Kılıçdaroğlu''nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Ülkeyi 19 yıldır yöneten iktidar ülkeyi nereye taşıdı. Hal huzur içinde yaşamak istiyorsak bunun sebebini araştırmamız lazım. Neden bir ekonomik buhranın eşiğine geldik. Hangi siyasal partiler Türkiye’nin geleceğini düşündü öneriler getirdi. Ama hangi parti “Dediğim dedik” diyerek ülkeyi bu hale getirdi. Ülkemize, ailemize, çocuklarımıza karşı sorumluluk duyuyorsak bunu masaya yatırmak zorundayız. Evde, lokantada, tarlada, sokakta, caddede konuşmak zorundayız. Oturup konuşamazsak kimin doğru olduğunu nasıl öğreneceğiz.
19 yılın sonunda on milyonlarca kişi işsiz ise, milyonun üzerinde üniversiteli işsizse oturup düşünmek zorundayız. 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi. 19 yıl önce konuşmadığımı pek çok sorunu neden şimdi konuşmaya başladık. Neden bu ülke “Dediğim dedik” mantığı ile yönetiliyor. Oy kullanan her vatandaşa sorumluluk düşüyor. Eğitim sistemine bakın Allah aşkına. 19 yılın sonunda 21. Yüzyılın Türkiye’sinde 2 milyonun üzerinde öğrenci EBA’ya ulaşamıyorken ne sınavı yapacaksın.
Devleti yönetmek sorumluluk üstlenmek demektir. “Ben devleti dilediğim gibi yönetirim benim hiçbir sorumluluğum yok” sorumlu kim Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Devleti yöneteceğim kararları ben alacağım yanlış bir şey olduğunda “Türkiye Cumhuriyeti devleti sorumludur.” Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilktir. Tek başına devleti yöneten kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini beceriksizlikle suçluyor. Nasıl bir siyasi yapıyla karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz için anlatıyorum. Böyle bir yönetimden hayır gelmez. Gelmiyor da zaten. Sadece eğitim mi hayır!
Dış politika ekonomi. Hangi ülkeyle barış içindeyiz. Suriye’ye bakın. Öyle bir esip gürlediler ki. “24 saat içinde Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” Ne oldu. 4 milyona yakın Suriyeli şimdi burada. Ne işimiz vardı Suriye’de. Şu soruyu vatandaşlarımız, şehitlerimiz, emekliler adına, EYT’liler adına öğrenmek isterim. 40 milyar dolar para harcadınız. 40 milyar dolar, esnafa, çiftçiye, sanayiciye verilseydi ne olurdu? Ülke abad olurdu. Bu soruları sormak zorundayız.
Esip gürlemenin bir anlamı yok. Doğrulara tahammül edemiyorlar, günlüklerinden hakareti ayırmıyorlar. Akılla, bilgiyle, erdemle yönetilir devlet. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez. İntikamı etkin kılarsanız devlet devlet olmaktan çıkar. Devletin dini adalettir. Adalet olmadan hangi devletten bahsedersiniz. Milli Eğitim’e gelince para yok. Neden yok arkadaş. “İlla benim dediğim gibi olacak” olmaz arkadaş olmaz.
Bugün yaşanılan tablo bunu göstermektedir. Kim adaletsizliğe uğradıysa, bize oy versin vermesin, bizi sevsin sevmesin onun hakkını savunmak zorundayız. Hava Harp Okulu öğrencileri yıllardır hapisteler. 15 Temmuz’dan sonra bunlar içeri alındılar. Öğrenci bunlar kampta eğitim yapıyorlar. Bunları bindirip geliyorlar. Komutan talimat vermiş, öğrenci “Ben seni dinlemiyorum” diyebilir mi hayır. Şimdi bu öğrenciler müebbetle yargılanıyorlar. Bazı komutanlara 15 yıl hapis.
Söylüyorlar “Bize emri veren komutanı tanıklık yapsın.” Mahkeme kabul etmiyor. Şahitler “Bunlardan zarar görmedik” diyor. Ama hala yargılanıyorlar. Öğrenci ne zamandır darbe yapma gücüne sahip. Aileleri de onlar da perişan. Kim haksızlığa uğrarsa biz onların yanında olacağız.
