Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çarpıcı açıklamalar

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çarpıcı açıklamalar

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu FOX TV canlı yayınında İsmail Küçükkaya'ya açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat’in konuğu oldu.

Kılıçdaroğlu, “Hem seçime hem iktidara hazırız. Kişinin kimliği, inancı, yaşam tarzı başımızın üstüne. Ben o insanların tamamının sorunlarına talibim. Dostlarımızla birlikte yapacağız. Türkiye, bizim insanlarımız bunu hak etmiyor. Böyle bir ortamda yaşanmaz. Bu ortamı bitireceğiz.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şöyle: 

Sorunlar giderek ağırlaşıyor. Bunları çözmeye talibiz. Her yerde büyük sorunlar var, bunların çözülmesi lazım. Devletin yeniden ayağa kalkması lazım.

3600 EK GÖSTERGE

3600 ek göstergeyi vereceğiz. Kimsenin endişesi olmasın. Polisler aynı zamanda bizi de koruyorlar. Polisler 14 saat çalışıyor, 20 saat çalışan polisler var. Bunlara emekli olunca maaşı düşüyor. Niçin kardeşim? 3600 ek göstergeyi verdiğimizde bu sorun çözülecek. Polislere de öğretmenlere de vereceğiz.

FİLENİN SULTANLARI

Gurur duyuyoruz. Olağanüstü bir başarı. Seviniyorum. Marşlarına da yürekten katılıyorum. Eğer onlar bugün dünya klasmanında mücadele ediyorlarsa hepimiz gurur duyuyoruz. Onlar da Mustafa Kemal ve arkadaşlarına borçlu olduklarını biliyorlar. Biz onlarla gurur duyuyoruz.

DİYANET’İN PROTOKOLDE HIZLA YÜKSELİŞİ

Devletin çivisini çıkardılar. Devletin bir geleneği, kuralları vardır. Siz geliyorsunuz, Sarayınıza oturuyorsunuz ben yeni kurallar koydum diyorsunuz. Bizim için ordu çok önemli bir kurumdur. Bu orduyu, devletin protokol sırasında geriye atarsanız orduyu farklı bir yere itmiş olursunuz, moralini bozmuş olursunuz. Moral değerleri bozduğunuz andan itibaren orduyu ordu olmaktan çıkarırsınız. Yenikapı mitinginden bu yana kışlaya, adliyeye, camiye siyaseti sokmayın derim. Geldiler, kışlaya, camiye, adliyeye siyaseti soktular. Geleceğiz, devletin bütün örfünü, adetini koruyacağız.

Hastanesi olmayan bir ordu olur mu? Böyle bir rezalet mi olur? Askeri yargı, sivil yargı ayrıdır. Askerlerin kuralları vardır. Biz onları da kapattık.

Sanıyor ki adalet binalar ile gerçekleşiyor. Modern bina yaptınız diye adalet mi gerçekleşiyor?

‘FETÖ’YE YARGIYI TESLİM ETMİŞLERDİ’

Yargı bugüne kadar merdiven altında mı çalışıyordu? Ağzından çıkanı bilmesi lazım. O kavram bir ekonomi kavramıdır. FETÖ’ye yargıyı teslim etmişlerdi. Kanun çıkardılar, ben bunu defalarca anlattım. Siz, FETÖ’ye mensupsanız bütün kapılar size açılıyordu. Kapıları açan da Erdoğan’ın kendisiydi. O nedenle ben diyorum bugüne kadar niye FETÖ’nün siyasi ayağını çıkartmadınız? Neden, Bahçeli sormuyor?

Bazılarına haksızlık da yapıldı. Beraat edildiği halde, işine iade edilmeyenler var. Onların tamamını iade edeceğiz. Hakkında bir suçlama yoksa, beraat etmişse bu kişiyi dışarda tutmanın mantığı yok. Üniversite hocalarını da iade edeceğiz görevine. Önce bu ülkeye adaleti getireceğiz.

