BBC Türkçe’nin haberine göre, ülkede yaklaşık 1600 bağırsak kanseri hastasının dahil olduğu bir araştırma yapılıyor. Bu çalışmayla, testin ameliyatın tüm tümörü çıkarıp çıkaramadığını gösterme kapasitesi inceleniyor. Doktorlar, 3. evre bağırsak kanseri olan hastaların yarısının sadece ameliyatla iyileştiğini, dolayısıyla birçok insanın gereksiz yere kemoterapi gördüğünü söylüyorlar.
52 yaşındaki Ben Cooke, Londra’da bir kuaför işletiyor ve aynı zamanda moda çekimleri için stilist olarak çalışıyor. Geçen yıl mart ayı başlarında kendisine ameliyatla başarılı bir şekilde tedavi edilen 3. evre bağırsak kanseri teşhisi kondu. Standart tedavi, kalan tümör hücrelerini temizlemek ve kanserin geri dönme riskini azaltmak için kemoterapi öngörür. Ancak bağırsak kanserinde kullanılan kemoterapi olan oxaliplatin adlı ilaç, ellerde ve ayaklarda ağrılı karıncalanma ve uyuşmaya neden olabiliyor.
Bu sinir hasarı uzun vadeli olabiliyor ve Ben, sevdiği işi yapamayacağından endişeli. “Bununla başa çıkamazdım. Çalışmam gerek, bu benim terapim” diyor. Ben, Londra’daki Royal Marsden Hastanesi’nde, kan testinin kemoterapiye gerçekten ihtiyaç olup olmadığını gösterip gösteremeyeceğini değerlendiren bir araştırmaya kaydoldu.
Test, kanserden arınmış olduğunu gösterdi, bu nedenle intravenöz yani damardan sıvı verilen şekilde kemoterapi almadı. Bunun yerine, deneye katılan herkes gibi o da günde iki kez oral kemoterapi tableti aldı. Bunun minimal yan etkileri olsa da çalışmaya devam edebildi. “Ellerimde hiç karıncalanma olmaması, büyük bir lütuf” diyor.
Kan testleri, kan dolaşımında mikroskobik kanser izleri arar. Bu işaretlerin varlığı, hastanın ameliyatla iyileşip iyileşmediğini gösterir. Ben’in test yaptığı hastanedeki danışmanı Dr. Naureen Starling bu çalışmanın araştırmacısı ve sonucun her yıl binlerce bağırsak kanseri hastasının tedavi edilme şeklini etkileyebileceğini söylüyor:
“3. evre bağırsak kanseri olan hastaların yarısı sadece ameliyatla iyileşiyor, bu nedenle hastaların büyük bir bölümünü gereğinden fazla tedavi görüyor.”
Starling, fazla tedavinin sona ermesinin hem hasta için hem sağlık hizmeti için hem maliyet tasarrufu için iyi olduğunu söylüyor. TRACC adı verilen bu çalışmada, ABD’li Guardant Health şirketi tarafından oluşturulan bir testi kullanılıyor. Numuneler analiz için şirketin Kaliforniya’daki laboratuvarlarına gönderiliyor ve sonuçlar yaklaşık iki hafta içinde çıkıyor.
Çalışma, standart kemoterapi tedavisi uygulananlarla kan testiyle yönlendirilen hastalar arasında üç yıl sonra hayatta kalma oranlarında fark olup olmadığını inceleyecek.
Akciğer ve meme kanseri hastalarının aynı şekilde izlenmesi için de İngiltere’de denemeler yapılıyor. Starling, bu yeni teknolojinin kanser tedavisindeki potansiyelinin, ameliyattan sonra vücutta kalan hastalığı tespit etmenin yanı sıra erken teşhis için de “muazzam” olduğunu söylüyor. Çok sayıda çalışmadan anlaşıldığına göre, “sıvı biyopsi” denilen bu kan testleri, kanserin varlığını geleneksel yöntemlerden çok önce ortaya çıkarabilir.