CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, 2019 seçimleriyle ilgili olarak, "İkinci seçimimiz daha var. 50+1'i kabul etmiyorum. En az yüzde 60. Niye? YSK'daki çete dahi bizim başarımıza engel olamasın" dedi. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
26 yıl önce Hocalı'da bir katliam yaşandı. Bakanımızla birlikte sayın Nami Çağan'la birlikte onlara araba götürmüştük. Azeri kardeşlerimizin yanında olduğumu her zaman ifade ediyorum.
Hangi gerekçeyle 480 işçiyi işe başlatmıyorsunuz. Buradan sendikalara da sesleniyorum, neden bütün yükü benim sırtıma yüklüyorsunuz, neden iktidar partisinin karşısında grev kırıcılığına karşı mücadele etmiyorsunuz? Türkiye bu kadar zor bir süreçten geçerken parlamentodan da bir yasa geçirdiler. Özelleştirme kanunu. 14 şeker fabrikası özelleştirilecek. Ben 14 şeker fabrikasında çalışan işçi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin hakkınızı CHP dışında savunan bir tek parti gösterin bana. Sizin hakkınızı hukukunuzu savunuyoruz. Biz yargıya başvurmayalım diye yasal düzenlemeler de yapıldı. Sen neden kendi hakkını savunmuyorsun. Devlet üstüne baskı kurarsa bana haber vereceksin, ben geleceğim yanında kapı gibi duracağım. Yıllarca bu özelleştirmelerin Türkiye'ye ne kadar büyük haksızlıklar yaptığını anlattık. Bitlis sigara fabrikasının kime, ne zarar oluyordu? Aldılar tamamını yabancılara verdiler.
"2019'UN EN TEMEL AKTÖRLERİ KADINLAR OLACAK"
Bir kurultay yaptık, 2 genel başkan adayı çıktı, demokratik şekilde yarıştık. Gençlik Kolları'nda da kurultay oldu. 2 arkadaşımız yarıştı. Kadın Kolları kurultayımız oldu, 2 genel başkan yardımcısı yarıştı, sayın Köse kazandı. Kendisini kutluyorum. Onlarda bir il başkanını bile kulağından tutup kapının önüne koyuyorlar. Hiçbir şey yapmıyorsak dahi bu ülkeye demokrasinin varlığını seçimle ortaya koyan tek parti CHP'dir. Esas konu 2019. 2019'un en temel aktörleri kadınlar olacak. Türkiye'ye demokrasiyi getirecekler. Demokrasi kadar değerli bir şey yoktur. Kim sizi ikinci sınıf yurttaş görüyorsa onlara oy vermeyin. 15 yıldır ülkeyi yönetip de yoksulluğu bitiremeyenlere oy vermeyin. 4 yılda bu ülkede yoksulluğu bitireceğiz.
'6 yaşındaki çocukla evlenilebilir' diye fetva veren, onlara da destek veren iktidara asla ve asla oy vermeyin. '6 yaşında çocuk evlenebilir' televizyonlarda söylüyor. Kimseden ses yok. Çocuklarınızı seviyorsanız, bu anlayışı Türkiye'ye getirmek isteyenlere asla ve asla ödün vermeyin.
Kırsalda kadın erkekten daha çok çalışıyor. Senin çalışmanın önündeki bütün engelleri kaldırmaya söz veren partiye, yani CHP'ye oy ver.
"2019'DA İSTANBUL'U, ANKARA'YI, BURSA'YI, DENİZLİ'Yİ, MERSİN'İ, ADANA'YI ALACAĞIZ"
Çocuk istismarlarına karşı en ağır cezayı getireceğimizi 2 hafta önce dile getirmiştim. Hükümet bu konuda bir çalışma yapıyor, teşekkür ederiz. Önerimizi yerine getiriyorlar. Çocuklarımızı baş tacı edeceğiz. Bir toplumsal barışı, huzuru sağlayacağız. Ailelerin yoksulluğunu tarihe gömeceğiz. Kız çocuklarının okuması için ailelere özel destek vereceğiz. Kız çocuklarının okuması en büyük arzumuzdur. Kız çocuklarını okula gönderen her aileye özel destek verilecektir. Çocuklarınız sadece devlet yurtlarında kalacak ve 1 yıl içinde Türkiye'de yapılmayan bir olayı gerçekleştireceğiz, hiçbir çocuk 'benim yurdum yoktur' diyemeyecek. Taşımalı eğitime son vereceğiz. 2019'daki hedefimiz, yerel yönetimler. İstanbul'u alacağız, Ankara'yı alacağız, Bursa'yı alacağız, Denizli'yi, Mersin'i, Adana'yı alacağız.
