Kılıçdaroğlu Uğur Dündar'a ağır mektup yazmıştı. Dündar'a övgüler yağdırdığı 7 dakika 46 saniyelik videosu ortaya çıktı

Kılıçdaroğlu Uğur Dündar'a ağır mektup yazmıştı. Dündar'a övgüler yağdırdığı 7 dakika 46 saniyelik videosu ortaya çıktı

Geçtiğimiz günlerde Uğur Dündar ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki ‘açık mektup’ kavgası yaşanmış, taraflar birbirlerine ağır ifadeler kullanmıştı. Tartışmaya medyadan ünlü isimler de dahil olurken sosyal medyada Kılıçdaroğlu'nun yıllar önce Dündar'a övgüler yağdırdığı 7 dakika 46 saniyelik videosu paylaşılmaya başlandı.

Uğur Dündar’ın 14 Mayıs seçimlerinde aday olan Kılıçdaroğlu için ‘tarih sizi affetmeyecek’ ifadeleri tartışmalara sebep olmuştu. Kılıçdaroğlu uzun bir ‘açık mektup’ yazarak Uğur Dündar’a geçmişte neler yaptığını bir bir anlatmıştı.

Ancak sosyal medyada viral olan bir videoda Kılıçdaroğlu'nun Dündar'ı övdüğü anlar yeniden gündem oldu.

Söz konusu videoda Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullanıyordu:

"EN ZOR KOŞULLARDA EN CAN ALICI NOKTAYA DEĞİNEN KİŞİNİN ADI UĞUR DÜNDAR'DI"

Uğur Dündar'ın gençliğinde, televizyon siyah beyazken onun programlarının karşısında sadece ben değil, hepimiz büyük bir dikkatle oturur izlerdir. Onu burada gördüğümde anılarım canlandı. Gerçekten de en zor koşullarda gazeteciliğin hakkını teslim eden bir yiğitti o. Onun hakkını teslim etmek tabii bana düşmez. Onun hakkında teslim edecek olanlar sizlersiniz. Çünkü o sizler için mücadele etti. Sizler için kavga verdi ve gerçekten de en zor koşullarda, (darbeler yaşandı, sıkıyönetimler ilan edildi, idamlar oldu, az önce burada gerçekleri seyrettiğimiz gıdadan kadın ticaretine, böbrek ticaretinden tutun vergi kaçakçılığına kadar bütün alanlarda, bütün yerlerde) en can alıcı noktaya değinen kişinin adı Uğur Dündar. Hakkını teslim edelim.

"TARAFSIZ KİŞİ OLARAK UĞUR DÜNDAR’I SEÇTİK"

Bir vergi kaçakçılığı olayı söz edildi olayından söz edildi burada. Halil Bezmen ile o fabrikada genç bir hesabı çalınırken araba yapan kişilerden birisi de bendim. Daha sonra parlamentoda tartışmalarımız oldu. Onu burada da izlediniz. Tartışacağımız arkadaşımın tarafsız bir kişinin olmasını istedim ve ikimiz tarafsız kişi olarak Uğur Dündar’ı seçtik. Parlamento tarihinde ilk kez Uğur Dündar ve ben milletvekillerinin basın toplantısı yaptığı yerde ortada oturduk ve biz ikimiz tartıştık. Daha sonra başka bir programda bu kez stüdyoda yine Uğur Dündar'ın olduğu bir ortamda tartıştık.

"İKİ RAKİBİN DE GÜVENDİĞİ BİR KİŞİ VAR VE ONUN TARAFSIZLIĞINA İNANDIĞI BİR KİŞİ VAR O DA UĞUR DÜNDAR"

Bu şu anlama geliyor. İki rakibin de güvendiği bir kişi var. Ve onun tarafsızlığına inandığı bir kişi var. O kişinin adı Uğur Dündar. Bunu elde etmek kolay değil gerçekten de kolay değil. Gazetecilik bir kamu görevi. Hani anlatırız ya “yasama yargı yürütme.” Çağdaş demokrasilerde 4. etkenin adı medyadır. Medyayı Medya yapan, medyayı güçlü kılan halkın desteği. Eğer halkın sorunlarına iyi bilirseniz, o sorunları çözme iradesine sahip olan kişiye götürürseniz, haber olarak götürürseniz, belgesel olarak götürürseniz ekranlara götürürseniz ve sorunu çözdürürseniz o zaman gazeteci hayatının en mutlu gününü yaşar. Çünkü o sorunu yakalamıştır. Ayrıntılarını kamuoyuna aktarmıştır ve sorunu çözmesi gereken makam sorunu çözmek zorunda kalır. Bu nedenle gazetecilik bir kamu görevidir. Dolayısıyla Sayın Uğur Dündar'ın bir gazeteci olmanın ötesinde halkın temsilcisi, halkın sorunlarını dile getiren, her türlü şiddete rağmen doğru haber yapmaktan geri adım atmayan bir kişidir.

