Kıldan ince bir köprü

Eğer Mars vilayetimizde yaşamıyorsa (hayatın "Bayhan"lardan, "Hanife"lerden, "Caner"lerden ibaret, böyle bir "özerk bölge" var memlekette), HDP'li milletvekillerinin "terör soruşturması" kapsamına alınması, bu ülkedeki hiç kimse için "şok edici" değil.

Kimi alkış tutar, kimi karşı çıkar; o ayrı bir tartışma başlığı. Lakin kimseyi "şaşırtmaz" HDP'lilerin "terör örgütü propagandası"yla suçlanıp, yargılanması.

Dahası...

Bu ülkede yaşayan hiç kimseyi hayretler içerisinde bırakmaz;

Mesela Selahattin Demirtaş'ın "Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağılamak"tan, mesela Figen Yüksekdağ'ın "suçu ve suçluyu övmek"ten, mesela Sırrı Süreyya Önder'in "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet"ten "suçlu" bulunması...

***

Ancak takdir edersiniz ki, kamuoyunu şaşırtmıyor olması "meşru", "hukuki", "adil" hale getirmez bir uygulamayı.

"İmralı'daki caniyi nasıl kutsadıklarına, bölgede kelle koltukta görev yapan polisimize, askerimize tekme-tokat nasıl saldırdıklarına, ülkenin zaten pamuk ipliğine bağlı olan bütünlüğünü nasıl hedef aldıklarına, terörist cenazelerindeki meydan okumalarına, tehditlerine, hakaretlerine defalarca şahit olduğumuz, hiçbir şey değilse bu milletin evlatlarının katillerinin sevicisi olan bir grubun tutuklanmasından rahatsız mısın?" diye sorarsanız;

Benim vicdanımdaki karşılığı, tereddütsüz "çoktan hak etmişlerdi" olur.

Ama...

Her uygulamanın "emsal" teşkil etme özelliği de bulunan "hukuk devleti"nde bir işin "meşru", "hukuki" ve "adil" olabilmesi için sadece "çoğunluğun vicdanını okşuyor" olması yetmez -"halk mahkemesi" değil çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nde "yargılama" makamı-; bundan önce soruşturma ve kovuşturma süreçleri "tartışmasız" kılınmalı.

***

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dünkü gözaltılar konusunda -bana göre- haklı;

Yargı "gel" diyor; "ifadeni ver".

Gitmiyorsun.

Asla gitmeyeceğini de ilan ediyorsun.

Ne yapacak "devlet"?

"Senin paşa gönlün öyle istiyor madem, sen de ifade vermeyiver canım, kıyamet mi kopar" mı diyecek?

Bozdağ'ın dediği gibi HDP, bu manada "devlete başka yol bırakmadı".

Bunu da çok açık ki "kasıtlı" yaptı; çünkü HDP de, iktidar gibi kitleleri "gererek", tahrik ve provokasyonla konsolide ediyor kendi etrafında.

***

Terör örgütünün, dün Diyarbakır'da işaret fişeğini patlattığı gibi bombalarla, katliamlarla, nihayet "kontr kaos senaryosu"yla karşılık vereceği aşikar bu aşamada, Türk Devleti'nin millete, Türk Milleti'nin de devlete karşı yegane görevi;

Haklıyken haksız duruma düşürmeyecek kendisini!

Bahsi geçen HDP milletvekillerinin "silahlı terör örgütü"yle ilişkilerini kanıtlamak için hiçbir yan yola meyletmeye lüzum yok...

Hiç gerek yok "PKK'nın siyasal kanadını çökertmek" ile "onu daha da palazlandırmak" arasındaki o kıldan ince köprüde cambazlığa; "usule uymak" kafi; her şey zaten ortada, delil desen hemen her söylemlerinde, eylemlerinde memba...

Yani diyorum ki;

Aldığınız kararların arkasında duracak kadar egemen olana kadar -kendileri yetiyor- bir de küresel avukatlarını sarmayın memleketin başına!

Tedavi şart...

Dokunulmazlığı kalkmış milletvekillerinin ifadelerini almak "ülke barışını tehlikeye sokuyor", Diyarbakır'da katliam yapmak "ülkede barışın tesisi" oluyor!

Polisin, kapısını açmamakta direnen "şüpheli"nin kapısını kırması "siyasi linç", PKK'nın bir ton bombayla Çevik Kuvvet Polisinin kapısına dayanması "halkların demokratik tepkisi".

Galiba artık hekimlere bırakmak lazım bu ruh halinin analizini!

Aşırı dozda tutarsızlık...

Henüz "terör örgütü" olduğuna hükmedilmemiş -davası devam eden- "FETÖ"yle ilgili soruşturmanın "siyasete de uzanması" için üstünü başını parçalayıp, günde üç vakit "siyaset FETÖ'cülerden arınsın" açıklaması yapıp, "terör örgütü" olduğu kati, şüphesiz, tescilli olan PKK'yla ilgili soruşturma siyasete uzanınca kıyametleri koparmak, "siyasetin PKK'cılardan arındırılması"nı sivil darbe saymak, aşırı dozda tutarsızlık olmuyor mu?

Mesele "seçilmiş" olmak ise; tasfiyelerini istediğiniz "FETÖ'cü" milletvekilleri de "seçilmiş" değil mi!

Kurtarın artık, "Benim teröristim iyidir" kafasından kendinizi.

***

Bir de şu var tabii; bu milletvekillerine "terör örgütü adına suç işleme özgürlüğü"nü veren iklim kimin eseri? Bugün "suç" sayılan söylem ve eylemleri; 2009'da, 2010'da, 2011'de, 2012'de "barış nağmesi" makamına kim terfi ettirmişti?

GÜNÜN SORUSU

"PKK propagandası" suçunun da bir miladı var mı? Yoksa bu suça eş değer söylemleri bulunan bir kısım "akil adam" ve "açılım mimarı" yargılanacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları