CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. FETÖ'nün siyasi ayağına yönelik tartışmalar nedeniyle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açtığı tazminat davasına karşı dava açan Kılıçdaroğlu, grup konuşmasında iktidara sert sözlerle yüklendi.
Saray’da hayat pahalılığından asla eser olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Çünkü Saray’da yaşayan sosyetenin kira masrafı, elektrik masrafı, ulaşım masrafı, mutfak masrafı yoktur. 82 milyon olarak biz karşılarız. Ama çifter çifter maaş alırlar o ayrı" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Güzel bir ülkede yaşıyoruz, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Farklı görüşlerimiz olabilir ama huzur içinde yaşamak istiyoruz. Asla umutsuzluğa kapılmayın, baharı hep birlikte getireceğiz. Ben bu milletin verasetine güveniyorum. Belki bir noktada der ki “artık yeter” artık der ki oyumu değiştireceğim. Kul hakkı yemeyen, kul hakkı yedirmeyen bir partiyi iktidara taşıyacağım diyebilir.
"GEZİ EYLEMİNİ DARBE OLARAK TANIMLAMAK DOĞRU DEĞİLDİR"
Gezi olayları, aslında bu ülkenin genç, yetenekli, okumuş, hayatı sorgulayan gençlerin, bir baskı rejimine karşı tepkileridir. Bu gençlerimiz ülkeyi, ağacı, kuşu seviyorlar. Farklı görüşte olsalar bile bir araya gelmekten keyif alıyorlar, zevk alıyorlar. Biz düne kadar “acaba gençler bu ülkenin sorunlarıyla ilgileniyorlar mı derken” bir baktık ki gençler bizden çok daha iyi düşünüyorlar.
Dünyayı bizden daha iyi sorguluyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı bir aydınlanma hareketi olarak görmemiz lazım. Gençleri yaptıkları eylemlerde saygı ve sevgiyle karşılamamız gerekiyor. Bir dönemin savcılarının hazırladığı iddianamelerle ki o savcıların bir kısmı kaçtı bir kısmı hapiste. Bizim gençlerimiz akademisyenlerimiz yargılanıyor. Bunlar doğru değildir, buna izin vermemek gerek.
Adalet dediğimiz kavramın içini boşaltmamız lazım. Adalet dediğimiz kavramın yüce bir kavram olduğunu, insanlığın temelini oluşturduğunu unutmamamız gerekiyor. Hayatını kaybeden gençlerimizin tamamı iktidarın kurduğu baskından dolayı hayatını kaybetti. Gençlerimiz hiçbir zaman ellerine silah almadı kimisi eline gül, kimisi karanfil kimisi piyano kimisi saz aldı. Ramazan bayramlarında hep beraber oturdular namazlarını kıldılar. Yeryüzü bizim ibadet alanımız dediler. Bu kadar güzel bir eylemi kalkıp bir darbe eylemi gibi tanımlamak asla ve asla doğru değildir.
"TÜRKİYE'NİN İTİBARI ZARAR GÖRÜYOR"
Osman Kavala 840 gündür tutuklu. AİHM dedi ki “yanlış yapıyorsunuz”. Nasıl bir adalettir? Bir üst mahkemenin verdiği kararı bir alt mahkeme “sen ne okursan oku buna uymayacağım diyebiliyor. Bu gücü bu cesareti nereden alabiliyor?
Zarar gören sadece Türkiye ve Türkiye’nin itibarı, Türkiye’nin saygınlığı. Siz bu saatten sonra memlekette adalet vardır, hukuk vardır, insanlar haklarını arıyor diye dünyaya anlatamazsınız. Bizim derdimiz de bu zaten Türkiye’nin imajı. Sizler Türkiye’nin imajını zedeliyorsunuz.
1376 yurttaş oturmuşlar “Ben de oradaydım, gezideydim” diye bir metin hazırlamışlar. Bu metinden size bazı yerleri okumak isterim. Ben de oradaydım! Ağaçlar, nehirler, dağlar kardeşim olduğu için. Ben de gezideydim düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye. Ben de oradaydım, birlikte dayanışmanın güzelliğini yaşamak için. Ben de gezideydim kimse ne giyeceğime, kaç çocuk doğuracağıma, gülüp gülmeyeceğime karışmasın diye. Ben de oradaydım yaşadığım şehir beton yığınına dönmesin diye. Ben de gezideydim barış içinde yaşamak istediğim için. Hepimiz oradaydık gezide dile gelen bu toplumun dile gelen özlemleri ve talepleridir. Bu talepler yargılanamaz diyor.
