“Kerkük’ü kimseye yamamayın!”
Irak’ın Kuzey’inde Barzani ve peşmergelerinin oynadığı çirkin ve tehlikeli oyunun şiddeti, ne yazık ki yeni oluşumlardan kaynaklanıyor.
Gerçekten de sözde “süreç”in hızlanmasıyla ile birlikte, Kerkük ve çevresinin tamamen Kürt güçlerin denetimine geçme harekâtını başlatmış bulunuyor.
Özellikle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin oluşan durağanlığı, Irak’ın Kuzeyi’ndeki peşmergelere büyük bir stratejik kazanım sağlıyor.
Kim bilir, belki de gizli planlarda bu çok “hassas” vaziyet yer alıyor.
Peşmergenin göz diktiği Kerkük ile ilgili Ali Kerküklü’nün notları çok şeyi anlatıyor:
“Türkiye’nin susarak izlediği hayati konulardan birisi de hiç şüphesiz Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer gibi 3 milyon Irak Türkmeninin bulunduğu bölgelerde yaşananlar. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinden sonra, arkasına Amerikan ordusunu alan Barzani ve Talabani, çoğu Türkmenlere ait olan bölgeleri işgal etti.
Kürt grupların, tek ortak nihai hedefi Türkmenleri Irak’tan çıkarmak ve bölgede bulunan petrol yataklarına hâkim olma hesabıdır. Türkmenler, zengin petrol yatakları üzerinde yaşıyor. Ama petrol Türkmenlerin baş belâsı olmuş, insanlarına felaket, kan, ölüm ve gözyaşı getirmiştir.
Herkes bilmelidir ki, Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ise bu adımların en önemlisidir. Kerkük’ün Kürtleştirilmesinin kabul edilmesi halinde Kürt grupların “Büyük Kürdistan”ının dört yöne genişlemesinin önündeki en zorlu engel ortadan kalkmış olacaktır.
Bugün Türkmenlerin varlığını tehdit eden terör ve şiddet politikalarının sürmesi karşısında, Türk hükümetinden hiçbir ses çıkmaması gerçekten düşündürücüdür. Türk Hükümeti feryadımızı gerçekten duymuyor mu? Türkiye’nin kırmızı çizgisi Kerkük ne oldu? Bugün Kerkük’ün kilit noktaları silahlı Kürt grupların denetiminde. Türkmenlerin kaderini Kürt gruplarına teslim etmek insani, vicdani ve ahlaki mi?
Bölgede Türkmenlerin önemi ve değerini bilmeyenlere sesleniyoruz! Sakın ha petrol için Kerkük ve Türkmenleri Kürt bölgesel yönetimine kimse yamamaya kalkışmasın, Türkmenler ne olup bittiğini çok iyi biliyorlar.
Kimliğine, diline, kültürüne, tarihine, milli varlığına ve birliğine sahip çıkmak, her Irak Türkmeni’nin en kutsal görevidir. Ayrıca Türkmenler hedefini bilen ve davasına inanan yeni bir nesil yetiştirmek, başkalarından medet umma yerine kendi başının çaresine bakmak zorundadır.”
Değerli soydaşımız Dr. Cüneyt Mengü de Babıali Magazin dergisinde sorunu dile getirirken; “Saddam sonrasında silahsız ve savunmasız kalan Türkmenlerin, özellikle Kerkük, Telafer, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Amirli, Beşir, Tisin bölgelerinde sürekli patlamalar ve füzeli saldırılar neticesinde, yüzlercesi şehit olmuş ve bir o kadarı da yaralanmıştır. Diğer yandan suikastlar ve fidye karşılığı adam kaçırmalar da halen devam etmektedir” şeklinde dikkatleri çekiyor.