İstanbul il sınırının geçilmesinin ardından yürüyüşe son iki gün kala Kılıçdaroğlu Tuzla'daki mola yerine ulaştı.
Mola alanında CNNTürk'e canlı yayın konuğu olan CHP Genel Başkanı gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
15 Temmuz programlarına da katılacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu Güzergah üzerindeki vatandaşlardan çok olumlu tepkiler aldığını söyleyerek "Umduğumdan fazlasını buldum. Üstümde sadece adalet yazılı olacak ve İstanbul'a yürüyeceğim demiştim. Bu bir parti yürüyüşü olmayacak demiştim, olmadı da" dedi.
"Motive olmamı sağlayan çok olay var aslında. Yaşlı kadınlar mesela gelip boynuma sarılıyorlar. Küçük çocuğunu alıp gelenler, anneler... Her görüşten insan var. AKP de var MHP'lisi de var CHP'lisi de var... Haksızlığına uğradığını söyleyen herkes geldi.
Çok sayıda başörtülü vatandaşımız da bizimle yürüdü. Her yaşam tarzından insan var yürüyüşte. Tabi başörtüsüz kadınlarımız da var yürüyüşlerini yapıyorlar, yaşlılarımız, gençlerimiz, çocuklarımız var. Bunlar bizi motive ediyor.
Mesela yolda yürüyen bir grup bizi alkışlıyor, aynı gruptan 4-5 kişi de rabia işareti yapıyor. Bunlar arkadaşlar, halk arasında bir kavga yok. Bu yürüyüş izim Cumhuriyet tarihimizin en barışçıl yürüyüşüdür. Bize eleştiriler yapanlar, yuhalayanlar, taş atanlar, gübre dökenler de oldu. Biz hiçbirisini sorun yapmadık"
“DEMOKRASİNİN 'D'SİNDEN NASİBİNİ ALSAYDI”
"Biz bu yürüyüşü yaptık ertesi gün her şey düzelecek diye düşünmüyorum. Şimdi bu yürüyüş demokrasisi gelişmiş bir ülkede olsaydı ve o ülkeyi yönetenlerde demokrasi kültürü olsaydı, düşünürlerdi; bu insanlar 40 derece sıcakta neden yürüyor? Oturup düşünürlerdi, oturup konuşmalıyız. Bizim gibi ülkelerde demokrasi kültüründen gelmeyen insanlar ülkeyi yönetiyorlarsa, yarın sonuç alacağım diye bir hayal peşinde koşamazsınız. Bu kişiler sadece karşısınızda bir duvar olarak dururlar. Partinin genel başkanı diyor ki 'ben lütfettiğim için yürüyorsunuz diyor' Anayasal hakkım ne zaman birinin lütfu oldu? Demokrasinin 'd'sinden nasibini alsaydı bunları söylemezdi. 'Bunlar teröristtir', 1 kişinin burnu bilele kanamadı. Bunlar terörist nedir onu da bilmiyor.
Efendim 'adalet sokaklarda aranmaz'. Peki ben onlara sorayım: Demokrasi sokaklarda aranır mı? 15 Temmuz'da demokrasiyi nerede kazandık. Vatandaşları sokağa kim çağırdı? Bu beyefendi çağırdı? Bu ülkeye adalet gelinceye kadar sonuna kadar mücadele edeceğim. Bedel ödeyecekmişin, hiçbir korkum yok.
Niçin rahatsız oluyor Binali Bey? Ben adalet için yürüyorum. Binali Bey şunu düşünmüyor mu acaba? Sözcü'nün 2 muhabiri atıldı hapse, itiraz edildi, yargıç karar veriyor.... Deliller toplanamadığı için tutukluluklarının devamına... Ben 80 milyon için adalet arıyorum."
BAHÇELİ'YE TEPKİ: "ADALET NEREDE?"
Adalet Yürüyüşü için yapılan eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu, Provokasyon iddiları ve Bahçeli’den gelen tepkiler hakkında da açıklamada bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satıraşları şöyle:
"Yanımızda yürüyen çok sayıda ülkücü kardeşim var. Hiçbir gerçek Ülkücü provokasyona alet olmaz ben bundan eminim. Bir kere ülkücü dediğin adaleti ilke edinir biz adalet için yürüyüşü yapıyoruz. Ben ülkücüler gelecek demedim Ülkücü görünümlü provokatörler gelecek dedim.
İkincisi ben şunu meral ediyorum bu ülkenin neresinde adalet var? İsterse Hükümet’e taşeronluk yapabilir. Bana soruyor “adaleti buldun mu?” Hayır bulamadık onun için zaten adalet yürüyüşü yapıyoruz.
