Kazanan ve tedirgin İsrail!
Mısır’da askeri harekâta “göz yuman” hatta “destekleyen” belki de planlayan ABD, aslında “bir taşla en az dört-beş kuş vurmuş” görünüyor.
Gerçekten de, Mısır’daki “geliyorum” diyen askeri müdahale, hem Suriye krizini, hem İran tehdidini “dondurmuş” bulunuyor.
Üstelik ABD, “Müslüman Kardeşler” in Orta Doğu’daki çoğu Müslüman ülkeleri, önce doktriner olarak hazırlama sonra gerekirse istila etme ve en sonunda da denetimi altına alma projesini eritmeye emin adımlar atıyor.
Bu arada, ABD’nin “gözbebeği” İsrail’in güvenliği de sağlanıyor.
Her şeyden önce, İsrail’in yıllarca korkusu olan Suriye’nin “kimyasal silah gücü” yok oluyor.
İran’ın “Nükleer tehdidi” zamanla da olsa ortadan kalkıyor.
Ne var ki; İran gelişmesinde, hem İsrail’in hem de ABD’nin “derin” kuşkuları kendini hissettiriyor.
Özellikle Başkan Obama, Senatörlere “söz dinletememe” derdini yaşıyor.
Nitekim, ünlü “Wall Street Journal” gazetesi sorunu açık bir şekilde ele alıyor.
Barack Obama, İran’a yapılması planlanan yeni yaptırımlardan Kongre’yi caydırmak için agresif bir yeni yaptırımların oluşturulması ihtimalini güçlendirdiğini belirtiyor.
Ancak, pek çok senatör, Kongre’nin çalışma takviminden dolayı bu çalışmaların 2013 yılı içerisinde bitirilemeyeceğini ve bu çalışmaların muhtemelen en az altı ay içinde sonuçlanabileceğini ifade ediyor.
Beyaz Saray, diğer 5+1 ülkelerinin varılan anlaşmada aktif rol aldıklarından dolayı, Kongre’ye yeni yaptırımlarla ilgili bir adım atmamaları konusunda baskı yapıyor.
Pek çok Senatör, Obama yönetiminin İsrail ve Arap dünyasını yakınlaştırma çabası doğrultusunda Başkan’ın Orta Doğu’daki genel politikasını belirlediğini düşünüyor.
Ancak senatonun önde gelen isimleri bunun imkânsız olduğunu belirtiyor.
Pek çok senatör bu anlaşmanın İran’ın nükleer programıyla ilgili endişeleri gidermediğini öne sürüyor.
Beyaz Saray’dan yetkililer, Obama’nın, Kongre ve İsrail’in baskılarıyla yüz yüze olduğunu belirtiyor.
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Obama’nın dış politikası aleyhinde bir tavır sergiliyor.
En son yaşanan Suriye’ye müdahale anlaşmazlığı bunun en açık örneği olarak gösteriliyor.
Obama, özellikle geçmişte kendisini desteklemiş ve bugün İran’a daha sert yaptırımların uygulanmasını isteyen nüfuzlu senatörleri ikna etmeye çalışıyor.
Başkan’ın ikna etmeye çalıştığı bir diğer grupsa İsrailli hükümet yetkililerinin ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun baskısına maruz kalan Yahudi senatörlerden oluşuyor.
Aslında, “Wall Street Journal” gazetesinin komenteri çok ipuçları veriyor.
ABD’nin son yıllarda elde ettiği büyük dış politika başarılarından biri Obama’ya nasip oluyor.
Ne var ki; ABD’nin, “Kimyasal Silahlardan” arındırılmış Suriye ve “Nükleer güç” olmaktan cayan İran’a karşı, ileride yeni projeler uygulaması bekleniyor.
Zaten, İsrail böylesine bir gelişme ile güvenliğini sağladıktan sonra, “rahat durmayacağı” da biliniyor.
Üstelik İsrail, İran’daki yeni yönetimin güçsüzlüğünden yakınıyor.
Güç merkezinin siyasi liderlerin olmadığını öne süren İsrail, İran’dan gerçekten endişe ediyor.
Çünkü gerçek güç merkezinin seçilen siyasi liderler değil, hâlâ Devrim Muhafızları ve Dinî Lider Hamaney olduğu kabul ediliyor.
Bu arada, duyulan “karşı” büyük kaygıların başında, İsrail’in Filistin’e saldırıları yer alıyor.
Ne yazık ki, İsrail’deki, barışı isteyen büyük kitlelere rağmen çoğu askerler geleneksel “agresif” yapılarını değiştiremiyor.
“Müslüman Kardeşler” in güç kaybettiği, Suriye ve İran’ın “donduğu” bir zemin ve iklimde İsrail’den her türlü saldırı bekleniyor.
Özelikle, “insansız savaş uçağı” kullanma projesinin İsrail’de büyük ilgi gördüğü öne sürülüyor.
Bu tür silahlarla İsrail’in saldırıları her an beklenirken, ülkede bozulmaya başlanan ekonomik durumun tek “fren” olduğu da tahmin ediliyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Orta Doğu’nun fotoğrafında bazı düzelmeler görünüyorsa da, bu madalyonun alt tarafını göstermiyor.
Galiba, 2014 beklenmedik çok olaya gebe!