Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kılıçdaroğlu'na TV reklamı sabotajı ve alınacak dersler

Televizyon alanında yeterince hayal kırıklığı yaşayınca gelen tekliflere çoğunlukla mesafeli kalıyoruz. "Hayat yediğimiz kazıkların manzumesidir" diyenler şüphesiz haklı. Büyük heyecan ve şevk ile başladığımız televizyon yayıncılığında bir müddet sonra maddi imkansızlıklar sebebiyle kapanmalara 3-5 defa tanık olduğumuz için "Yoğurdu üfleyerek yeme"ye çalışıyoruz.

Televizyon yayıncılığı pahalı iştir. Dipsiz kuyu gibi ne kadar atarsanız dolmaz. Arkanızda çok ciddi sermaye, resmi-gayri resmi kurum, holding, cemaat yok ise işiniz de zordur. Her şeyden önce ilk bir yıl tek kuruş gelir olmayacağını hesaplayıp cepten yemeyi göze alacaksınız. Hele bir de "Kırmızı çizgileri" niz var ise reklam pastasından pay almanız deveye hendek atlatmaktan güçtür. Dedik ya "Kırmızı çizgi" ya da "Yayın ilkesi..." Bunlara bağlıysanız her gelen reklamı da yayınlayamazsınız. Kılı kırk yarmak vardır işin içinde. Şüphe duymak, endişelenmek ve dikkatli olmak işinizi yavaşlatsa bile ayakta kalmanızı sağlar. Haber bültenleriniz, konuklarınız, dekor için seçilen renklere kadar ayrıntıları hesaplamak zorunluluktur. Zira bu işin rövanşı yoktur.

***

CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu''na televizyon ekranlarına sıkıştırılan reklam ile gözdağı verilmeye, tehdit edilmeye çalışıldı. Toplam değeri 1500 TL olan kuşak reklam Türkiye''nin alternatifi siyasetçinin program arasına bomba gibi yerleştirildi.

Toplam 8 saniye süren reklamda bir de şiddet içiren görseller mevcut. Bir nevi "Bu silahlar her an size dönebilir" tehdidi söz konusu.

Topluma mal olmuş kişiler fotoğraf çektirdiği kişileri, gidip-geldikleri mekanları iyi seçmeli. Referansı, aracısı kim olursa olsun olumsuz ihtimalleri hesaplayarak adım atmalı. Dost acı söyler. CHP yönetiminin bu konuda zaafı meydana çıkmıştır. Oysa aynı CHP, yandaş kanalların bazılarını boykot ederek önemli adım atmıştı.

Bu satırların yazarı yıllardır ekranlardadır. Fakat her daveti kabul etmem. Bazen günlük 5-6 programa katılırken, izlenme oranı fazla olan programları prensip itibarı ile kabul etmem. Geçtiğimiz hafta bir dönem "The Taraf"ta "Kumpas Davalarının Tetikçiliğini" yapan programcılar aradı. "Sizin elleriniz kirli. Aynı havayı bile soluyamam" diyerek reddettim. Yapımcısı, sunucusu kim olursa olsun. Öncelikle kanalın sahipleri ve para kaynaklarını araştırmak gibi huyum var. Zira Canım memleketim "Kara para cenneti" oldu. Kimse balık hafızalı değildir. Türkiye "Sezgin Baran Korkmaz Vakası" yaşadı. Medya''da "Hayırsever iş adamı" olarak şişirilen; karşılığında beleş lüks tatiller, pahalı hediyeler dahası "İş bitirme" adına milyon dolarlar götürenlerin sadece bir kısmı ortaya çıktı. ABD''de gizlilik kararı alınan dava dosyasında Türkiye''de rüşvet alan siyasiler ve medya mensuplarının listesi de patlayacak.

"SADAT" denilen paramiliter kuruluştan haberi olmayan var mı? Sözkonusu reklamın ısrarla Sayın Kılıçdaroğlu''nun röportaj yayınında kullanılması bir Allahın kulunu uyandırmadı mı?

SADAT''la davalıyız. Ne yazsam, televizyonda ne söylesem suç duyurusunda bulunup mahkemeye veriyorlar. Yeni davaya yol açmadan bu kuruluş ile ilgili henüz savcıların harekete geçmemesi kafama takılanlar arasında.

Sonuçta Sayın Kılıçdaroğlu, özürleri; işten atılan üç personelin yeniden işe alınması karşılığında kabul etti. Milletin kürsüsünde SADAT''a ve benzeri yapılara yiğitçe meydan okudu. Bu olay başlı başına bir derstir. Benzerlerinin bir daha yaşanmaması için ne kadar dikkatli olmak zorunda oluşumuzla da yüzleşmiş olduk.

Yazarın Diğer Yazıları