ttt.png

KILIÇDAROĞLU’NUN BU SÖZLERİNE UĞUR DÜNDAR’DAN YANIT

Kılıçdaroğlu’nun yıllar önce kullanmış olduğu bu sözlere Uğur Dündar sosyal medya hesabından şu ifadeleri kullanarak yanıt verdi:

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, daha dün diyebileceğimiz yakın bir tarihte, Uğur Dündar'ın ne kadar yiğit ve dürüst bir gazeteci olduğunu, onun mesleğinin ilkelerinden asla taviz vermediğini ve bu uğurda -darbe dönemlerinde bile- baskılara, hatta uğradığı şiddete karşı her şeyi göze alarak direndiğini bakın nasıl anlatmış... Duyduklarınıza inanamayacaksınız. Ben halâ gerçek Kılıçdaroğlu'nun bu olduğuna, sosyal medyadan yazılan mektubun X hesabını ele geçiren kötü niyetlilerce kaleme alındığına inanmak istiyorum. Başka söze gerek yok, çünkü Kemal Bey her şeyi tane tane ve çok net anlatmış. Lütfen okuyun ve bu tarihi belgeyi herkesle paylaşın...

qr4eg.png

NE OLMUŞTU?

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uğur Dündar’a yazdığı açık mektubunda şu ifadeleri kullanmıştı:

qqqqqqqqq.png

“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim!

Sayın Uğur Dündar'a açık mektubumdur…

Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin "Bizim Uğur"u, TRT Genel Müdürü…

Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan'ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…

"Gün geçmiyor ki" cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; "İnadına mini etek, inadına dekolte" sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…

Sağlık skandalı haberi adı altında "Tesettür Faciası" başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük "fedakarlıklar" yapan, andıçların Uğur Dündar'ı…

Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine "şanlı şanlı" döner Uğur Bey.

Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi'ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.

1960'lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…

İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…

Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.

Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!

Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6'lı masanın liderleri ile yaptık.

Nasıl yaptığımızı da anlatayım.

Berkin Elvan'a da ağladık, Eren Bülbül'e de...

Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de...

Deniz Gezmiş'le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…

Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…

Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük.

Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…

Pislikler döküldü yürüdük...

Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için "Yakın o evi" dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.

Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.

Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!

Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.

Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.

Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.

Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6'lı masa bileşenlerine "siyasi rüşvet aldınız" imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!

k1.png

k2.png

k3.png

UĞUR DÜNDAR AÇIK MEKTUBA YANIT VERMİŞTİ

Uğur Dündar, Twitter hesabından paylaştığı açık mektup yanıtında şu ise ifadeleri kullanmıştı:

udd.png

“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,

Bana açık mektup yazmışsınız.

Ancak kullandığınız kaba üslubun yanı sıra, mektubunuzun iftira ve yalanlarla dolu içeriğini okuyunca

"Acaba Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun X hesabı kötü niyetli birilerince ele geçirilmiş olabilir mi?" diye düşünmekten kendimi alamadım.

Zira size hakaret etmedim, iftira atmadım, kişilik haklarınıza saldırmadım, özel hayatınıza lâf etmedim.

Sadece yerel seçim sonuçlarının, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kendi adaylığınızı dayatmak yerine,

Sayın Ekrem İmamoğlu veya Sayın Mansur Yavaştan birini aday göstermiş olsaydınız, onların seçimi rahatlıkla kazanabileceğini gösterdiğini belirttim.

Bunu sadece ben söylemiyorum, sokaktaki hemen herkes ifade ediyor.

Ayrıca 39 milletvekili armağan ettiğiniz bazı masa ortaklarınızın son seçimlerde yüzde 1'lik oy oranını bile tutturamamaları da bu görüşü doğruluyor.

Bunda kızıp köpürecek ne var?

Sayın Kılıçdaroğlu hırçınlığınızı anlıyorum.

