Kerkük'te çok büyük bir gerilim var. Kerkük'ten bizi arıyorlar, neden Ankara sessiz? Bilindiği gibi Kerkük'ün KYB (Talabani) mensubu Kürt Valisinin Irak Anayasasını hiçe sayarak yayınladığı provokatif Kürt Bayrağının asılması ve zorunlu Kürtçe kullanımıyla ilgili genelgesi, Kerkük İl Genel Meclisi'nde çoğunlukta olan Kürt üyelerin oylarıyla kabul edildi. Bunun neticesi olarak, 40 üyeden oluşan meclisin 9 Türkmen ve 5 Arap üyesinin tamamı toplantıyı boykot ettiler.
İl Meclis binasına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağı asılması Türkmenler başta olmak üzere kentte gerilime ve Irak'ın genelinde infiale yol açtı.
Hedef yalnız bayrak asılması değildir. DEAŞ sonrası bölgede tasarlanan yeni haritalar için altyapının hazırlanmasıdır. Bölgede bu noktaya nasıl gelindiği incelendiğinde iki hususun altını çizmekte yarar vardır.
İlki; Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları İzleme Komisyonunun 2003'te yayınladığı rapora göre Irak'ta savaş öncesi 830 bin olan Kerkük nüfusu, Kürtler tarafından illegal nüfus kaydırmaları sonucu 1 Milyon 450 bin kişiye ulaşmış ve resmi kayıtlara da aynen geçirilmiştir.
İkincisi ise; Savaş öncesi göçe zorlanan Kürt gruplarının sayısı 100 binler olarak iddia edilmesine karşın, BM ve Irak Türkmen Cephesi kaynaklarına göre Saddam döneminde Kerkük'ten göçe zorlanan kişi sayısının 11 Bin 800 olduğu yer almaktadır.
Bazılarına göre bu sayının 11 bin değil, 20 hatta 30 Bin olduğu kabul edilse bile 15 yıl içerisinde yaklaşık nüfusun 10 kat artmış olması imkânsızdır. Bu tablo karşısında 2005'te yapılan yerel seçimlerde ve halen de sözü edilen ve süresi dolan Irak Anayasasının 140. Maddesiyle yapılması öngörülen referandum sonuçlarının Kürtlerin lehine olacağı aşikardır.
Bu gerçekler ışığında hem Türkiye, hem Bağdat Merkezi Hükümetinin katkıları sonucu referandumun yapılması engellenmiş ve askıya alınmıştır.
Ankara ve Bağdat gecikmeli de olsa tepkilerini ortaya koymuşlardır. Kerkük'ün Kürdistan bölgesine bağlı olmadığını ve Kürdistan bayrağının da asılmasının anayasaya aykırı olduğunu belirttiler. Ancak bu bildirilerin kıymeti harbiyesi var mıdır?
KYB daha doğrusu IKBY geri adım atmak istemiyor. Neden Ankara uzlaşmak için müttefiki olan Barzani'ye baskı yapmıyor? Öte yandan Bağdat elindeki kozları neden kullanmıyor?
Bu durumda Bağdat, Irak Anayasası'na göre Irak Meclis üyelerinin mutlak çoğunluk kararıyla il meclis kararlarını durdurabilir. Öte yandan yine Irak yasalarına göre siyasi konular il meclislerinin görevleri arasında yer almamaktadır ve Kerkük il meclisi de böyle kararlar almaya yetkili değildir. Yoksa, Bağdat Merkezi Hükümeti, IKBY'nin Barzani cephesinin geçen ay içerisinde ABD ile yaptığı anlaşmadan haberdar mıdır?
Kürt kaynaklarına göre, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde Erbil (Harir), Kerkük - Altınköprü, Musul - Ertuş, Sincar ve Halepçe'de 5 noktada oluşturacağı hava, kara ve eğitim amaçlı üsleri Ortadoğu'nun en büyük askeri merkezleri olacağı ileri sürülmektedir. Buradan çıkan sonuca göre; ABD'nin Irak'ın kuzeyinde IKBY ile bir NATO üyesi gibi ilişki içinde olacağı öngörülmektedir.
Tüm bunlar olurken Türkmenler, Kerkük'teki muhtelif yerleri Türkmen bayraklarıyla donattılar. Kerkük'ün birçok yerinde boykotlar, protestolar yapıldı ve kınama mesajları yayınlandı. Aynı zamanda Ankara'nın desteğini beklemektedirler.
Netice itibariyle, Türkmenler hem iğneyi hem de çuvaldızı kendilerine batırdıklarında kriz dönemlerinde yapılan hatalarının başında hep uzatmaları oynadıkları görülmektedir. Söylem birliği ve organizasyon eksikliği, Irak anayasasıyla ilgili gerekli çalışmaların yapılmamış olması da ortadadır. Bir an önce Irak Federal Mahkeme nezdinde hukuk süreci başlatılmalı ve Kerkük Meselesi uluslararası platforma taşınmalıdır.