Bu topraklarda babasının dedesinin mezarları olan kimse terörü savunamaz. Masum insanların öldürülmesi asla kabul edilemez. Sadece bizim ülkemizde de değil. Teröre karşı ortak mücadele edilmesi lazım. Her yerde söyledik; terör kimden gelirse gelsin teröre karşı mücadele bizim görevimiz. Mücadele edeceğiz, yurt dışına gideceğiz karşı çıkan oldu mu hayır. Teröre karşı mücadele ciddi bir olaydır. Yurt dışı destekleri var finans kaynakları oralardan sağlanıyorsa Türkiye devletinin bir görevi var. Bu finans kaynaklarını kesmek. Bu yapıldı mı? Bu konuda çaba harcandı mı? Terörün beslendiği bütün kaynakları kesmek, uluslararası arenada boy göstermek zorundasınız.
Gara’da bir operasyon yapıldı. Sonrasında bize geldiler. Meclis’te aktarılan bilgilerin aynısı bize verildi. Sonrasında grup toplantısında 5 soru sordum. 5-6 yıldır bunlar teröristlerin elinde neden ilgilenmediniz. Terör örgütü ele başından mektup aldınız “Bize oy verin diye” Kendi partiniz için mektup alıyorsun, evlatlarımızı teslim almak için mektup almıyorsun. Neden? Ben bu soruyu sormak zorundayım. Dostum dostum dediğin Trump bir telefon açtı papazı verdin. Ya hu o zaman neden bizim de evlatlarımız var demedin?
Ben bu soruyu sormak zorundayım. STK’lar ile iletişime geçebilirdin. Yapmadın neden yapmadın? Sonra kalkıp dedin “Operasyon başarısız oldu” Kim sorumlu? Erdoğan sorumlu. Asker siyasetin emrinde. İki yüzbaşı ve bir askerimiz ayrıca şehit oldu. Bu operasyon yanlış bir operasyondur. Biz bunu söyledik, bir sürü hakaretler. Bu sorulara hala cevap almış değilim. Bana hakaret edeceğine çık bu sorulara cevap ver.
Veremiyorsun! Daha acı olanı ise bu olayın sorumlusu elbette “Bu operasyonun sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.” Yeni doğan çocuk, manav, esnaf neden sorumlu. Onlar mı yönetiyor bu devleti. Ortalıkta “Ben başkomutanım” diye afilli afilli gezmiyor muydun?
TSK’nın kullanılmasına Erdoğan karar verir ben karar veremem. Mısır’da öldürülen esma için ağladı, ağlayabilir. 16 şehidimiz için güldü ya. Aklım almıyor ya.
Ben bunları söyleyince de akla alınmayacak bütün hakaretleri ediyor. Devlet yönetilmiyor. Devletin yönetilmediği sadece buradan değil… Ekonomide de yönetilemiyor. Damadı Bakan yaptı, hazineyi, Merkez Bankası’nı teslim etti. Yönetemiyor, kayınpeder söylüyor damat yapıyor. 128 milyar dolar buharlaştı.
Bu milletin parası o 128 milyar doları kime sattın? Şu ana kadar cevap yok. Meclis’e araştırma önergesi verildi. Reddedildi. Kendisine Milliyetçi diyen bir parti de reddetti, araştırılmasın dedi.
Çiftçiye, esnafa, manava, emekliye sordum 128 milyar dolardan sana bir şey düştü mü? Yok. Nereye gitti bu para? Damat yok ortada, damadı görevden aldı. Damadın görevden alındığını açıklayacak televizyon bulunamadı. Hepsi korkudan hazır duruşta. Birkaç gazete televizyon hariç; “Damat istifa etti diyemediler” Damadın başarısında çıldırıyorlar diyor. Ne başarı ne başarı. Başarılıysa neden görevden aldın. Alma görevden. 128 milyar doları senin talimatınla bir avuç insana peşkeş çeken Merkez Bankası başkanını da görevden aldın.
Neden kıskanıyorsunuz diyor. Kıskanmıyoruz, kıskanacak bir şey mi var. 128 milyar doları ne yaptın Sayın Erdoğan, tekrar soruyorum ne yaptın? 128 milyar dolar buharlaştı eksi 50 milyar dolar rezerv kaldı. Sormadığımız zaman işçinin, esnafın hakkını savunabilir miyiz?
