CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, ABD Başkanı Biden’ın telefonu sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktığını söyledi.
Kılıçdaroğlu ayrıca dolar kurundaki 1 liralık artışın devlete maliyetinin 145 milyar lira olduğunun altını çizdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından bazı detaylar şöyle:
Vatandaşlarımın zor durumda olduğunu biliyorum. Neden sesiniz daha gür çıkmıyor diye sitem ettiklerini de biliyorum. Biz sesimizi çıkaracağız ama 25 milyonu artırmak şartıyla. Bugün şikayet eden, AK Parti'ye oy veren kardeşimi birinin ziyaret etmesi lazım. Diğer arkadaşımın da konuşması lazım.
Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Benim sıkıntım varsa, benden zor durumda olan vatandaşın da sıkıntısı var. O zaman o sıkıntıyı bile bile kendisine verilen sözlere kanarak ve 'biz size çok güzel Türkiye armağan edeceğiz' diye yola çıkıp soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara asıl oy verenlerin ders vermesi gerekiyor.
Biz, partimizin geleneği, kim dara düşerse onun kimliğini, inancını, görüşünü sorgulamadan onların yanında oluruz.
“GAZETECİ YAZDIKTAN SONRA CEZAEVİNE KOYUYORLAR”
Cezaevlerimiz tıka basa dolu. Siyasi gücü olanlar adamını bulup çıkıyorlar. Gazeteci yazdıktan sonra yeniden cezaevine koyuyorlar.
Milletvekili Can Atalay hala içeride. Merdan Yanardağ... Mahkumiyet kararı yok hakkında ama içeride. RTÜK, TELE1'e ceza yağdırdı. Bunlar, antidemokratik ülkede karşılaştığımız olaylardır. Bizi yıldırmayacak. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.
2019'da bunlar parlamentoya adli reform getirmişlerdi. Temel hedef şuydu, 'haber amacıyla, eleştiri maksatlı açıklamalar suç kabul edilemez'. Ama şu an suç kabul ediliyor. Basın hürdür, sansür edilemez. Dünyanın bütün demokrasilerinin kabul ettiği temel ilkedir.
“BIDEN TELEFON ETTİ ERDOĞAN İSVEÇ’E ONAY VERDİ”
Türkiye Cumhuriyeti NATO üyesidir. NATO’da kararlar oybirliği ile alınır. Bir ülke NATO’ya üye olmak istiyorsa tüm üyeler kabul oyu vermelidir.
İsveç terör örgütü üyelerini tuttuğu için, ‘Asla üye olamazlar’ diye ifadeler kullanıldı. İsveç geri adım atmadı, tam tersine kutsal kitabımızı yaktılar. Ona da yeterince tepki göstermediler. Biden Erdoğan’a telefon etti ve Erdoğan ‘evet diyeceğiz ve Meclis’e getireceğiz’ dedi.
Bir devleti yöneten kişi, onuruyla hayatta kalan bir devlet böyle yönetilir mi. Dün söylediğinizi bugün neden yalıyorsunuz? Biden telefon etti. Eminim derhal esas duruşa geçip ne emrediyorsunuz demiştir. Kardeşim bunlar senin dediklerini yaptılar mı? Dün hayır diyordun bugün neden evet dedin.
İsveç AB için Türkiye’ye destek verecek. Dünya’dan haberi yok. AB ayrı NATO ayrı. Yalan üzerine dış politika oluşturuyorsunuz. Bu kabul edilebilecek bir şey değil arkadaşım.
84 milyona demokrasiyi getiriyor musun? Demokrasinin yolu, AB’nin yolu Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay bunlardan geçiyor sen bunları serbest bırakacak mısın?
“BÜTÜN ANNLELERİN BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERRİ VARDIR”
AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan tweet attı diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağına söz verdin mi?
AB’nin yolu Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Galatasaray Meydanı’nda annesinin babasının, çoluğunun çocuğunun hakkını arayan cumartesi annelerinden geçiyor. Sen bunların haklarını teslim edecek misin? cumartesi annelerinin yolunu hepimiz gözlemek zorundayız. Hiç kimse evladının faili meçhul bir cinayete kurban gitmesini istemez. Anneler annedir. Bütün annelerin başımın üstünde yeri vardır.
Ben merak ediyorum Meclis’e ne diyecekler bunlar. Devler adaletle yönetilir diyoruz. Devletin dini adalettir diyoruz. Bunu sadece ben söylemiyorum. Tarihte binlerce kişi söylemiş.
Devlet adaletle yönetilir. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde haksızlıklar, hukuksuzluklar olur.
Bir Allah'ın kulu çıkıp bu memlekette adalet vardır diyorsa gelsin beni ikna etsin. Adım gibi eminim bu memlekette adaletin olmadığını herkes biliyor.