""YÜZDE 50+1'İ KABUL ETMİYORUM, EN AZ YÜZDE 60 ALACAĞIZ"
İkinci seçimimiz daha var. 50+1 kabul etmiyorum. En az yüzde 60. Niye? YSK'daki çete dahi bizim başarımıza engel olamasın. Çete, yasa dışı işler yapmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. Mühürsüz oy pusulaları geçerlidir diye karar aldılar mı? Kanuna aykırı mı? Aykırı. Bir araya geldiler mi? Geldiler. Vallahi de billahi de siz çetesiniz. Talimat alan çeteyi de ilk kez görüyorum. Muhalefet şerhi koyan bir kişiye ise saygı duyuyorum. YSK'nın içindeki çetenin dahi bütün oyunlarına rağmen en az yüzde 60'ı alacağız ve bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz.
"BUNLAR HANGİ CEBİR VE ŞİDDETİ KULLANDILAR?"
Biz adaleti, hakkı ve hukuku 80 milyon için değil sadece, bütün dünya için isteyeceğiz. Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Bunlar hangi cebir ve şiddeti kullandılar? Hem cebir hem şiddet diyor. Bunların elinde benim bildiğim kadarıyla sadece kalem var, silah yok. Birisine saldırmadılar, öldürmediler. Niye bunlar cebir ve şiddetten mahkum ediliyorlar? Ben az önce okuduğum gazetecilerin hiç birisi CHP'ye oy vermemiştir ama biz düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız dedik. Karar, saraydan alınan talimatla verilen bir karardır. Yargı, bağımsız değil. Kimisine makam, kimisine mevki, kimisine milletvekilliği sözü veriliyor ve satın alıyor. Satılan yargı, yardı değildir. Satılan hakim de hakim değildir. FETÖ'cü diye suçluyorlar. FETÖ'cü diye gazeteci, baklavacı, sanayici, esnaf, memur, profesör, polis buldun, bir tane siyasi yok mu? Bu aynı menzile yürüyenlere nerede? Nerede bu FETÖ'cüler? FETÖ'nün siyasi ayağını çıkarmayanlar, tarihin en şerefsiz insanlarıdır. Ne istedilerse vereceksin, intikamını gazeteciden alacaksın. Ne cebiri, ne şiddeti kardeşim. Bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Kimse Anayasa Mahkemesi'ni takmıyor. Gücü siyasi otoriteden alıyorlar. Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu. Ergenekon, Balyoz yayınlanmamış kitabından hapse atıldı, 20 Temmuz darbesi oldu, aynı Ahmet Şık şimdi bu kez FETÖ'cü diye içeride. Mahkemedeki hakim karşısındaki dik duruşu ve onuru için içeride.
GAZETECİ DENİZ YÜCEL'İN TAHLİYESİ
Bir başka konu Deniz Yücel olayı. Deniz Yücel, geçen yıl gözaltına alındı, 14 gün gözaltında kaldı. 365 gün, çoğu hücrede olmak üzere hapis yattı. 366. gün 3 sayfalık iddianame hazırlandı, mahkemeye çıkmadan tahliye edildi. Aynı gün Almanya'ya geri gitti. Deniz Yücel'in tahliye olmasına sevindim. Ama ben sizi biraz geriye götüreceğim. Deniz Yücel için ne dediler? Erdoğan konuşuyor, "Bu adam terörist, gazeteci değil." diyor. 26 Mart 2017'de, "Merkel'e dedim ki, sayın şansölye o gazeteci değil, terörist" demiş. 13 Nisan 2017'de, "Kesinlikle, ben bu görevde, bu makamda olduğum sürece asla vermeyeceğiz" diyor. "Bu tam bir ajan, terörist bu" diyor. Tahliyeden sonra yaptığı açıklama Deniz Yücel'in, "Cezaevinden çıkarken şöyle bir karar verildi. Tutukluluk haline devam kararı. Bugün aldım, ama yine de çıktım" diyor. "Bu arada niye çıktım, niye tutuklandım hala bilmiyorum" diyor. Siz alıyorsunuz, ülkenin en tepesinde koltuğa oturan kişi "bu ajandır" diyor. Bırakılıyor, uçağı geliyor, gidiyor. Teröristse, ajansa niçin serbest bırakıyorsun bir ajanı. O zaman sana bu bilgiyi kim verdi? Seni kim aldattı sevgili Erdoğan. Bunlarda ahlak var mı? Din, vicdan var mı? Erdem Gül'ün eşinin yurt dışına çıkış yasağı var. Eşinin ne günahı var. Bir yerlerden telefon gelince, yurt dışına çıkışa izin veriyorsun, süratle tahliye ediyorsun. "Ben bu görevde kaldığım sürece asla vermeyeceğiz" diyor. Ben de sandım ki kendisi istifa etti de Deniz Yücel serbest bırakıldı.
