Ketojenik diyet, yüksek yağ, düşük karbonhidrat ve yeterli protein alımına dayanan bir beslenme şekli olmasıyla biliniyor.
Diyetin temel amacı, vücudu karbonhidrat yerine yağları enerji kaynağı olarak kullanmaya zorlayarak ketozis adı verilen metabolik bir durumu tetiklemek olduğu bildirildi.
Ketozis durumunda, karaciğer, yağ asitlerini ketonlara dönüştürür ve bu ketonlar, beyin ve diğer organlar için alternatif bir enerji kaynağı olarak kullanılır.
Ketojenik diyetin, epilepsi gibi nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılması, 1920'lere kadar uzanır. Ancak, son yıllarda bu diyet, kilo verme, tip 2 diyabetin yönetimi ve bazı kanser türlerinin tedavisi gibi alanlarda da popüler hale geldi.
Birçok uzman, ketojenik diyetin potansiyel faydalarını kabul ederken, dikkat edilmesi gereken riskleri de vurguladı.
Prof. Dr. Walter Longo, Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde biyogerontoloji uzmanı, ketojenik diyetin kısa vadede kilo kaybı ve insülin direncinde iyileşmeler sağladığını belirtti. Ancak Longo, uzun vadeli etkileri konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ve diyetteki aşırı yağ alımının kardiyovasküler hastalık riskini artırabileceğini vurguladı.
Dr. Eric Westman, Duke Üniversitesi Tıp Merkezi'nde ketojenik diyet konusunda araştırmalar yapan bir uzmandır. Westman, ketojenik diyetin obezite ve tip 2 diyabetin yönetiminde etkili olduğunu, ancak diyeti uygulayan bireylerin yakından izlenmesi gerektiğini, çünkü besin dengesizlikleri ve elektrolit bozuklukları gibi komplikasyonlara yol açabileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Stephen Phinney ve Dr. Jeff Volek gibi ketojenik diyet üzerine kapsamlı çalışmalar yapan diğer uzmanlar ise, bu diyetin anti-enflamatuar özellikleri olduğunu ve metabolik sendrom gibi durumların yönetiminde faydalı olabileceğini belirtti.
Ancak, her iki uzman da ketojenik diyetin herkes için uygun olmadığını, özellikle böbrek hastalığı, karaciğer bozuklukları ve hamilelik gibi durumlarda dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
Ketojenik diyetin etkileri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, hem umut verici hem de karmaşık sonuçlar ortaya koydu.
2018 yılında Journal of Clinical Lipidology dergisinde yayımlanan bir çalışma, ketojenik diyetin kısa vadeli olarak LDL kolesterol ve trigliserid seviyelerini düşürdüğünü, ancak uzun vadede kardiyovasküler riskler üzerinde karmaşık etkilerinin olabileceğini gösterdi. Aynı zamanda, Lancet Public Health dergisinde yayımlanan bir başka araştırma, düşük karbonhidratlı diyetlerin uzun süreli sağlık sonuçlarını incelemiş ve aşırı düşük karbonhidrat alımının mortalite riskini artırabileceğini öne sürdü.
Ayrıca, Epilepsy Research dergisinde yayımlanan bir başka çalışma, ketojenik diyetin epilepsi hastalarında nöbet sıklığını önemli ölçüde azalttığını ve bazı vakalarda tamamen durdurduğunu gösterdi. Bu, ketojenik diyetin, nörolojik hastalıkların tedavisinde potansiyel olarak yararlı olabileceğini gösterdi.
Uzmanlar, ketojenik diyeti uygulamadan önce bireylerin sağlık durumlarını dikkatlice değerlendirmelerini önerdi. Ketojenik diyet, belirli sağlık koşulları altında tehlikeli olabileceği gibi, yanlış uygulandığında ciddi yan etkilere yol açabilir. Özellikle kalp hastalığı, böbrek sorunları, karaciğer hastalıkları veya hamilelik durumunda olan bireylerin ketojenik diyet uygulamadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışmaları gerekti.
Ayrıca, uzun vadeli etkileri tam olarak anlaşılamadığı için, ketojenik diyetin sürekli bir beslenme tarzı olarak benimsenmesi yerine, belirli sağlık hedeflerine ulaşmak için kısa süreli bir müdahale olarak düşünülmesi önerildi. Uygulama sırasında düzenli olarak kan testleri yapılarak böbrek fonksiyonları, kolesterol seviyeleri ve elektrolit dengesi gibi parametrelerin izlenmesi gerekmekte.
Ketojenik diyet, bazı sağlık durumlarında yararlı olabilse de, potansiyel riskleri nedeniyle dikkatli ve bilinçli bir şekilde uygulanmalı. Bu diyeti düşünen bireylerin, sağlık uzmanlarıyla detaylı bir şekilde konuşarak, diyetin kendileri için uygun olup olmadığını belirlemeleri önemli.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Nur Enez Baş, ketojenik diyetin kalp, böbrek ve kemik sağlığı için riskler taşıyabileceğini belirtti. Diyetisyen Baş, bu diyetin kısa süreli ve hekim kontrolünde uygulanması gerektiğini vurguladı.
Ayrıca, ketojenik diyetin uzun süreli uygulanmasının sürdürülebilir olmadığını ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade etti.
Diyetisyen Baş, ketojenik diyetin 1911 yılında Parisli doktorlar tarafından epilepsi nöbetlerini kontrol altına almak için kullanıldığını ve daha sonra Mayo Klinik tarafından bu diyetin epilepsi atakları üzerindeki etkisinin araştırıldığını belirtti.
Ancak, diyetin yüksek protein ve yüksek yağ içeriği nedeniyle kalp, böbrek ve kemik sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini de ekledi.
Ketojenik diyetin sağlık üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalar, bu diyetin bazı hastalıkların tedavisinde faydalı olabileceğini gösterdi.
Örneğin, ketojenik diyetin epilepsi, Alzheimer, diyabet ve bazı kanser türleri üzerinde olumlu etkileri olduğu belirlendi.
Ancak, bu diyetin uzun süreli uygulanmasının sağlık açısından tehlikeli olabileceği ve bu nedenle dikkatli bir şekilde uygulanması gerektiği vurgulandı.
Abbasi (2018) tarafından yapılan bir araştırma, ketojenik diyetin kilo kaybı ve tip 2 diyabet üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösterdi.
Al-Khalifa ve arkadaşları (2009) ise, düşük karbonhidratlı ketojenik diyetin diyabet tedavisinde terapötik bir rol oynayabileceğini belirtti.
Ketojenik diyet, belirli sağlık koşullarında faydalı olabilen ancak dikkatli uygulanması gereken bir beslenme şekli. Uzmanlar, bu diyetin kısa süreli ve hekim kontrolünde uygulanmasını tavsiye etti. Ayrıca, diyetin uzun süreli uygulanmasının sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabileceği unutulmamalı.