HDP’lilerin yürüyüşe katılması hakkında açıklama yapan Kılıçdaroğlu, FETÖ iddialarına sert tepki gösterdi. Ben FETÖ’nün “arkasından ne olur dön” diye yalvarmadım. Emniyeti askeriyeyi ellerine teslim eden ben değildi. Geçen referandumda Gülen “Gerekirse ölüleri yatağından kaldırın da Kılıçdaroğlu’nda oy versin” mi dedi?
Siz FETÖ’nün terörist olduğunu 17/25’de öğrenmediniz 2004’de söylediler bunu size uyardılar ne yaptınız? “Siz ne istediniz de biz vermedik” diyen bunlar değil miydi? Şimdi gelmiş beni suçluyorlar."
İÇ TÜZÜK VE AİHM KARARI
"AKP ve MHP'nin iç tüzük görüşmeleri ile ilgili olarak, Değişiklikleri henüz görmedim. Ön yargılı değiliz. Ama parlamentoda milletvekillerinin kürsüde çıkıp konuşması lazım. Bizi mecliste konuşturmazlarsa nerede konuşacağız? Adaleti sağlayana kadar bütün alanları zorlayacağız.
Referandum konularına AİHM bakmıyor. Ama bizdeki referandum totaliter bir rejimi öngörüyor. Dolayısıyla demokrasi ağır yaralar almaya başladı, bu bağlamda müracatımızı yaptık. Olumlu karar çıkacağını düşünüyorum.
Eleştirileri saygıyla karşılarım ancak geç gelen bir olay değil. Eğer biz 16 Nisan akşamı sokağa çıkmış olsaydık, toplum zaten çok gergindi, çok sayıda can kaybına neden olabilirdik. Biz sorumlu bir partiyiz. Sorun bizim insanlarımızda değil, sorun YSK içindeki çetede. 1 üye hariç YSK içindeki çetede. O çete yasaya uymadı ve aksine karar verdi. Onların yatacak yeri yoktur. Tamamının atılması lazım. Mühürsüz oy pusulası gerçersizdir diyor, bunlar diyor ki geçerlidir. Neye dayanarak bunu yapıyorsunuz siz?"
"15 ANMALARINA KATILACAĞIZ"
"İki tane 15 Temmuz var. Biri sokağın diğeri sarayın. Sokağın 15 Temmuz'una sahip çıkıyoruz. 249 şehidimiz, 1000'in üstünde gazimiz var. Sonuna kadar sahip çıkmaya kararlıyız. Ama bir de sarayın 15 Temmuz'u var. Darbe girişimini fırsat bilip 20 Temmuz'da sivil darbe yaptılar. Anmalar yapılırsa tabi ki katılacağız.
Yenikapı'ya da gittim tabi ki, 12 madde halinde neler yapılması gerektiğini söyledim. Yenikapı ruhuna ihanet edenler onlar.
Ahmet Şık 'İmamın ordusu' diye kitap yazdı, o zaman içeri aldılar, şimdi sen FETÖ'cüsün diye içeri atıyorlar. Ya akıl mantık, böyle birşey olabilir mi?
Hakimlerin sağlıklı karar vereceğini sanmıyorum. Hakimler hakim değil, savcılar savcı değil. Sadece siyasal iktidarın beklentilerine göre karar veriyorlar. Şu açıklıkla söyleniyor, şu kişiyi şu kadar süre içerde tutacaksın.
Kimse kusura bakmasın mahkemelere güvenmiyorum.
Yeter artık, bu kadar zulüm yapılmaz ki bu millete. Vekil oldun, belediye başkanı oldun, başbakan oldun, cumhurbaşkanı oldun, yeter düş artık bu milletin yakasından.
Saraya 1 kez gittim. Bana yargıyı bağımsızlaştıracağız sözü verdiler. 1 kere toplandık bir daha gelmediler. Şimdi kim yalan söylüyor?
Bu yürüyüş hayatımın en önemli olaylarından biridir. Bu yürüyüş sorumluluğumın ağırlığını bana hatırlatan bir yürüyüştür. Herkesin korktuğu ortamda benim konuşmami ve bedel ödemeyi göze almam lazım. Bu beni lider yapar yapmaz o karar bana ait değil. Bu ülkenin geleceği için bizim mücadele etmemiz lazım. Bu, hak, hukuk ve adalet mücadelesidir.
Bıçak kemiğe dayanmış durumdadır. Görevimizi yapmazsak ülkenin sonu felakettir."