365 gün bir gazeteci iddianamesiz hapiste niye tutuldu? Büyükada'da sivil toplum kuruluşları bir toplantı yapıyorlardı. 8 kişi hakkında tutuklama kararı çıktı. 2'si Alman ve İsveç vatandaşı. Onları da suçladılar. Nasıl oldu da bir süre sonra serbest kaldılar? Bu çifte standart hukukun neresinde var.
İki Rus casusu Rusya'ya iade ettiler. Niye iade edildi, talimatları ile insanlar öldürülmüş? Oturduğu koltuğu beş paralık etti. İtibarsız hale getirdi. O koltuğu sen itibarsız hale getirirsen, Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını yerle bir ediyorsun. Bir de dönüp diyorsun ki bizde yargı bağımsızdır. Saraydan talimat diyordum defalarca, bütün kanıtları bunlar.
Biz neden adalet yürüyüşünü yaptık? Siz kadıyı satın almışsanız adaleti öldürürsünüz.
TİLLERSON GÖRÜŞMESİNE ELEŞTİRİ
Bu ülkenin için bekası için mücadele veriyorlar. Erinden komutanına kadar ordumuza müteşekkiriz. Onu zaten peygamber ocağı olarak biliyoruz. Onlar aynı zamanda Mustafa Kemal'in askerleri, Mehmetçikleri. YPG dolayısıyla hükümet ABD'yi en ağır şekilde eleştirdiler. YPG'ye destek veriyor dediler, FETÖ'ye destek veriyor dediler. Haklılar. Egemen güçlerin buluştuğu bir yerde aklınızı kullanmadan oyunun parçası olursanız siz kaybedersiniz. Belli bir kararı alırken oturup bütün ayrıntılarını düşünmek zorundasınız. Bölge sadece bizim bölgemiz değil. Birden fazla egemen gücün vekalet savaşlarının yapıldığı bölgeye dönüştü. Tillerson geldi, 3.5 saatlik görüşme yaptı. Türkiye-ABD ortaklığı adında ortak açıklama yapıldı. Metinde Amerika Afrin operasyonumuza açık ve şartsız destek veriyorum demiyor. PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak görmüyorum diyor. Ağır silah vermediğini söylüyor, silahları toplamayacağını da söylüyor. Siz bunun altına hangi gerekçeyle imza attınız. Yarın çıkıp diyecek ki Tillerson da bizi aldattı. Demografi değişti, bunların dünyadan haberi yok, bizimkilerin de yok. Biz bu değişikliklere karşı duyarlı olacağız diyorlar. 3.5 saatlik görüşme yapıldı. Bir ülke kendi mevkidaşı ile görüşebilir. Peki, siz bir başka ülkenin Dışişleri Bakanı ile 3.5 saat görüşüyorsunuz. Dünyada tercümanlık yapan bir başka bakan yoktur bizim dışımızda. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir tek görevli bile yok. Tutanak tutulup tutulmadığını da bilmiyoruz. Notlar alınır, banta alınır devletin arşivine alınır. Büyük bir ihtimalle Zarrab, Halk Bankası görüşüldü, onlar duyulmasın diye bunu yapıyorlar.
Amerika'nın ve Rusya'nın egemenliğinden kurtulun, o çekim gücünün biraz dışına çıkın. İlla emperyalist güçler gelecek onların eşliğinde biz bunu yapacağız. Onların eşliğinde barışı getiremezsin. Silahı veren kim? Ya Rusya ya Amerika. Toplanın 4 devlet, oturun konuşun.
Ne zaman bu meseleler ilişkilerimizde çatışmaya yol açtıysa hep birlikte bedel ödedik. Bedeli ödeyen Türkiye. Söz verdiğin halde istifa etmiyorsun.