AFGANİSTAN VE MÜLTECİ KONUSU

Türkiye’de yaşayan vatandaşlar olarak da mültecilere kızıyoruz. Ben kızmıyorum. Mültecileri buraya getirene kızacaksınız. Kapıları açmışsınız, herkes burada. Savaşı başlatan, oradaki gerilimi tırmandıran bir anlamda da şimdiki iktidar. Mülteciler oradan kaçıyor, geliyorlar. Sen kapıları açmışsın, onlar da geliyor.

Bunlar getirdiler, Türkiye’nin her tarafına dağıttılar. Vatandaş bunlarla birebir yüz yüze gelmeye başladı. Bir sürü olaylar, suçlamalar çıktı, cinayetler oldu. Biz iktidara ‘Bunları ülkelerine gönderin’ dedik kıyamet koptu.

Afganistan’la ilgili Biden ile bir görüşme yaptılar. Dışişleri Bakanlığı yok. Sen devlet değilsin. Sen orada olmasan da Dışişleri Bakanlığı olacak orada. Senin yaptığın görüşmelerin tamamı kayda alınacak, arşive konulacak. Sen geliyorsun tarihe ihanet ediyorsun. Ne görüştün sen? ‘Finans durumunu ayarlayabilirsek yeni mülteciler alacağız’ dedi. Kafile kafile Türkiye’ye geliyorlar. Burası yol geçen hanı mı? Afganistan’dan çıkacak, İran’ı katedecek sonra bizim sınırlarımıza girecek.

Bahçeli, asla askerin dönmesini istemiyoruz dedi. Ben de askerin bir an önce o bataklıktan çıkmasını istiyorum. Kanı üzerinden pazarlık yapılır mı? Bizim askerimizin kanı parayla satılır mı? Sonra itirazımız, kamuoyunun desteği vazgeçtiler, askeri geri çektiler. Bahçeli’nin mülteci çıkışı tamamen politik, tabanını küstürmemek için. Bahçeli, ‘Bunları gönder’ diyebiliyor mu?

Erdoğan, ‘Kayıtsız 300 bin Afgan geldi’ dedi. Kayıt dışını nasıl belirleyebildi? Bunlar nasıl gelebiliyor, birileri bunlara göz yumuyorlar. ‘İade edeceğiz’ diyorlar. Kime iade edeceksiniz? İran’a mı iade edeceksiniz?

İKTİDARA GELDİKLERİNDE MÜLTECİLER İÇİN NE YAPACAKLARINI ANLATTI

İktidar olduğumuz zaman mültecileri ülkelerine göndereceğim. Bunların kayıtları var. Bir kısmı da kayıt dışı. Öncelikle büyükelçilikleri açacağız. Suriye’deki iç savaşın bitmesi için bütün çabayı göstereceğiz. Şam yönetimiyle de Avrupa Birliği ile de Rusya ile de ABD ile de görüşmemiz lazım.

Gideceğiz Avrupa’ya diyeceğiz ki, ‘Bakın iç savaş bitti. Siz bunların kendi ülkelerinize de gelmesini istemiyorsanız bizim bunları Suriye’ye yerleştirmemiz lazım’ diyeceğiz. Evi, okulu, yolu, hastaneyi yapacağız.

Gaziantepli sanayicilere diyeceğiz, ‘Şu fabrikaları kurun’. Bir şey daha yapacağız, oturup Esad ile konuşacağız. Can ve mal güvenliklerini beraber sağlayacağız. Bundan sonra bütün mesele çözülür.

Biz bunları düşünürüz, çünkü biz devleti tanıyoruz.

Afganları da göndereceğiz. Konuşarak göndereceğiz. Onun için de önce bir sayılarının netleşmesini bekliyoruz. Türkiye’de mi kalacaklar, başka yere mi gidecekler bilmiyoruz. Ek sığınmacılar gelebilir. İran sınırında ciddi önlemler almaya başladılar. Belirsiz atmosferin ortadan kalkması lazım.

Biz gerçekten de Türkiye’nin bütün dokularına sinmiş olan sorunları çözmek istiyoruz.

