Habertürk ekrarnlarında yayınlanan “Kime Göre Neye Göre” programını izleyenler, türkücü Nihat Doğan ile türbanlı gazeteci Esra Elönü arasındaki tartışmaya hayretler içinde tanık oldular. İnsanları hayrete düşüren durum, Esra Elönü’nün akıllara zarar görüşleri kadar, belki de hayatlarında ilk kez Nihat Doğan’ın dile getirdiği bazı şeyleri onaylıyor olmalarıydı. Esra Elönü, şaşkınlıkla izlenen bir sürü garip yorumunun yanında, şunu bile söyledi: “Sanatçı günahkârdır.” Programda sokak röportajlarıyla gündeme gelen sanat ve sanatçı kavramlarının ne olduğu tartışmasında Esra Elönü, “Sanatın dini olmaz. O ayrı bir şey. Sanatçının günahkâr olduğu yorumuna katılıyorum. İnsanın dört tane zaafı var: Servet, saltanat, şehvet ve şöhret. Şöhret olmak için biraz günah işlemek gerekiyor” yorumuyla izleyenlerin ağızlarını bir karış açık bıraktı. Bu sözler, Türkiye’deki yaygın zihniyetin nerelere geldiğinin somut bir göstergesiydi.
Esra Elönü, bununla da yetinmedi ve Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet tarihine de kinini kustu ve burada Nihat Doğan’ı bile delirtti. Apolitik gençlik, cehalet ve fırsat eşitsizliği konuları hakkında konuşulurken, Nihat Doğan’ın, Cumhuriyet’in kuruluş tarihini bilmeyen üniversite öğrencilerini eleştirdiği cümleler, yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Nihat Doğan’ın yorumuna karşılık “Herkes Cumhuriyet tarihini bilmek zorunda değildir” diyen Esra Elönü’ye, Nihat Doğan’dan itiraz geldi: “Bence zorundadır. Üniversiteye gelmiş bir genç bunu bilmek zorundadır.”
Gençlerin politikadan uzak kalmaları, uzun yıllardır planlanmış bir “ülke profili”nin parçası. Bu nedenle de, ülke gerçekleri gençlerden gizlenebiliyor, araştırmayı, sorgulamayı bilmeyen gençlik, kendisine iktidar yanlısı medyanın sunduklarıyla yetinmek zorunda kalıyor. Esra Elönü’nün de böylesine apolitik, tarihinden bihaber bir gençliği onaylaması, hizmet verdiği ideoloji açısından gayet normal.