Anayasa’nın 34. Maddesi diyor ki “herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sahiptir. Anayasa diyor bunu. Ama Anayasa saray iktidarı tarafından geçerli bir metin değil. Bu davanın adalet içinde sonuçlanmasını istiyoruz. Siyasetteki kini öfkeyi intikamı bir tarafa bırakmalıyız. Farklılıklarımızla zenginleşen bir ülke olmalıyız. Yargıyı kullanarak gençlerden intikam alınmaz yazıktır günahtır. O çocukların tamamı bizim evlatlarımız. Hapse atsan ne olur? Kelepçe taksan ne olur? Evlatlarımızı kaybederiz.
"NEDEN SIRTINI SARAYA DAYAYANLAR HAPSE GİRMİYOR?"
Bugünkü Türkiye’den söz edelim. Vatandaş niye perişan? Bu soruyu sormak zorundayız. Emekli neden geçinemiyor? Hangi gerekçeyle geçinemiyor? Bunu da sormak zorundayız. Neden işsizlik var? 8 milyona yaklaşan işsizlik neden var? Almanya ile nüfusumuz ve toprak büyüklüğümüz aşağı yukarı aynı Almanya işsiz arıyor bizde dünya kadar işsiz var? Neden? Neden hapishaneler tıkabasa dolu? Neden orta doğu bataklığından şehitlerimiz geliyor? Neden sırtını saraya dayayanlar hapse girmiyor da gariban harp okulu öğrencileri hapislerde sürünüyor?
Parası olan dışarı çıkıyor da parası olmayan avukat dahi tutmakta zorluk çekiyor neden? Neden görüşünü açıkladı diye üniversiteden yüzlerce akademisyen atıldı neden? Bir alimin toplum ve dünya için ne kadar önemli olduğunu biliyorlar mı? “Alimin ölümü alemin ölümüdür gibi “ der sevgili Peygamberimiz. Bilime verdiği değeri anlatmak için. Biz yüzlerce kişiyi kapının önüne bırakıyorsunuz. Akademisyenler diyor ki bırak yurtdışında ders vereceğim. Hayır çıkamazsın diyor. Çalışayım diyor hayır çalışamazsın diyorlar. Aklını kullanan her vatandaşın sorması lazım bunu.
"AKLIMIZI BİRİLERİNE KİRALAMAYACAĞIZ"
Gençlerimize delikanlı diyoruz bazen dozu aşabilirler kabul edelim. Hepimizin gençlik hayatları oldu, yanlışlarımız da oldu ama bize düşen gençliği hoşgörüyle karşılamaktır. Anneler babalar böyle düşünür. Allah’ın bize verdiği en değerli hazine akıldır. Aklımızı kullandığımız zaman bütün sorunları aşabiliriz. İyiyi kötüyü ayırt edebiliriz. Aklımızı kullanırsak devlette liyakatı esas alabiliriz. Aklı kullanmak kadar güzel bir şey yoktu. Aklımıza birilerine kiralamayacağız. Birilerinin söylediklerini sürekli söyleyerek insanoğlunu papağan durumuna düşürmemeliyiz. Herkes hayatını sorgulamalıdır. Aklımızı kullanarak bizim gibi düşünmeyen insanlarla bir araya gelip özgürce konuşup tartışabilmeliyiz. Demokrasinin özünde yatan budur. Her şeyi ben bilirim, benden daha iyi düşünen olmaz, ben asla yanlış yapmam bu kula bir özgü kavram değildir. Herkesin eksiği ve hatası vardır. 21. yy ben her şeyi bilirim demek dünyanın en büyük yalanıdır.
DÖRT BEŞ YERDEN MAAŞ ALIYORLAR
Yüz binlerce insan çöp konteynerlerinden beslenirken, neden Saray’a yakın bazıları ikişer üçer maaş alıyor? Gözün doymuyor, gidiyorsun dört beş yerden maaş alıyorsun.