Zira sizin Sayın Tayyip Erdoğan'a karşı girdiğiniz tüm seçimleri kaybetmiş ve CHP'nin oy oranını yüzde 25'e sabitlemiş olmanıza karşın, Sayın Özgür Özel, Genel Başkan olarak katıldığı ilk seçimde

bu yüzde 25'lik cam tavanı paramparça ederek partisini yüzde 38 oyla 1. yaptı.

Yani sizin gitmenizle başlayan değişim, zafer kazandı.

Sayın Kılıçdaroğlu, yazdığınız kin ve öfke dolu satırlarla

sizin genel başkan seçildiğiniz günden beri bana yapıştırılmaya çalışılan "Kılıçdaroğlu'nu Uğur Dündar parlattı. Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek ile açık oturum yaparak onun önünü açtı" YAFTASINI YALANLAMIŞ OLDUNUZ!

Beni gereksiz yere töhmet altında kalmaktan kurtardınız.

Kemal Bey, Size karşı hiçbir kötü düşünce ve davranışta bulunmadığım gibi Sayın Ekmelettin İhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı gösterme gafletinizde bile, AKP'ye karşı sizi destekledim.

Ama CHP'yi kuruluş felsefesinden, Atatürk'ün çizdiği rotadan uzaklaştırma ve sağcılaştırma çabalarınızı da eleştirdim.

Kemal Bey, Hırs ve kinle kaleme aldığınız satırlarda farkına varmadan kendinizle çeliştiğinizi de görmemişsiniz.

Öyle ya mektubunuzu okuyanlar şöyle düşünmezler mi?

"Ey Kemal Kılıçdaroğlu madem Uğur Dündar kötü bir gazeteciydi, neden en kritik zamanlarda röportaj için hep onu seçtiniz?"

Hırsınız size YALAN DA SÖYLETMİŞ.

TRT Genel Müdürü...demişsiniz!

Ne 12 Eylül döneminde, ne de öncesi ve sonrasında TRT Genel Müdürü olmak, aklımın ucundan dahi geçmedi.

Çünkü büyük başarıyla yaptığım ve beni yıllarca "Türkiye'nin en güvenilir kişisi seçtiren" bir işim vardı.

Yalanlarınız bununla da sınırlı kalmamış.

Sevgili arkadaşım Tarık Akan'ı da hırs ve kininizi kusmaya alet etmişsiniz.

Merhum Tarık ile arkadaşlığımız gençliğimizde kavga ile başladı. Ama sonra çok iyi iki dost olduk. Bunun en yakın tanığı da Tarık'ın yakın arkadaşları ve sevgili Müjdat Gezen'dir. Ayrıca vefatından sonra Tarık'ın isminin, yaşadığı Bakırköy'de ki Özgürlük Parkı'na verilerek TARIK AKAN ÖZGÜRLÜK PARKI olması için çok uğraştım. Keşke siz de CHP Genel Başkanı olarak bir omuz verseydiniz de başarabilseydik!

Ayrıca bana karşı yaptığınız sert çıkışı, yıllarca yenildiğiniz AKP iktidarına karşı gösterebilseydiniz.

Sayın Kılıçdaroğlu,

X hesabınızın kötü niyetli kişilerce ele geçirilmiş olabileceğini düşündüren bir başka husus da 28 Şubat'taki haberlerimle ilgili olarak "muhbir" ağzını kullanmış olmanız.

Kemal Bey,

Hayatım boyunca yaptığım tüm haberleri getirin, altına yine imzamı atayım.

Zira vicdanen duvara yatak resmi yapıp karşısında mışıl mışıl uyuyacak kadar rahatım.

Yanlışım olmuş mudur, binlerce haber içinde bir iki tane olabilir. (Onun da hesabı mahkemelerde sorulabilirdi.)

Kemal Bey, Çok şaşkınım.

Zira yapmanız gereken bana yalan ve iftiralarla saldırmak değil "Ben neden daha önce çekilip CHP'nin önünü açmadım" diye sormak olmalıydı.

Bakın Sayın Özgür Özel, Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Mansur Yavaş ile diğer başarılı başkanlar zafer kazanıp tarih yazdılar.

Siz ise "Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiren makosenli genel başkan" olarak tarih oldunuz!..

Saygılarımla,

u1.png

u2.png

u3.png

İlgili Haberler