“SATACAK BİRŞEY KALMADI”
Enflasyon, TL’nin değerinin ne olduğunu hepimiz görüyoruz. Bir sorunumuz var, iktidar oldular mı? Oldular. Tek başlarına iktidar oldular mı? Tek başlarına iktidar oldular. Devletin hazinesi en azından toparlanmış mıydı? Toparlanmıştı. Ne yaptılar fabrikaları sattılar. Alüminyum, demir çelik… Bankaları sattılar… Yetmedi memleketi borç batağına soktular. Borcu olmayan kimse yok. Devlet de gırtlağına kadar borçlu. Sonra Duyunu Umumiye kabinesi kuruyorsunuz. Borçlarını ödemek için yapacaklarını yine borç verenler söylüyorlar. Şunu bakan yapacaksın, şunu Merkez Bankası’nın başına geçireceksiniz.
Şimdi satacak bir şey kalmadı THY var, Turkcell var bunları pazarlamaya çalışıyorlar. Körfez ülkelerine gittiler acaba para verirler mi diye. Hiçbir yatırımcı böyle bir ülkeye gelmez.
Vurgun için yabancı sermaye, faizin yükselmesini bekliyorlar. Vatandaşımız şunu söyleyebilir. Özellikle AKP’ye oy verenler söyleyebilir. Erdoğan Nas dedi, Kuran’dan söz etti. Faizi yükseltmezler… Uluslararası tefecilere teslim oldu, faizleri artırdı. Şimdi yerel seçimleri bekliyorlar. Uluslararası tefeciler Erdoğan’ın kalibresini çok iyi biliyorlar. Zamanlamayı da ona göre beraber ayarlıyorlar.
Erdoğan’ın çok sıktığı borç alan emir alır sözü… Evet artık o noktadalar.
“EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞINIZ YOKSA SİYASAL BAĞIMSIZLIĞINIZ TEHLİKEDEDİR”
Hepimizin görmesi gereken gerçekler var. Türkiye’yi teslim alan dolar baronları. Ekonomik soykırım programı koydular. 85 milyonu mağdur edecek soykırım programı koydular. Ekonomik soykırım programı Şili’de bir iktisatçının programı. Şili halen o yüzden sırtını düzeltmiş değildir. Bu program Türkiye’nin ekonomik anlamda bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiği programdır.
Ekonomik bağımsızlığınız yoksa siyasal bağımsızlığınız tehlikededir. Ekonomik soykırım programıyla zamlar yağmur gibi yağmaya başladı. Bağırıyorlar vatandaşlar bu kadar vatandaşlar bu kadar zam geldi neden sesiniz çıkmıyor. Benim değil asıl sizin sesiniz çıkması lazım.
“BUNDAN SONRA TEFECİLERİN BORÇLARINI ÖDEYECEĞİZ”
Sadece zamlar değil, bu programın bir özelliği de yağmur gibi vergiler de gelecek. Vergilerin Anayasa’ya uygun ya da aykırı olmasına bakmıyorlar. Seçimler bitti milleti atın bir köşeye biz bundan sonra tefecilerin borçlarını ödeyeceğiz.
Deprem dolayısıyla bu vergileri alıyoruz diyorlar. Sen Türkiye Tek Yürek kampanyasını açıp para topladın mı? Niye parayı vermeyenlerin adını açıklamıyorsun? Ondan niye vergisini almıyorsun? Devlet neden gereğini yapmıyor?
Bu ekonomik soykırım deyimini kullanan Alman iktisatçı sosyolog... Bu ekonomik soykırım programı kimin işine yarıyor?
Bahçeli emekli zammıyla ilgili açıklama yapmış. Elinden tutan mı var? Verirsin kanun teklifi, biz de destekleriz. Getirir mi? Saray'dan izin alması lazım. Bakmayın biz ayrı partiyiz dediklerine... Milletçilik ayrı bir şeydir. Milliyetçilik sıradan bir kavram değildir. Kendi halkının hakkını savunmaktır milliyetçilik.
Döviz kurundaki 1 liralık artışın devlete yükü 145,5 milyar lira. O yüzden Türkiye ekonomik olarak teslim alınmış vaziyette. Bu parayı 85 milyon ödüyor, bir avuç kişi hariç.
Bu ekonomik soykırım programı kimin işine yarıyor sayacağım:
1-Erdoğan'dan dolarla ihale alanlar, biz bunlara beşli çete diyoruz. Hepsi kâr ediyor.
2-Dolarla gelir garantisi verilenler.
3- Dolarla devlete borç para verenler. Biz buna ilk günah diyorduk. Kendi ülkesinin parasını göz ardı edip başka ülke parasıyla borç almak...
4-KKM sahipleri... Bunlara ayrıca vergi avantajı da sağlamış durumda.
5-Yurt dışından borç alıp, borca devlet hazinesini garanti gösterenler.