CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Gara operasyonuna ve 13 vatandaşımızın terör örgütü PKK tarafından katledilmesine değinen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan''ı sert bir dille eleştirdi: "Müjde vereceğim" dedi, askerlerimiz şehit oldu. Sanki hiç bu olaylar olmamış gibi yaylaya kahvaltıya gidiyor. Şehit annesini propaganda malzemesi olarak kullanıyor.
Kılıçdaroğlu''nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Genelkurmay başkanlarının bile yakalanarak içeri atıldığını gördük. Bir bardak vardı bütün haksızlıklar o bardağa düştü. Enis Berberoğlu damlası o bardağı taşıran damla oldu. Olmayan bir şey için yürüdük. Adalet Yürüyüşü. Biz anayasanın bize tanıdığı hak ile tarihin en uzun yürüyüşünü yaptık. Kim adalet istiyorsa bize gelecek. Biz onun adalet talebini yerine getirmek için mücadele edeceğiz.
Enis Berberoğlu; düşünün bir mahkeme beraat veriyor bir mahkemem ömür boyu hapis istiyor. Bir alt mahkeme düşünün “AYM’yi takmayacağım” diyor. “Ben gücümü saraydan alırım” diyor. Bugün o saray yerle bir oldu. Enis Berberoğlu şimdi parlamentonun onurlu bir üyesi olarak görevinin başındadır.
Bitmedi daha bizim alacaklarımız söyleyeceklerimiz var. AYM şöyle diyor. “AYM kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlayıcılığı yönünde şöyle diyor; türlü bahaneler ve hukuk tanımaz, tutum davranışlarla hak ihlaline neden olacak şekilde anayasaya karşı gelecek kararlara hiçbir hukuk devletinde izin verilemez. Anayasaya uyulmadığı takdirde cezai idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır. Bu kurallara uymadılar. AYM iki defa karar almak zorunda kaldı. İlk anayasa kararını uygulamayan yargıcın o görevden alınması lazım.
HSK’ya soruyorum. Karar açık, bu kişi hala görevde mi? Hala görevdeyse siz kimin için çalışıyorsunuz, bunun cevabını vereceksiniz. Sırtını saraya dayayan sözde yargıçlar var mı var. Talimatla grev yapan bir hakim. Bu ülkede talimatla görev yapanlar elenip alınmadıkça bütün yargı töhmet altında kalıyor.
"İÇİMİZ YANIYOR"
Gara şehitlerimiz var. Uzman Çavuş Hüseyin Sarı, Polis Memuru Sedat Yabalak, Jandarma Astsubay Semih Özbek, Polis Memuru Vedat Kaya, Jandarma er Süleyman Sungur, Uzman erbaş Mevlit Kahveci, Topçu er Müslüm Altıntaş, Er Adil Kabaklı, Aydın Köse, sivil Muhammet Salih Kanca.
5,6 yıldır defalarca hatırlatılmasına karşın ne yapıldı? Ve şimdi bunların tamamı hayatını kaybetti. Şehitlerin ailelerinin evlerine kor ateşi düştü. Hepimiz yanıyoruz. İçimiz yanıyor. Öyle bir noktaya geldi ki şehitler üzerinden hesaplaşan bir Türkiye. Şehit şehittir arkadaşlar. Ayrı bir yeri vardır.
Gara şehitlerinin aileleri bana defalarca geldi. Arkadaşlarımızı görevlendirdik. Olaya iktidarın el atması gerektiğini söyledik, çaba harcayın dedik. Bu insanlar çocuklarına kavuşsun dedik. Çocukları terör örgütünün elinde olan ailelerle basın toplantıları yaptık. Soru önergeleri verildi. Her soru önergesi sıradan olayın özüne inmeyen şöyle; “terör örgütüne yönelik mücadele azimle devam etmektedir” Meclis’e böyle yanıt veriyorlar. Bunlar kurtuldu mu hayır.