ERDOĞAN BAYRAKTAR’IN İTİRAFLARI

Erdoğan Bayraktar’ın ilk açıklaması bu değil. Daha önce de benzer bir açıklama yaptı. 25 Aralık 2013’te olaylar patladığı zaman yolsuzluk dosyaları, evdeki paralar, para kasaları, para sayma makineleri, Erdoğan’ın ne kadar para kaldı diye Berat beye sorması, bütün bu rezaletler yaşandı. Erdoğan, 4 bakana ısrar ediyor açıklama yapın diye. Erdoğan Bayraktar, ‘Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız’ diyorlar 4 bakana. Bayraktar da ‘Tarafıma böyle bir baskı uygulanmasını kabul etmiyorum. Çünkü soruşturma dosyasında yer alan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü sayın başbakanın talimatı ile yapıldı. Başbakan istifa etmeli’ diyor. Aradan zaman geçti, Bayraktar görevden alındı diğer 3 bakan görev değişikliği yapıldı. Yüce Divan’a gitmesi gerekirken, göndermediler. Olayı kapattılar.

Sonra bir internet sitesindeki söyleşiden sonra olay yeniden patlak verdi. Söylediği 2013’ten farklı değil aslında. Ortada bir rüşvet var, büyük paralar dönmüş, rüşvetler yenmiş. Olayın gündeme gelmesi, Erdoğan’ın sessizliğini koruması, Cemil Çiçek’in konuşması son derece doğru ve yerinde.

Erdoğan Bayraktar’ın kızması beni niye üç bakan ile bir tutuyorsun diye. Eğer bir şey  varsa ben görevi kötüye kullandım diyor. Çünkü talimatın gereğini yaptım diyor. Onlar rüşvet aldılar diyor.

Gönderemediler Yüce Divan’a. Çünkü gönderirsen işin ucu sana gidecek tehdidi yapıldı ben biliyorum. Gönderirsen biz de konuşuruz dediler.

Bir ülkenin bir numaralı insanı eğer mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o kişi o ülke için beka sorunudur. Ülkeyi yönetecek biri varsa önce ahlaklı olması lazım.

‘YOLSUZLUKLAR, BİR DEVLETİ İÇTEN İÇE ÇÜRÜTÜR’

İktidara geldiğimizde tehdit sıralamasında ilk sıraya yolsuzlukları koyacağız. Yolsuzluklar, bir devleti içten içe çürütür.

Mersin ve İzmit Derince Limanı. Kokain yakalandı, soruşturma açılmadı. Çünkü bunlar devletteki adamları kontrol ediyor. Bu çürümeyi nasıl bitireceğiz? Önceliğimiz bu olmalıdır.

Devletin kurumlarına günlük siyasetin alet edilmemesi lazım. Bir ülkede ordunun, üniversitelerin saygınlığını yerle bir edersiniz size kim güvenecek? Türkiye’yi buradan kurtarmamız gerekiyor.

‘SEDAT PEKER İŞİN İÇİNDE OLDUĞU İÇİN ANLATTIKLARI DOĞRU’

Söylemediği laf kalmadı Birleşik Arap Emirlikleri’ne. Onların da bize söylemediği laf gelmedi. Bizim mallarımızı boykot ettiler, boykot çağrısını bütün Arap dünyasına yaymaya çalıştılar. Sedat Peker oraya gitti, açıklamalar yapıyordu. Yaptığı açıklamalar doğru. İşin içinde olduğu için biliyor, isim, yer, zaman veriyor. Kendisi de o işin içinde, anlatıyor.

Orayla temasa geçtiler şimdi. Mısırla da kavga ettiler. Ben tüm Arap dünyasıyla edilen kavgaya karşıyım. Ben herkesle barış içinde yaşamak isterim. Herkesle kavga etti. Mısırla kavga etti, şimdi barışmak için 50 tane adamı araya koyuyor. Bunlar Erdoğan’ın ayıbı. Ben devletim adına üzülüyorum. Türkiye neden bu hale geldi? Mal varlığının hesabını veremeyen bir adamın burnunu böyle sürterler.

