ülkü Ocağı'ndan başladıklarına ve polisin yasa dışı eylem yaptıklarını belirterek dağılmalarını istemesi üzerine, polisle bu gençler adına konuşan kişinin de Mezitli Ülkü Ocağı Başkan Yardımcısı olduğu ifade edildiğine göre, demek ki "dümenciler" Ülkü Ocaklarına kadar sızmışlar!
Allah muhafaza, bu "dümenciler" ya "Hayır" diyen milliyetçiler değil de birtakım istihbarat servisleri tarafından sızdırılmışsa!..
Allah muhafaza, ya kalabalığı tahrik edip, yaptıklarının "vatan, millet, devlet uğruna" olduğuna inanmış gençleri, hayatlarını karartacak bir suça yönlendirmeye kalkarlarsa!..
Kim üstlenecek, son tahlilde herkesin içini sızlatacak böyle bir felaketin vebalini?
***
Madem MHP gibi bir kurumun böyle bir iddiası var...
Keşke diyorum...
Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki olaydan sonra polis "dümenci"yi hemen salıvermek yerine sorsaydı kendisine de öğrenseydik;
Su taşıdığı kimin dümeni?
Keşke...
Silifke ve Mezitli'deki "dümenciler"i dağıtmak yerine toplayıp götürseydi güvenlik görevlileri, sorgulasaydı da anlasaydık;
Kim tezgâhlıyor, "işi yarım bırakıp, ülkücülerin karizmasını da çizdiren" bu dümenleri?
Sahi, güvenlik güçleri olur, yargı olur, devlet erkini kullanan siyasi iktidar olur; biri el atsa da düşürse maskesini, çıkarsa ortaya;
Kim bu dümencilerin efendisi?
***
Şiddete dur de
-----
Şiddetsiz Toplum Derneği, halk oylaması öncesinde yükseltilen gerilim ve yaygınlaşan şiddet diline karşı, yerinde bir uyarı yaptı. Yaymakta fayda var:
"Tam demokrasiyi sağlaması gereken Anayasa; komşuyu komşuya, akrabayı akrabaya, arkadaşı arkadaşa, köyü köye, köylüyü köylüye, mahalleyi mahalleye, işçiyi işçiye, memuru memura, işvereni işverene, işsizi işsize, çiftçiyi çiftçiye, derneği derneğe, gönüllüyü gönüllüye... ana hedef olarak insanı insana, yurttaşı yurttaşa düşman yapmamalıdır."
***
Bakar, geçeriz...
-------
Önceki gece, Yusuf Halaçoğlu'nu Habertürk televizyonundan arayıp yayına davet etmişler. Dün ise yeniden arayıp, özür dileyerek yayını gerçekleştiremeyeceklerini bildirmişler.
"Hayır'lı Konvoy" üyelerinden emekli Amiral Semih Çetin, Temel fıkrasına benzetiyor hadiseyi:
"Temel, İngiltere'den Trabzon'a gelen konuğa şehri gezdiriyormuş. Misafiri, bir yandan çevreyi gezerken bir yandan da birkaç Türkçe sözcük öğrenmeye çalışıyormuş. Bir ağacın yanından geçerken Temel'e sormuş:
- Biz İngilizce buna "tree" deriz, siz ne dersiniz?
Temel hemen cevabı yapıştırmış:
- Biz bir şey demeyiz, yanından geçer gideriz."
Çetin de fıkradan yola çıkarak diyor ki;
"Ülkede basın özgürlüğü kalmadı" diyoruz. Merkez medya "Biz bir şey diyemeyiz işimize bakar, geçeriz" diyor."
***
GÜNÜN İSYANI
---------
FETÖ'yle nasıl da kararlı bir mücadele içinde olduğunuzu filan anlattığınız toplantılarınızda, FETÖ dediğiniz yapıya, siz aynı yolda beraber yürürken bile mesafe koymuş, sizin atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra yaptığınız "haşhaşi" nitelemesini yıllaar yıllar önce yapmış Yeniçağ'a ambargo uygulayıp, FETÖ'yle enseye şaplak kumpas güzellemecisi medya dalkavuklarıyla körler-sağırlar birbirini ağırlar yaptığınız sürece;
İ-nan-mı-yo-rum samimiyetinize!