Hadi bana açıklamıyorsun. Vatandaş, esnafa, çiftçiye açıkla. O Parayı size verdik de bir baksınlar kendilerine 5 lira düştü mü? Bunu sormak zorundayız. Öyle bir noktaya geldik ki yönetim güven vermiyor. Plağı değiştirdiler şimdi faiz yükseliyor. İster faiz ister dolar yükselsin kazanan tefeciler oluyor. Döviz yükselmesin diye 128 milyar doları heba ettiler. Bankadaki mevduatın yüzde 58’i hala döviz vatandaş korkuyor. Ya hu şu 128 milyar doların 50 milyar dolarını Tank Palete verip Katar’ı oradan çıkarsanız olmaz mıydı? İstanbul Havalimanı’nın kira bedelini ertelediler. 2020-2021’i de erteliyorlar. Oturmuş “Biz ödemeyeceğiz diyorlar” Esnafa gelince aslan, bunlara gelince tipik bir kedi.
1 milyon 300 bin esnafa 7 milyar veriler. Bunların kira ertelenmesi 18 milyar lira. Bunlar 5 kişi esnaf 1 milyon 300 bin kişi. Bunlara gidip oy verirsen iki elim iki yakanda olur arkadaş. Ben senin hakkını savunuyorum. Esnaf Türkiye Cumhuriyeti Devletinin orta direğidir. Bizim kadar sıkıntı yaşan esnaf başka hiçbir ülkede yok.
Bunlardan biri Kanal İstanbul ihalesine katılmak ister. Soygun düzeni. Soyguncuları besleyen Sarayda oturuyor. 1 milyon 300 bin esnaf derdim çözülsün diye bekliyor. Esnafınkini 5 ay ertelediler üzerine bir de faiz eklediler. Bunlarınki nasıl ertelendi doğru düzgün açıklama da yapılmıyor. Katar sevdaları da vardı bunların bir kişiye 90 milyon dolar indirdiler. Doları da 5 TL’ye sabitlediler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletine rest çekiliyor; resti görüp gereğini yapılıyor. Sandık er ya da geç önümüz gelecek. Biz demokratik yollarla halkın başına dert olan iktidarı göndereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştirip, farklı görüşleri olan siyasi partilerle beraber bir dikta yönetimini sandıkta yeneceğiz ve onları göndereceğiz.
Kongreler yapıyorlar lebalep dolu onların değimleriyle. O kongrelere Covid-19 gitmiyor. Esnaf dükkanını açınca ama oraya covid gidiyor. Bunun tespitini kim yapıyor Sayın Erdoğan. Kongreler lebalep dolu iki kişi lokantaya gidip yemek yesin yok olmuyor. Esnafın hali perişan. Bir çalışma diyor ki; lokantacılar esnaf 16 gün para girmezse bunlar batar. Kaç 16 gün geçti. Hiç kimse umutsuz olmasın değiştireceğiz. A partili, B partili, Egeli, Akdenizli hep beraber huzur içinde yaşayacağız. Esnafın, çiftçinin borcunu sileceğiz.
Öğrencilerin de kredi borçlarını sıfırlayacağız. Hortumcular 19 yıldır yeteri kadar beslendiler. Paralarını yurt dışına götürdüler. Paraları İngiltere’de, Katar’da vergi cennetlerinde. Esnafları destekleyeceğiz ve huzur içinde yaşayacağız. Sağlık Bakanı katıldığı bir programda açıklıyor. Diyorlar ki; Sinovac’ın getirilmesinde AKP’ye yakın bir şirket var mı? Bakan aracı yok diyor. Bir aracı var, fatura üzerindeki ismi “Keymen” 9 Şubat 2021 tarihine kadar 10 milyonu aşkın doz aşı Türkiye’ye getirildi. Devlet Malzeme ofisi Keymen’e 121 milyonu aşkın para ödedi. 2020 tarihinde Esenboğa gümrüğünde geçen aşılar.
Gümrükten geçen 1 milyon 298 doz aşı. Gümrükten çekiliyor. Keymen tarafından Devlet Malzeme ofisine veriliyor. 1 milyon doz aşı ücretsiz. 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz verilmiş. Ücretsiz olarak ithal edilen her bir doz aşı 12 dolardan fatura etti mi etmedi mi? 12 milyon doları aldı mı almadı mı?