Keşke soykırım iftirası için "sözde" deseydiniz

Sayın Cumhurbaşkanı bugünlerde illa bir şeye "sözde" diyecekse, bunun legal, meşru bir siyasi partiye değil Türk Milleti aleyhindeki "soykırım" iddialarına olmasını isterdik. Malum Nisan ayının bu dönemi aynı zamanda "Dünya Türklere iftira mevsimi"! Keza, başta ABD ve Fransa olmak üzere dünyanın dört bir yanında, 24 Nisan'da, bir kere daha Türkiye, Ermeni katliamıyla itham edildi.

Bunlar olurken, yazık ki Türkiye'yi yönetenlerin yegane derdi 24 Haziran'da kendilerine rakip olacak kişileri siyaset dışına itip itemeyecekleriydi.

Ben mi duymadım; herhangi bir "devletlû"den şöyle "eyyyyyyyy"li meyli bir tepki yükseldi mi?

***

Neyse ki, -kendi ailesinin 100'e yakın ferdi de Ermeni mezalimine kurban olmuş- Gültekin Çavuşoğlu aşağıdaki hatırlatmayı gönderdi de mevzu en azından bizim köşemizde -geç de olsa- es geçilmedi:

"Bir Ermeni Profesör şöyle der:

-Biz Ermeniler cebimizde dev aynası taşırız, olayları öyle abartır, öyle büyütürüz ki sonunda kendimiz de inanırız...!

El hâk doğru.

Lütfen bu ibretlik yalanı kendi kitaplarında okuyunuz...!!

Kitabın adı Antranik Paşa(1927 tarihindeki hatıraları).

Yazarı, Antranik Çelepyan.(Peri Yayını.)

Ermenilerce 'efsanevi komutan', bizim dede ve ninelerimize göre, yaptığı katliamlardan dolayı 'Kasap Antranik', 1904 yılı İkinci Sason İsyanı'ndan 3 yıl sonra, Taşnak Partisi'nin dördüncü kongresinde şöyle konuşur:

- 'Sason için hiçbir yarar sağlamadan kırıldılar diye konuşulur. Bu bir iftiradır daima kırıldığımızı hatırlarlar da aynı şekilde kırdığımızı niye konuşmazlar?.. Bizler kırılmadık... Bizler sadece elçiliklere, dış devletlere sunmaları için sahte adlar kullanarak 7000 kişinin öldürüldüğü yalanını uydurduk.

***

Gelin şimdi her yıl gündeme getirdikleri "bir buçuk

milyon Ermeni soykırıma uğramış ,öldürülmüş" yalanına inanın..!

Doğu Anadolu'da büyük bir soykırım yapıldığı doğrudur..!

Bu soykırım Ermenilere değil, vahşi Taşnak örgütünce Türklere karşı

yapılmıştır..!

Bulabilirseniz Antranik Paşa kitabını bulup okuyunuz; böbürlenerek anlattıklarından, fotoğrafladıkları katliamlardan kanınız donar..!"

***

15 arkadaşınıza ayıp!

CHP'nin 15 milletvekili, "demokrasi"yi uğradığı linçten kurtarmak için partilerinden istifa edip İYİ Parti'ye geçme fedakârlığında bulunurken, aynı CHP'nin başka milletvekili ve yöneticilerinin, 'demokrasiyi kötüye kullanarak(!)', bir tek saniyesini dahi harcama lükslerinin bulunmadığı bugünleri birbirlerine laf sokarak, "benim adayım senin adayını döver" tartışması yaparak heba etmeleri akıl alır gibi değil.

Kimseden değilse o 15 arkadaşınızdan utanın!

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Askerlik öldü general! Sinsi siyasetçilere sırf üniformalı oldukları için asker diyemem!" Hüseyin Nihal Atsız

***

"Kadın", başlarına gelebilecek en büyük bela gerçekten de

İYİ Parti'nin "Kardak Fatihi" namlı, "FETÖ mağduru" GİK Üyesi Ali Türkşen'in, sosyal medya hesaplarından paylaştığı mesaja göre Cumhurbaşkanlığı seçimi için propagandaya başlayan bir tarikat "ülkeyi kadın yönetirse ülkenin başı beladan kurtulmaz" diyor ve bunu da, bir kısmının "uydurma" olduğu herkesin malumu olan hadislere dayandırıyormuş.

Bu kafanın, ülkenin bir kadın tarafından yönetilmemesi için elinden geleni ardına koymayacağını tahmin etmek için dahi olmaya gerek yok.

Zira;

Kadın eli değen bir ülkede, el kadar kız çocuklarını sapkın fetvalarla pazarlayamazlar!

Kendini savunamayacak durumdaki çocuklara dönük insanlık dışı fiilleri "rızası vardı"yla ört bas edecek yargı elemanları bulamazlar!

Ellerini kollarını sallaya sallaya, en son CHP'den İYİ Parti'ye geçen "demokrasi kahramanları"ndan Fatma Kaplan Hürriyet'in maruz kaldığı türden belden aşağı imalı, rezil, iğrenç hakaretleri savuramazlar; savururlarsa bedelini ödemeden bu suçtan sıyrılamazlar.

Velhasıl;

Toplumu yozlaştıramazlar.

***

SORU-YORUM

Dini mezheplere, tarikatlara, toplumu etnik kimliklere, ülkeyi eyaletlere... Sıra geldi üniversitelere; bölmeden, parçalamadan yönetemiyor musunuz?

***

"Oh" değil "ah"

Cumhuriyet Davası'nda verilen cezalara "oh" çekenler var; önemli olan cezanın miktarı mı, gazetecilerin gazetecilikten suçlu bulunup bulunmaması mı?

Yazarın Diğer Yazıları