Saray’da hayat pahalılığından asla eser yok. Çünkü Saray’da yaşayan sosyetenin kira masrafı, elektrik masrafı, ulaşım masrafı, mutfak masrafı yoktur. 82 milyon olarak biz karşılarız. Ama çifter çifter maaş alırlar o ayrı.
TÜRKİYE TABLOSU: Konuşmasında bir karikatürü kameralara gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adı geçen şirketleri ‘arpalık’ olarak değerlendirdi: Türkiye tablosu bu tablodur. Bu tablonun arkasında milyonlarca işsiz var. Geçinemediği için intihar eden vatandaşlarımız var. Bu tabloda yedikçe doyman bir grup var.
DEVLETİ YÖNETENLER VERGİ VERMEMEK İÇİN ARKAYI DOLANIYOR
83 milyon vatandaş vergi verirken devleti yönetenler vergi vermemek için arkayı dolanıyor. Neden? Vicdan sahibi, adalet isteyen her vatandaşın bu soruları sorması lazım. 21’inci yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyorum. 17 yıldır Türkiye’yi yönetenlerin acziyetinden bahsediyorum.
İSVİÇRE’DEN SAMAN İTHAL ETTİK
Neden on binlerce ailenin elektriği, doğal gazı kesilir? Neden yurt dışından saman ithal ederiz? En son İsviçre'den saman ithal ettik. Bizi televizyon başında izleyen vatandaşlarım, senin artık bu gidişe dur demen lazım. “Yaptığınız yanlış” demeniz lazım.
Saray sosyetesinin gelecek endişesi yok. Sadece Türkiye'de değil ABD'de bile geleceklerini garantiye almış. Manhattan'da kamu kaynakları aktarılarak kendilerine gökdelen dikiyorlar. Öğrenci Yurdu yapıyoruz diyorlar, metrekaresi 10 bin dolar! Hangi öğrenci kalacak?
MAN ADASI ÜZERİNDEN VERGİ KAÇIRIRLAR
Saray sosyetesinin gözünde devlet soyulacak bir organ olarak görülür. Saray sosyetesinde vergi vermek enayiliktir! Aile boyu Man Adası üzerinden vergi kaçırırlar. Türkiye’de ise ödediğin verginin hesabını soramazsın.
50 BİN DOLARLIK ÇANTAYLA YOKSUL EVLER ZİYARET EDİYORLAR
Saray’ın Türkiye’si ile Halkın Türkiye’si farklı! Saraydakilerin işsizlik diye bir sorunları yoktur. Saray’dakilerin yoksulluk diye bir sorunu yok. 50 bin dolarlık çantayla yoksul ev ziyaretlerine gidiliyor. Saray’dakilerin gelecek diye bir endişesi yok.
Saray sosyetesinde vatan sevgisi yoktur. Tank Palet Fabrikası’nı bedelsiz olarak Katar Ordusu’na peşkeş çekenler vatansever olamaz. Buna destek olanlar ne milliyetçi ne vatansever olamazlar.
GÖZÜNÜZÜ TOPRAK DOYURSUN
Saray sosyetesinde icra kavramı yoktur. Ama vatandaşın 21 milyon 500 bin icra dosyası vardır.
Gözünüzü toprak doyursun. 15 Temmuz şehitleri için toplanan paraya göz diktiler. Biz dile getirmesek onu da unutturacaklar. Nasıl doymaz adamlarsınız?
Saray sosyetesi döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez saray bir vatan toprağı terk edilmiştir. Süleyman Şah Türbesi saray sosyetesinin emriyle terk edilmiştir.
EGEMEN GÜÇLERİN TAŞERONU OLDULAR
Suriye konusunda defalarca yanlış yapıyorsunuz dedik. Suriye bataklığının bize maliyeti ağır oldu. Saray sosyetesi Suriye’de egemen güçlerin taşeronluğuna soyundu. Avukatım “Size 500 bin liralık dava açtılar biz de açacak mıyız, açacaksak kaç liralık açacağız” dedi. Ben de “Açacağız, adamına göre biz de beş kuruşluk dava açacağız” dedim.