Kazasız belasız seçim
Herkes bu seçimin önemini idrak ediyor.
31 Mart'a kilitlendik... 31 Mart'ın tarihimizde de ayrı bir önemi var. Rumî takvime göre 31 Mart'ta İttihatçılara karşı isyan patlak verdiği için bu tarihle anılıyor. Milâdî takvime göre 13 Nisan 1909.
31 Mart Vak'a'sının akabinde Abdülhamit tahttan indirilmiştir.
"Mürteci", "irticacı", "şeriatçı" ithamları 31 Mart'ta zuhur etmiştir.
Mesele basit: Volkan gazetesinden Derviş Vahdeti ve Ahrar Fırkası, daha iktidara tam sahip olamamış İttihatçılara karşı ateşli bir propagandaya girişmişler ve "mutlak" idareye dönmek istemişlerdir. Alaylı subaylarla mektepli subayların çekişmelerinin rolü büyüktü. Alaylılar, mektepliler "kâfir" diye halkı kışkırtıyorlardı.
İttihatçıların asayişsizliği bastırmak için Balkanlardan getirdikleri Avcı Taburu bile bu kargaşanın içinde savrulmuş, nihayet Meclis-i Mebusan'ın önünde toplananlar, bazı gazetecileri ve subayları öldürmüşlerdir. O ünlü Hareket Ordusu Selanik'ten gelerek isyanı bastırmıştır. (Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı başlangıçta Mustafa Kemal'di. O sıra Berlin'de bulunan Enver, İstanbul'a yaklaştığında yetişerek kurmay başkanlığını almıştır. M. Kemal Paşa ile Enver Paşa'nın uyuşmazlıklarının bir sebebi de, M. Kemal'in elinden alınan kurmay başkanlığı olabilir mi?)
31 Mart Vak'ası'ndan sonra İttihatçılar iktidarlarını pekiştirmişlerdir.
Biz bir şeyi benzetmek istemiyoruz ama önümüzdeki 31 Mart'ta iktidar ya kök salacak, ya dalları budanacak... Hükümet edenler belli başlı şehirleri kaybederlerse dallar ne kadar budanır bilemeyiz ama gittikçe kuruyacaklarını söyleyebiliriz. Onun için 31 Mart Mahallî İdareler Seçimi mevcut iktidar müttefikleri için bir dönüm noktasıdır.
Halkın talebi, kazasız, belasız ve hud'asız (hilesiz) bir seçimdir.
Rejimin değiştiği referandumun nasıl kazanıldığını biliyoruz. Hiç kimse hakkaniyetli bir referandum yapıldığın söyleyemez. 24 Haziran'da da, parti başkanı yüzde 52,6 oy alıyor, partisi ise yüzde 42. Ak Parti'de oyun partiye verilmediğini, kişiye verildiğini herkes biliyor. Kendisi bu kadar oy alırken özdeşleştiği partisi neden alamıyor? Muamma! "Var bir şey ama ne?" sorusu ster istemez akla geliyor.
31 Mart Vak'ası'nda keskin dil kullanılmıştır. Karşısındakiler "dinsizlik"le suçlanmıştır. Reis de ana muhalefet partisi başkanı için "Ne anlar ezandan Kur'ân'dan..." demiştir. (Biz, bir "Müslüman"ın kullanmayacağı aykırı bir dil olduğunu hususiyetle belirtmiştik. Müslümanlıkta yok böyle bir şey... Tenkit edersiniz ama inancına bir ölçü koyamazsınız.)
Sürekli yazılıyor, söyleniyor... Hükûmet edenler, gerilim politikası güdüyorlar.
Gerilim bazı politikacıların yapısına uyuyor, bazılarının ise uymuyor.
Reis, gerilimli bir politika yürütmezse, politika yapmanın manası yok, düşüncesi içinde... Gerilim, yapısına uygun düşüyor. Meselâ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yapısı gerilime hiç yatkın değil. Ak Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım da gerilimci bir görüntü vermiyor. En kızdığı zamanda bile ölçüyü kaçırmıyor, karşısındakini germiyor.
Maalesef Reis'in öfkesi karşısındakileri de aynı oranda tavır almaya sürüklüyor ki, bu ülke için tehlikeli... İnsanlar ayrışıyor, kamplaşıyor
31 Mart Vak'ası'nı ve getirdiklerin inceleyelim... Önümüzdeki 31 Mart'a bir ölçü koyalım.
Tek istediğimiz kazasız belasız bir seçim...