Elimizden gelen her şeyi yaptık arkadaşlar. Bu kardeşlerimizin öldüğü haberi geldi. Önce şunu düşündüm nerede nasıl bu kardeşlerimiz şehit oldular. Bilgi edinmeye çalıştık. Parça parça önümüze geldi. Açıklamayı Malatya Valisi yapıyor neden? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı var. Açıklamayı neden Vali yapıyor? Benzer bir olay İdlib’de oldu. Orada 33 şehit verdik korkudan kimse açıklama yapmadı. Hatay Valisi’ne yaptırdılar. Çünkü kabahatlerini biliyorlar.
Erdoğan Çarşamba günü bir müjde verecekti. Ona göre bu kardeşler kurtarılacaktı. Biz de böyle bir müjde bekledik. Biz de isterdik bu kardeşlerimizin kurtarılmasını, terör örgütüne güzel bir ders verilmesini. Devleti yöneten bir kişi “Çok önemli açıklama yapacağım” diye konuşamaz. Operasyonlar gizli yapılır. Rahmetli Ecevit terör örgütünün başındaki kişi alırken eşine bile haber vermemiştir. Düğün bayramla devlet yönetilmez. Bunlar bir köyü bile yönetemez.
"ŞEHİTLERİN CENAZESİ KALKMADAN KAVGA EDİYORLAR"
Şehitlerimiz geldi. Başsağlığı dileklerimiz var. AKP’ye ait troller harekete geçti. Kabahatlerini örtmek için. Mezardan korkan yanından gererken şarkı türkü söyler ya aynen öyle. Bu ülke için hayatlarını veriler onlar. Bu ayrılık, bu korku neden. Farklı bir iklimi Türkiye’ye getirmeye çalışıyorlar. Şehitler üzerinden de ayrıştırmaya çalışıyorlar. Daha defnedilmemiş, yaralar tazeyken bunu sarayın talimatı üzerine yapıyorlar. Ben üzülüyorum, içim acıyor. Şehit var daha cenaze kalkmamış kavga ediyorlar. Sen ben kavgası mı bu?
Kinle devlet yönetilmez, bilgi birikimle yönetilir. Beni niye eleştirdin; seni ezeceğim iftira atacağım. Bir de kendilerini başka pozisyonda tutuyorlar; “Biz Müslümanız diğerleri değil” Ben buradan söz veriyorum. Bu coğrafyada yaşıyorsanız asla ayrımcılık yapmayacağız. Türkiye bu acıları yaşıyor. Duydum da önce inanamadım. Erdoğan bu olaylar hiç olmamış gibi bir yaylaya kahvaltıya gidiyor. Rize Trabzon arasında her 15 metreye bir polis dikiyorlar. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş. Sen kendi vatandaşına güvenmiyorsun. Şikayeti orada görev yapan polis yapıyor.
"ŞEHİT ANNESİ PROPAGANDA YAPILDI"
13 kişi hayatını kaybetmiş şehidimiz var. Umurunda bile değil. Şehidimiz var kongre yapıyor. Vatandaşlarımızdan rica ediyorum; internetten açın, izleyin. O gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar. 13 kişi hayatını kaybetti ya. Hangi ahlaka inanca göre yapıyorsunuz bunu. İnsan 13 kişi hayatını kaybetmiş şehidimiz var bari buna saygı göster. Topu Malatya Valisi’ne atmışsın. Kaçacak delik arıyorlar. Kusurlarını çok iyi biliyorlar.
Kongrede güle oynaya kongre yapıp bir de şehit ailesini telefonla bağlıyorlar. Anne ağlamaklı, Erdoğan’ın keyfi yerinde. Allah bu millete sabır versin. Şehit annesini propaganda malzemesi yapıyor. Şehit ailelerine yakınım mesajı vermeye çalışıyor. Ama gülüp eğleniyor. Bırakın anne bari matemini yaşasın. O annenin acısını dramını onlar biliyor mu?