Bu görüşmelerin sebebini bilmiyorum ama Sedat Peker’i susturdular. Girmek de istemiyorum o cepheye. İktidar kanadının büyük bir rahatsızlığı var. Türkiye’de gündem oluyor, bilmem kaç milyon kişi açıklamalarını dinliyor. Devletin içinde çürümüşlüğün boyutunu görüyorsunuz.

SEZGİN BARAN KORKMAZ’IN İADESİ

Kaynak neredeyse bana göre oraya iade edilmesi lazım ama bu bana göre, ben hukukçu değilim. Sezgin Baran Korkmaz da öyle, sonradan öğrendik. Rüşvet vermesi, hapisten çıkarılması, hapisten çıkaran kişinin AYM’ye üye seçilmesi… Bu, Yargıtay’da ona oy verenlerin ayıbıdır. Ben anlatırken utanıyorum.

Sezgin Baran Korkmaz’ı kim serbest bıraktırdı? Mal varlığındaki haczi kim kaldırttı? Bunu kimse araştırmaz, ucu siyasilere bulaşacak.

İçişleri Bakanı, kalktı televizyonda ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor’ dedi. Savcı harekete geçmedi. Bunu söyleyen İçişleri Bakanı. Savcıya vereceğiz dedi vermedi. Bunu merak etmesi gereken Erdoğan’dı.

Bir kişi 10 bin dolar rüşvet alıyor ve bu kişi hakkında bir savcı kalem oynatmıyorsa çürümüşlüğü görüyoruz.

ÇORUM’DA KILIÇDAROĞLU’NA SAYGISIZLIK

Çorum’un çok güzel bir çarşısı var. Orayı geziyoruz. Her görüşten insan var tabii. Baktım orada bir kadın, çocuk arabasıyla duruyor. Hanımefendi tepki gösterdi. Biz de tabii ayrıldık. Kabahat bu kadın da değil. O kadını bu pozisyona taşıyan siyaset anlayışında. Bu kadın beni tanımaz. Beni sevmeyebilir ama böyle bir tepkiyi ortaya koyan siyasi atmosferin sorumlusudur, o kadın değil.

O kadın yanlış, hata yaptı hiç önemli değil. Anlayışla karşılarız, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili olsanız da gelen tepkileri makul karşılamak zorundayız.

Hangi gerekçe ile tepki gösterdiğini ben öğrenmek isterdim. Belki haklıydı, biz de ona göre hatamızı düzeltmek isterdik.

Kadın kabul ederse ben evine de giderim niçin böyle tepki gösterdi diye.

‘KİMSE BİZİ SATIN ALAMAYACAK’

Teslim alınan bir kişi var devleti yönetiyor. Biz asla teslim alınmayız. Biz ülkemizi emperyal güçlerin bekçisi haline getirmeyiz. Askerimizin üzerinden kan pazarlığı yapmayız. Biz kendi ülkemizin geleceği için elimizden gelen her şeyi yaparız. Parayla, şantajla bunlara her şeyi yaptırabilirler ama biz de yok öyle bir şey. Onurumuzla, gururumuzla, tarihimizle önlerinde duracağız. Kimse bizi satın alamayacak.

CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MI? 

Aslında Cumhurbaşkanlığını kişiye indirgemek kadar yanlış bir şey yok. Önce kuralları, ilkeleri koymalıyız. Temiz bir adam olacak, vatandaş arasında ayrım yapmayacak, harcanan her kuruşun hesabını verecek, nefsine mukayet olacak, bütün ülkeler ile barış içinde olacak, bütçesinin hesabını verecek, mahkemelere atama yaparken hakiminin özgeçmişine bakacak, cumhurbaşkanı olacak kişi devletin kurumlarına sahip çıkacak.

Millet İttifakı olarak bir adayımız olacak. Bizim adayımızı ittifak belirleyecek. Bir araya geleceğiz, adayımız budur diyeceğiz. Bu konu erken bir konu. Türkiye’de konuşulacaksa kriterler konuşulmalı.

Ayrıntılar geliyor...

İlgili Haberler