"BU SORULARIN CEVABINI BEKLİYORUM"
Ve konuşuyor. “Oğlunu şehit oldu siz bu şerefi yaşadınız” O şeref en çok sana yakışır göndersene çocuklarını askere. Eğer sen böyle bir şerefi kabul etmek istiyorsan; çocuklarına bedelli yaptırmazsın Irak’a gönderirsin. Fakir fukaranın çocukları bedel ödüyorken hangi AKP’li vekilin çocuğu bedel ödedi. Vekillerimiz defalarca soru önergeleri verdi. Karşımızda hep bir duvar vardı. Şimdi o duvardan nasiplenmeye kalkıyorlar. Tüm vatandaşlarıma söylüyorum beni iyi dinleyin; Erdoğan’a 5 soru soracağım.
1- Bölücü terör örgütünün 5.5 yıl elinde tuttuğu vatanda evlatlarını kurtarmak için ne yaptınız? Bir İsrail askeri Filistinliler tarafından alındı dünyayı ayağa kaldırdılar.
2- Terör örgütü başı Öcalandan seçimde yardım olması için mektup dilenirken 13 şehidimiz için neden yardım istediniz. Seçimler 13 çocuğumuzdan daha mı kıymetli.
3- Dostum Trump deyip gezdiniz. Neden bu konuda yardım istemediniz. Bu dostluğunu neden bu vatandaşlarımızın kurtarılması için kullanmadın. Papazı veriyorsun.
4- Daha önce benzer hadiselerde görev almış yardım dernekleriyle çocuklarımızın serbest bırakılması için zarar görmemesi için neden çağrıda bulunmadınız. Daha önce yapmışlardı. Neden 13 şehidimize sahip çıkmadınız.
5- Dün Rize’de yaptığını açıklamada operasyonun amacının 13 vatandaşı kurtarmak olduğunu açıkladınız. Ama başaramadınız; bu işin sorumlusu kim? Rehine kurtarmaya gidiyorsun, bütün rehineler ölüyor, kimse açıklama yapmıyor; Valiye açıklama yaptırılıyor.
Birisinin bu sorumluluğu alıp istifa etmesi lazım. Ayrıca 3 askerimiz. Bunun hesabını kim verecek. AKP’li kardeşlerime özellikle söylüyorum. 13 şehidimizin kanları yerdedir. Onlar burunları kanamadan Türkiye’ye getirilirdi. Kendilerine göre gittiler. Sözde gidecek 13 vatandaşımızı teröristlerin elinden alacak kendilerini kahraman ilan edeceklerdi. Davul zurna ile harekat başlattık diyor. 13 şehidimizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Grup toplantılarını Çarşamba günü yapıyor. Bize cevap verecek ya. Bu soruların cevaplarını bekliyorum, bu millet bekliyor.
Devlet vatandaşın üzerinde baskı kuramaz, onu yönlendirmez. Ancak eğitimle bir yönlendirme iyileştirme olabilir. Bir kadın Elazığ’da Erdoğan’a “Açım aç” diyor. Erdoğan duymazlıktan geliyor. Bu sosyal medyaya düşünce Devletin Valisi açım diyen kadını valiliğe çağırıyor. Derdest edip getirmişlerdir. “Açım demeyeceksin, halim vaktim iyi diyeceksin” televizyon kamerası da hazır orada sonra bu yayınlanıyor.
Anladık talimat aldın ayağına git bari derdini sor. Tamam paket verdin. Sen sözlerini geri al… Kişi sarayın valisi olursa bölgeyi yönetemez. Valinin gidip sorunu çözmesi gerekirken, ayağına çağırıyorsun. Sevgili Peygamberimiz diyor ki; “Utanmadığın zaman her şeyi yapabilirsin” utanmıyorlar. Açım diyen bir kadının bir gün sonra halim vaktim yerinde demesini neye bağlıyorsunuz.
"BOĞAZİÇİLİ ÖĞRENCİLER DOĞRULARI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEK"
Havuz medyasına da bir şeyler söylemek lazım. Boğaz içinde eylemler var. Uludağ’daki bir görüntüyü, Boğaziçili öğrenciler diye veriyorlar. Havuz medyasının iftira atma konusunda müthiş yeteneği var. Paraları nerden aldıklarını biliyoruz. Dolayısıyla şehitlerimiz varken eğleniyorlar diyor. Beyefendi sen Erdoğan’ın Rize’deki kongresine baksana. Yapacaksan onu haber yapacaksın. Şu hale bakın. Bütün anne babalara sesleniyorum. Evlatlarınıza sahip çıkın, gurur duyun. Onlar doğruları söylüyor. Boğaziçili öğrenciler dokuzuncu köyden kovulsa onuncu köyde doğruları söylemeye devam edecekler.
Sandık gelecek, bugün olmazsa yarın gelecek. Anket sonuçları nasıl eridiklerini gösteriyor. Sandıklar geldiler, demokrasi ile gidecekler. Perşembe günü Bolu’ya gittim, olağanüstü bir coğrafya, başarılı bir de başkanımız var. Bolu’ya güzel katkılarda bulunuyor.
Esnaflarla gezdik dert dinledik. Hepsi dertli. STK’ların da olduğu bir toplantı yaptık. Onların sitemleri vardı ve ben bunları dillendireceğime söz verdim. Şehit ve Gazi yakınları var. 15 Temmuz şehitleri has evlat, diğerleri üvey evlat olmaz böyle. Bu konuda bir soru önergesi verdiğimizi söyledik. Kahveciler diyorlar ki; “Kongreler yapılıyor, kalabalığı ile övünüyorlar bizim kahveler neden kapalı. 11 aydır evime ekmek götürüyorum, bütün birikimlerimi yitirdim.” haklılar da…
Orman işçileri benim de bilmediğim bir konuyu açtı. Orman köylüleri toplumun en fakiridir. 1996 yılında çıkan bir tebliğ var o tebliğe göre bunlar oradan para alıyordu. 2020’de bu ücretler düşürülmüş. 2021 yılında yeni fiyat belirlendi zam gelecek dediler ama 2020 yılında 140 TL alıyorduk, şimdi bu zamlara rağmen 117 TL’ye düştü. Gelir düşer mi? Gerekirse bir arkadaşımız bakanı ziyaret edip bu konu hakkında bilgi alsın.
Esnaf hastaneye düşmemek için dua ediyor. Prim yatıramadığı için kimse bana bakmayacak diyor. SGK’ya borcu var aracına haciz gelmiş. Kamyon şoförlerinin sıkıntıları var. Şehirler arası yolculukta 65 yaş üstü bedava, bari parasını verin diyorlar. Sadece Bolu’da 186 lokantanın kapandığı belirtildi. Dükkanı kapatınca da alınan kredinin tamamının geri ödenmesi isteniyor, esnaf dükkanı kapatmaya da korkuyor.
AKP iktidarının son 1 yılda devlet kasasından ödediği faiz 134 milyar lira. Kime gidiyor bu faiz. Esnafa sordum aranızdan bu faizden alan var mı? Nereye gidiyor 5 kişiye gidiyor. Bir de dışarıya ödüyoruz. Ödediğimiz değil bütün gelirimizi yok ediyor. Onlara üreten Türkiye’nin ne olduğunu ifade ettim. Katar Ordusuna peşkeş çekilen Tank Palet fabrikasını hemen alacağız. Buna tahammül edemeyiz. Bizim milliyetçiliğimiz onlarınki gibi göstermelik değil. 15 Temmuz şehitlerinin parası faiziyle iade edilecek. Beşiktaş saldırısında 47 şehidimiz için toplanan paralar faiziyle iade edilecek. Çiftçilerin borçlarının faizlerini sileceğiz ana paralarını taksitlendireceğiz. Esnafın pandemi nedeniyle aldığı kredinin faizini sileceğiz. Stopaj vergisini kaldıracağız. Hangi koşulda olursa olsun Süleyman Şah Türbesini yerine götürüp bayrağımızı orada dalgalandıracağız.